1. 6851.
    +50
    uzun bir aradan sonra tekrar 1995 senesine dönüyoruz beyler. tüm kaybettiklerimiz için gelsin, bizim oralardan bir parça gene;

    http://www.youtube.com/watch?v=fkfAf_vIDQw

    hayatın en zor anları bir gün karşına çıkacak oğlum.

    öyle zor anlar ki bunlar,

    şu yaşında bunu anlamanı beklemiyorum elbette.

    büyüyeceksin,

    o zaman hayat daha da zorlanacak.

    o an geldiğinde, yani sevdiklerine en ihtiyaç duyduğun anda bir bakacaksın ki yoklar.

    tek başınasın.

    işte o anda güçlü olmak zorundasın.

    küçük yaşta sana bunları söylüyorum kızanım ki, iyi oku derslerine iyi çalış, o an geldiğinde ayakta kalabilesin.


    derdi dedem, ders çalışmaktan gına geldiği zamanlarda. sıkıldığımda ders çalışmayı bıraktığımda.

    korkmaya başlardım bende,
    ne? tek mi?!

    niye tek kalacakmışım ki annem babam var, sen varsın babanem var, halam var. halam atina da ama giderim yanına ne olmuş?

    ama ondan bahsetmemişti dedem. sonra farkediyor insan.

    yanlız olduğumuz bir gün olacak.

    ayakta durmamız gerektiğini anladığımız anlar.

    ama eminim dedem bile bu anın bu şekilde geleceğini tahmin etmemişti.

    yavuz abim bir daha sevdiklerinin yanına dönemedi.

    hep bestlerde kaldı.

    hala daha oradalar hepsi.

    inanın buna.

    ben inanıyorum. hala daha intikaldeler, nöbetteler. ama akılları hala sevdikleri insanlarda. o yüzden gözleri açıktı hepsinin. benim düşüncem bu.

    çok zor anlar geçirmiştik her birimiz.

    özellikle ben insan hayatını derinden etkileyecek şeyler gördüğümü düşünmüştüm.

    kızmayın ama ara ara ulan dönünce anlatacak ne hikaye birikti haa dediğim bile olmuştu bahadıra.

    ama bunu hiç beklemiyordum beyler açık söyliyim.

    herşeye alıştım orada.

    patika yollara, dağlara, kayalıklara, yamaçlara, oyuklara, barut kokusuna, yeşil renge, sıcağa ve soğuk havaya,

    nedendir bilmiyorum, yavuz abinin ölümü çok derinden çizik atmıştı kalbime ve beynime.

    yavuz abinin hikayesini yazdıktan sonra uzun bir süre çeşitli nedenlerden dolayı yazmadım biliyorsunuz.

    şöle bir rüya gördüm o arada beyler. bu hafta içerisinde. bilmem siz nasıl yorumlarsınız.

    askerdeyim gene. şırnak tayım ama şırnak a hiç benzemiyor, ağaçların arasında bir ev. yanımda babam ve halam var. yavuz abi de var.
    üzerim sivil. elimde bir bıçak. etrafta örgüt mensupları geziniyor ama yani nasıl diyim, bir sıkıntı yok öyle takılıyorlar, bizde yavuz abinin yanına gitmişiz. dışarıda teröristler geziniyor ama bende de bir tedirginlik yok sanki normal bir şey gibi. yavuz abinin yanına gidiyorum o son gördüğüm gibi aynı. aslan gibi. sonra ne oluyorsa artık yavuz abi bana geliyolar geliyolar olum geliyolar diye tedirgin bir şekilde konuşuyor. elimde bıçak var üstümde üniformam bir anda geriliyorum ama nasıl gerilmek elim ayağım titriyor, sonra bir anda benim ve yavuz abinin boğazını kesiyorlar. böyle bir rüya gördüm. bu rüyadan sonra da açıkcası işim çıkmasada biraz ara vermek niyetindeydim hikayeye.

    bunu paylaşmak istedim.

    neyse dönelim tekrar konumuza.

    yavuz abimi ve kardeşlerimizi memleketlerine gönderdikten sonra, boş boş oturmaya başladık. o kadar zaman şırnak ta bir asker olarak görev yaptığımız halde, en azından ben kendi adıma söyleyebilirim. oda da sigara içerken ilk defa ölüm anı, ölmek, vurulmak, ailene haber verilmesi, tabuta konulmak, gömülmek, şehit haberinin verildiği ilk an falan bunları düşünmeye başladım.

    nasıl oluyor falan diye,

    ben hiç şehit haberinin verilmesine şahit olmadım beyler. ailenin o oğlunuz şehit oldu başınız sağolsun lafları ilk duyduğu anda neler yaşadıklarını hiç bilmiyorsunuz sizde eminim.

    allah kimseye yaşatmasın zaten.

    merak edenler buradan bakabilirler.

    http://www.youtube.com/watch?v=1EhPSr30x60

    bakın kendi adıma konuşayım.

    hayatımda askerden önce askerdeyken ve askerden sonra pek çok zor anla karşılaştım. kötü haber ölüm haberi bile vermek zorunda kaldım. ama şu videoyu çocuğun annesi ağlamaya başladıktan sonra izleyemiyorum.

    muhtemelen,

    yavuz abinin ve diğer şehit kardeşlerimizin aileleri o ilk haberi aldığında neler yaşıyor az çok tahmin edebiliyorsunuz.

    o gözlerin komutanlara bakışlarını görebiliyorsunuz heralde.

    belli anlıyor zaten pek iyi bir haber değil ama bir umut işte.

    kapınıza bir yada iki askeri araç, polisler ve ambulans yanaşır önce.

    iki subay ve bir bayan astsubay veya subay, ambulanstan çıkan sağlık görevlileri gelirler yanınıza.

    anlarsın çocuğuna, eşine veya her kimse amk işte, anlarsın bir pislik var.

    ama bırak oğlum şehit oldu galiba lafını dillendirmeyi, oğluma bişey mi oldu? diye soramazsın bile,

    düşünün şu hayatta ki en büyük korkunuz ne ise, he işte bu sorunun cevabı sizi öylesine korkutur ki en büyük korku falan kalmaz.

    düşünmek bile istemezsiniz bırakın sormayı. ama sonrasında o anla yüzleşmek zorunda kalırsınız.

    hani dedem demişti ya

    o an geldiğinde ayakta durmak için şimdiden çok çalışman lazım derslerine iyi çalışman lazım

    ben şimdiye kadar hiç bir diploma ya da makamın veyahut paranın bu anı göğüslemeye yardım ettiğini görmedim.

    boğaziçiliydi işte yavuz abi. diplomaysa kralı amk.

    varsa gören bizi aydınlatsın.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster