-3
Beyler bu yazıyı dün facebookta gördüm alıntıdır yorumlarını düşüncelerinizi merak ettiğim için paylaşmak istedim fikirlerinizi bekliyorum
not biraz uzun bir yazı
SULTAN VAHDETTiN VE HZ. ŞEHRiYÂRÎ:
Uzun seferberlik yılları sonucu, üretim bitmiş, eğitim bitmiş, toplumsal ahlak çökmüş okuma-yazma oranı yüzde üçlerde, toplam doktor sayısı altmış civarında, dışarıdan alınan borçlar yine borçla kapatılır hale gelmiş, alacaklı ülkeler istanbul’da düyûnu umumiye komiserliği kurmuşlar ve alacakları peşindeler.
Abdülhamit hanın otuz yılda yetiştirdiği ve Osmanlıyı yenileyecek olan tahsilli kesim Çanakkale savaşında kırılmış. Düşman ülkelerin Osmanlı diyarında açtığı bine yakın okul tüm hızıyla bölücülük eylemleri için adam yetiştiriyor.
En vahim olanı da, yeni bir dünya savaşından çıkan dünyayı ikinci bir dünya savaşı bekliyor. Okyanus ötesinden bir yeni süper güç Amerika dünyanın yeni jandarmalığına soyunuyor; çünkü, Çanakkale savaşı sonucu “yenilmez” Unvanını kaybeden ingiltere, sömürgelerini kaybetmeye başlayınca, ingiltere’yi üs tutan Siyonist yapılanma Amerika’yı yeni üs olarak belirlemiş.
Osmanlının yeni bir dünya savaşına girmesi durumunda artık varlığını koruması mümkün değil; çünkü, elde savaştıracak genç nesil kalmamış; uzun seferberlik yılları doğum oranı sıfırlara yaklaşmış; sağ olan erkekler de, ya sakat, ya çok yaşlı..
Devlet erkânı bir karara varır; bütün bu olumsuzluklardan kurtulmanın, toparlanmanın yolu, ortalama yüz yıl sürecek bir nefes alma dönemi sağlamak; bunun için, Osmanlıyı dağıtmak ve misâk-ı millî sınırları içinde yeni bir adla yeni bir devlet kurmak; bu işi yaparken de, bu yeni devletin Osmanlı ile olan ilişkisini tümüyle yok etmek; bu hamle ile amaçlanan ise; Osmanlı borçlarını tüm Osmanlı bakıyesi topraklara yayarak, her bölgenin kendine düşen payı ödemesini sağlamak; eğer böyle olmaz ise; tüm Osmanlı borçları yeni kurulacak devletin başına kalacak. Diğer bir amaç ise; yeni bir süper güç olarak ortaya çıkan Amerika’ya hedef olmamak yoluyla ortaya çıkacak yeni dünya savaşından uzak tutmak yeni devleti .
Özetle; Tayyip Erdoğan’ın; “Dünya beşten büyüktür .” diyebileceği, israil başkanna “One minute” diye rest çekebileceği güce erişinceye kadar kendini kamufle edecek bir moda girmek.
Sultan vahdettin, işte tüm bu kurgulanan oyunda baş rol oynayacak kişiyi belirlemek için mareşal Fevzi (çakmak) paşaya bir liste getirmesini söyler. Bu liste içinden seçeceği “tek adam” yetkili bir şahsa tüm sultan yetkilerini hz. Şehriyârî unvanıyla devredecek; bu tek adam, Anadolu’ya geçip, yeni devletin kuruluşunu sağlarken; kendisi de istanbul’da işgal kuvveti olarak bulunan ingilizleri oyalayacak.
19 mayıs törenlerinde bayrak yarışı yapılırdı dört çarpı dört; bu yarışta, bayrağı elinde tutan kişi bayrağı öbür koşucuya verir ve bir müddet daha koşmaya devam eder; bu şekilde, bayrak hız ivmesi düşürülmemiş olur; işte böyle bir iş olacak Sultan vahdettin ile “tek adam” yetkili kişinin bayrak değişimi.
15 mayıs 1919 dan bir hafta önce; sultan vahdettin Fevzi paşayı çağırarak, hz. Şehriyârî unvanlı kişinin belirlenmesi için bir liste getirmesini ister; listeyi getiren Fevzi paşaya, niçin listede Mustafa Kemalin olmadığını sorunca; Fevzi paşa, eliyle Mustafa kemalin içki içtiğini işaret eder; bunun üzerine, vahdettin, yönünü o anda boğazda demirli ingiliz işgal gemilerine dönerek; “ Bu manzara kanıma dokunuyor; bu işi yapacak kabiliyette olmak önemli olan” diyerek, Mustafa kemali de listeye eklemesini ister.
15 mayıs 1919 da, hz. Şehriyârî görev ve yetki belgesi bakanlar kuruluna elden imzalatılır ve 19 mayıs 1919 dan bir gün önce, Sultan vahdettin ile Mustafa kemal arasında yeminleşme yapılır; bu yeminleşmede ortalama yüz yılın sırları vardır.
Niye Mustafa kemal: Çünkü, Mustafa Kemal Sultan Vahdettin’in uzun süre yaverliğini yapmış, vahdetinin huzuruna çat-kapı girmeye yetkili tek kişidir.
Tiyatrolarda görev verilirken, bu işi en iyi yapacak olana verilir. Öyle bir rol ki; yeni kurulan devlet gavur devletlerine benzeyecek, bu devleti yönetenler de gavurlara benzeyecek ki; tüm Osmanlı düşmanı ülkeler, bu yeni devleti gavur olduğu zannıyla hedeflerinden çıkaracaklar; bu süre zarfında da; yeni devlet, hızla nüfus artışı sağlayacak, eğitime kaynak ayırarak yüzde üçlerde olan eğitilmiş insan gücünü yukarılara taşıyacak.
Nasıl bir rol bu: Gece derviş, gündüz sarhoş olacaksın. Mustafa kemal, kuzey Afrika’daki görevi sırasında yapılan Kur’ânı Kerîmi okuma yarışmasında birinci olmuş. Zeybek te oynar, vals ta yapar, söylenen şarkıların notalarını yazacak kadar müziğe hakimdir. Askerlik mesleğinde mahirdir. Küçük Hüseyin efendi diye bir şeyhi vardı ve tarikat terbiyesi de almıştır; ayrıca bu Küçük Hüseyin efendi aynı zamanda mûsevî olanlara da mûsevî usullerine göre ayin yaptırabilmektedir. Okulunda okumuş olduğu Şemsi efendi, bir kabala hahamı olduğundan, Mustafa kemal syonist damarlardan da haberdardır.
Plan uygulamaya konulur, Hz. Şehriyâri (tek adam) yetkili Mustafa kemal Anadolu’ya geçerek, tüm sultan yetkileriyle milli mücadeleyi ve yeni devletin kuruluşunu örgütler. istanbul’daki meclisi mebûsân dağılıp, üyeleri gizli yollarla Ankara’ya taşınır ve yeni kurulan Türkiye büyük millet meclisinin il görüştüğü kanun, meclisi mebûsânın görüşmekte olduğu ağnam (koyunlar) kanunudur. Bu ara, halen asıl bakanlıklar istanbul’da faaliyetlerini devam ettiriyor gözüktüğünden, Ankara’daki bakanlıklara, “nezaret” yerine, “vekalet denir; Maârif vekâleti gibi.
Burada çok önemli bir noktaya parmak basmak gerek: Türk devlet tarihinde, Mustafa kemale kadar, hiçbir sultan, yetkilerini tam olarak bir şahsa devretmemiştir; yalnızca hain Ortodoks patriği asması için köprülü Mehmet paşaya verilen bu yetki tek görevlik yetkidir, yine, tarih boyunca, sultanların, buyruk beylerine verdiği kısmî yetkiler vardır.
Sıra Osmanlının tüm kurumlarıyla reddine gelir; bunun için de, Osmanlı hanedanının sürgün edilmesi gerekmektedir. 4 mart 1924 tarihinde, Osmanlı hanedanı yurt dışına sürgüne gönderilir.
Karşımızda; gelecek nesillere yüz yıllık bir nefes aldırma süresi kazandırmak, Osmanlı borçlarının tümüyle ödenmesi mükellefiyetinden kurtarmak için kendini ve aile efradını kurban eden bir şahıs olarak durmaktadır Sultan Vahdettin.
Ne Mustafa kemal haindir ne de sultan vahdettin; ikisi de kendilerine verilen ve hakkını vererek oynadıkları bir devlet tiyatrosunun kahraman oyuncularıdır.