/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 151.
    0
    Türkiye'de de 1920'lerin ortalarından itibaren her iki anlamda sekülarizasyon süreci başladı. Yani dinin dünyevi bir alana çekilmesi, dini efsununun kaybedilmesi yanında dini temsil eden cemaatlerin elinden kontrol ettikleri mülklerin, maddi imkânların alınması süreci yaşandı. Dini temsil eden kurum burada cami; cemaat veya vakıfların ellerindeki mülklerin devlete aktarılması ya da dünyevi aktörlere transferi (satılması) sözkonusu. CAMi PARASI ANKARASPOR'A Bu da vakıflara el konularak yapılıyor? 1930'lu, 40'lı yıllarda gazetelerde çıkan Vakıflarla ilgili haberlerde bunu görebiliyoruz. Mesela 1934'te Cumhuriyet'te çıkan bir haberde şu camileri, mescitleri sattık, gelen paralarla okul yaptık, Ankaraspor kulübüne yardımda bulunduk, meşhur Cumhuriyet balolarının yapıldığı Ankara Palas'ı inşa ettik, tramvay şirketine katkıda bulunduk… deniliyor. Vakıflar Genel Müdürü yapıyor açıklamayı. Hadi camileri sattınız, peki satılan camilerin parasından Ankaraspor kulübüne pay ayrılmasını nasıl açıklayacaksınız? Sporun, eğlencenin gelişmesi için paraya ihtiyaç vardı, onun için sattık mı diyeceksiniz? Anlaşılıyor ki, dünyevi alandaki yapılacak reformların bir kısmının finansmanı vakıf mallarının satışıyla karşılanmış. TÜRKiYE iSLAM DEVLETiNE DOĞRU Bir taşla iki kuş vurulmuş aslında. Hem dini simgeler ortadan kaldırılmış, hem o parayla “çağdaş” kurumlara yatırım yapılmış? Bunun pek çok örneği var. Türkiye'de 1920–23 arasındaki o özel, “islamcı” diyebileceğimiz oluşumu açıklamak gerekir. Çünkü bu dönemde Mustafa Kemal'in Balıkesir Hutbesini, Meclis açış konuşmasını, Milli Mücadele'nin “Mücahede-i Milliye”, yani Milli Cihad olarak adlandırılmasını, Meclisin duvarında asılı Sancağ-ı Şerifi vs. görebilirsiniz. Mecliste şimdi “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” yazısının yerinde Şura ayetinin yazılı olduğunu görebilirdiniz
    ···
    1. 1.
      0
      Devam ediyimmi panpa
      ···
   tümünü göster