1. 101.
    0
    ibrahim KAYPAKKAYA, parlamentoyu "hakimiyet aracı" olarak gören ve Leninizm'in devlet teorisini çarpıtan Şafak revizyonistlerine karşı şunları savunuyordu:

    "«20— … Gerici parlamentoyu bir hakimiyet aracı olarak kullanan emperyalizm ve işbirlikçileri…»

    Yukarıdaki ifade, Marksist-Leninist devlet teorisine tamamen aykırıdır. Çünkü «emperyalizm ve işbirlikçilerinin» «hakimiyet aracı», «parlamento» değil, devlet cihazıdır. Parlamentonun varlığı veya yokluğu, hakimiyet aracı olan devlet cihazının varlığı veya yokluğu demek değildir; bu devlet cihazının şu veya bu biçimde olması demektir, yani parlamento hakimiyet aracı olan devletin biçimiyle ilgili bir kurumdur. Nitekim hakim sınıflar, parlamentoyu bir kenara fırlatıp attıkları zaman da hakimiyetlerini devam ettirirler, hakimiyet araçlarını bir kenara fırlatıp atmış olmazlar. Sadece, onun biçimini değiştirmiş olurlar.

    Parlamentonun özü ve fonksiyonu nedir? Bunu Lenin yoldaştan öğrenelim:

    «Belirli bir süre için parlamentoda halkı yönetici sınıfın hangi bölümünün ayaklar altına alacağına, ezeceğine, dönem dönem karar vermek: Sadece meşruti parlementer monarşilerde değil, en demokratik cumhuriyetlerde de burjuva parlamentarizminin gerçek özü budur.» (Devlet ve ihtilal, s. 61)

    «Amerika'dan isviçre'ye, Fransa'dan ingiltere'ye, Norveç'e vb. kadar herhangi bir parlamenter ülkeyi düşününüz; asıl devlet işleri hep kulislerde yapılır; bu işler hep devlet daireleri, bakanlıklar, kurmay heyetleri tarafından yürütülür. Parlamentolarda, sadece ‘saf halkı' aldatmak ereğiyle, gevezelikten başka birşey yapılmaz. Bu o kadar doğrudur ki, burjuva-demokratik cumhuriyeti olan Rus Cumhuriyeti'nde bile, hatta gerçek bir parlamento kuracak zamanı bile bulmadan önce, parlamentarizmin bütün bu kusurları hemen ortaya çıktı.» (Age., sf. 62)

    Demek ki, en demokratik burjuva cumhuriyetlerinde bile, parlamentonun hakim sınıflar tarafından bir köşeye fırlatılması, iki şeyi değiştirecektir: Birincisi, «bir süre için, parlamentoda, halkı yönetici sınıfın hangi bölümünün ayaklar altına alacağına, ezeceğine, dönem dönem karar vermek» imkânı ortadan kalkacaktır. ikincisi de, hakim sınıfların temsilcileri, artık «parlamentolarda… 'saf halkı' aldatmak ereğiyle, gevezelik» yapamayacaklardır. Ama, hakim sınıfların hakimiyet araçları ortadan kalkmayacaktır.

    Komünistler, elbette, «baskı biçiminin şöyle ya da böyle olmasının, proletarya bakımından önem taşımadığını» düşünmezler.

    «Sınıf mücadelesinin ve sınıfları baskı altında tutmanın daha geniş, daha serbest, daha özgür bir biçiminin, proletaryanın, genel olarak sınıfların ortadan kalkması için yürüttüğü mücadelesini önemli derecede kolaylaştıracağını» bilirler (age. s. 103) Bu nedenle, «özellikle şartların devrim için uygun olmadığı durumlarda, burjuva parlamentarizmi ‘ahır'ından yararlanırlar», «ama aynı zamanda, parlamentarizmin gerçekten proleter ve devrimci bir eleştirisini yapmayı da bilirler.» (age. s. 61)

    Biz, konuyla ilgili olmadığı için özel olarak Türkiye'de parlamentarizmin mahiyeti ve ondan yararlanılıp yararlanılamayacağı üzerinde durmuyoruz.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster