1. 26.
    0
    Gözlerimi açtığımda beni karşılayan her zamanki odundan ve taşlardan yapılmış bir evdi. Evet garip gelmiş olabilir ama o evin içinde olan ben değildim en azından o evin içinde sahip olmak için yeterli olacak güce sahip olmadığım söylenmişti. Zaman geçtikçe uyandığım derme çatma baraka dan o eve bakmaya alıştım o ev aslında benim klanımın eviydi ama doğduğum günden beri büyüde veya savaş sanatlarında herhangi bir becerim olmadığı için annem babam hatta küçük kardeşim tarafından bile dışlandım. Babam ve annem beni büyük bir umutla dünyaya getirmişlerdi. Okadar ki adımı Monarche vermişlerdi. Anlamı imparator olan bir isim gerçi bu isme pek yakışık olmadığımı anlamaları uzun sürmedi. Hayatımı sefillik içerisinde geçirdim. Sürekli klanımdaki insanların kötü sözlerine ve zorbalıklarına maruz kaldım. Gücüm olmadığı için bu konuda yapabilecek pek bir şeyim yoktu. Klan ne kadar işe yaramaz bir genç nesilden gelmiş olsamda tam olarak beni klandan atmayıp köle olarak kullanmaya karar vermiştim. Yaşıtlarım eğitim alanlarında sürekli vücütlarını ve içlerindeki manayı geliştirip dizginleştirirken ben dereden su getirme onların terli kıyafetlerini yıkama gibi işlerle meşgul ediliyordum. Aslına bakarsanız bundan pek de mutsuz değildim en azından işleri yaptığımda bana bir kaç bakir para ve ekmek veriyorlardı. Yaşadığım dünya Anketbun denilen bu yerde Orman kanunları geçerliydi. Güçlü güçsüzü ezer güçsüz ise buna karşı koyamazdı. Neden gelişemediğimi ilk başlarda bilmediğim halde sonradan bunun vücüdümün mana kullanmak için gereken yeterliliklerini taşımadığını öğrendim. Yani kısacası bir engelliydim hayatım boyunca bir çiftçi demirci veya küçük bir insan olup hiç bir zaman yukarlara çıkıp saygınlık göremeyeceğim doğduğum günden itibaren belirlenmişti.Bu konu hakkında çok düşündüm bir çok kez tanrılara lanet okudum neden bu şekilde doğmuştum ki. istediğim büyük bir yetenek değildi sadece herkes gibi kendimi geliştirmek çalışmak için bir neden olmasıydı.Bir çok insan beni gördüğünde küçümseyici gözlerle bakıp hatta kimileri ise sözlerle beni taciz ediyordu. Buna alışmış olsam bile kendi ailem tarafından bile bir köpek gibi kulübede yaşayıp. insanları uzaktan izlemek bana acı veriyordu. Babamın bana mide bulantısıymış gibi bakışı Annemin ise ona anne diye seslendiğimden ötürü bana dayak atması benden 4 yaş küçük kardeşimin arkadaşlarıyla beraber bana taş ve sopalar atması bunlar gerçekten dayanılmazı zor şeylerdi. Ama günlerden bir gün ailemin bana o kadar çok nefret oluşturup bana saldıracaklarını bilmezdim.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster