güldüm ulan...

yeni şafaktan sonrasını okumadım.

yolla canım

aslında yollamana gerek yok. @6'daki kızın ben olduğumu söyleyecektim. orası da kobane.

(bkz: kobanede savaşıyorum)

efes extra diyen malları göreyim.

hamilesin. geçmiş olsun.

Başkalarının ölümüne yargılamak isteyenler, kendilerini de yargılayabilmeli. Başkalarını savunmak isteyenler, kendilerini savunmayı bilmelidir. Başkalarını özgür kılmak isteyenlerde önce kendilerini özgür kılmayı bilmelidir. Böylece hiç özgür doğmamış çocuklarımızın belkide özgür doğma hakkı bir gerçeklik haline gelebilecektir.

Savaş ve Müzik iki ayrı şeydir. Fakat onları birleştiren çok ince bir çizgi vardır. Bu da RiTiM'dir. Çünkü ikisi de bilinçli olmayı, yürek, beyin ve kullanılan aracın birlikteliliğini gerektirir.

Daha önce size söylemiştim, Talabani ve Barzani'nin maşa olduklarını, Türkiye'ye dost görünseler bile asla güvenilir olmadıklarını. Şimdi benim durumumdan sonra Amerika'nın en büyük yatırımı bunlara olacak ve Türkiye için tehdit bana göre daha da büyüyecektir. Bunların oyunlarını boşa çıkarmak için ben hizmete hazırım, örgütü sizin uygun göreceğiniz şekilde bunların üzerine yöneltebilirim. Tabii bunun için imkan vermelisiniz.

Daha önce size söylemiştim, Talabani ve Barzani'nin maşa olduklarını, Türkiye'ye dost görünseler bile asla güvenilir olmadıklarını. Şimdi benim durumumdan sonra Amerika'nın en büyük yatırımı bunlara olacak ve Türkiye için tehdit bana göre daha da büyüyecektir. Bunların oyunlarını boşa çıkarmak için ben hizmete hazırım, örgütü sizin uygun göreceğiniz şekilde bunların üzerine yöneltebilirim. Tabii bunun için imkan vermelisiniz.

Sorunun kaynağı araştırıldığında, doğaya tehlikeli biçimde ters düşmüş hâkim toplumsal sistem karşımıza çıkmaktadır. Binlerce yıl süren toplum içi çelişkilerin kaynağında doğal çevreyle yabancılaşmanın yattığı; ne kadar iç toplumsal çelişki ve savaşlar gelişmişse o kadar da doğayla ters düşüldüğü gittikçe artan bilimsel bir netlikle ortaya çıkmaktadır. Günümüzün parolası doğaya hâkim olmak, kaynaklarını acımasızca ele geçirmek ve sömürmektir. Doğanın vahşetinden bahsedilir. Bu kesinlikle doğru değildir. Kendi cinsine, türüne karşı vahşileşen insanın doğaya karşı da en tehlikeli vahşi konumuna düştüğü yaşanılan çevre sorunlarından bellidir. Hiçbir tür insan kadar bitki ve hayvan türlerini yok etmemiştir. Mevcut hızla yok etme işini sürdürürse geriye nesli tükenen bir dinozor türüne dönüşmekten kurtulamayacak bir insan sorunuyla karşı karşıya kalırız. Nüfus artış hızı ve hızla gelişen ve kötü kullanılan teknolojisiyle insanın mevcut yıkıcılığı durdurulamazsa, insan yaşamı sürdürülemez bir aşamaya çok da uzun olmayan bir sürede gelip dayanacaktır.

Hz. ibrahim, insanı kurban olmaktan kurtardı. Zerdüşt ise hayvanın dahi kurbanını yasakladı. Hz. ibrahim ve Zerdüşt’ün düşüncelerini önemsiyorum. Bundan böyle et yemeye karşı bireysel bir tavır aldım. Vejetaryen oldum. Bu ilkel avcılık kültüründen gelen geleneğin kalkmasını diliyorum. Kurban Bayramı’nı, kurbanın kaldırılması temelinde kutluyorum. Bu barışı getirir. Bayram, şekerle ve tatlılıkla kutlanmalıdır.

Kürtlerin alın yazısı artık cehalet, isyan, bastırılma ve katliam değil, demokratik bilinç, gelişmiş toplum ve özgür birlikteliktir.
Şunu sezdiğimi açıkça itiraf etmeliyim: Kasaplar hayvanı kesime alırken- hayvan aslında kesileceğini farkeder ve tir tir titrer. Kadının erkek karşısındaki duruşu bana hep bu titremeyi hatırlatır.

Kadın özgürlüğü, yeni uygarlığın şekillenmesinde en dengeleyici ve eşitçi rolü oynayacaktır. Neolitik toplumun çözülüşünden beri adeta toplumdan silinen kadın tekrar saygın, özgür ve eşitlikçi koşullarda yerini alacaktır. Bunun için tüm teorik, programsal, örgütsel ve eylemsel çalışmalar yapılacaktır. Kadın gerçeği, bir dönem çok sözü edilen proleter sınıf ve ezilen ulus kavramından daha somut ve tahlil edilebilir bir konudur. Denilebilir ki, toplumun en köklü dönüşümü, kadının sağlayacağı dönüşümle belirlenir. Kadın ne kadar eşit ve özgürse, toplumun tüm kesimleri de o kadar eşit ve özgürdür. Demokrasinin ve laikliğin kalıcı olarak yerleşmesinde kadının demokratikleşmesinin rolü belirleyici olacaktır.

mesela 1.68 değil. 1.74 hiç değil.

tamı tdıbına 1.81 : ).

@2 namık atatürkü seviyooo : )

namık <3 atatüürk

namık kalp kalp atatüürk : )

heyoo : )

bu sadece toplumsal değil aynı zamanda tarihsel bir gerekliliktir. her şeyi geçtim, bu biz türklerin kürt kardeşlerimize bir minnet borcudur, yapılması elzemdir. bakınız, pkklı kürt kardeşlerimiz telafer'de, amerli'de, tuzhurmatu'da, çobanbeyli'de türkmen kardeşlerimizi kurtarmak için canlarını ortaya koydular mı? evet. türkmen bacılarımız tunuslu neşit sanatçılarına, arap şeyhlerine, çeçen kafa kesicilere cariye olmaktan; köle pazarlarında bir malmış gibi alınıp satılmaktan pkk sayesinde kurtuldular mı? yahu ona da evet. her şeyi geçtim, sırf ışid türkiye'ye girmesin, türk kardeşlerimize zeval gelmesin diye kobane'de canları pahasına savaşıyorlar mı? evet, savaşıyorlar. o zaman sen, abdullah öcalan'ı salmak zo-run-da-sın!

pkklı kardeşlerimiz zor günler yaşıyor. bu zor günlerde de, artık önderlerinin doğrudan direktiflerine ihtiyaç duyuyorlar. bizim için canlarını ortaya koyan pkklı kardeşlerimize borcumuzu ödemenin zamanı geldi diye düşünüyorum!

kürtsen sevişebiliriz yalnız.

edit: amım var.

van tatilinde yakalandı. fırat haber ajansı muhabirine konuşan first lady kesire öcalan: "tatilimizde her şey yolunda, göl-kum-güneş gerçekten bana ve abdullah bey'e çok iyi geldi. çocuklar da yoğun program arasında rahat bir nefes almış oldular." şeklinde konuştu. kürdistan başkan sayın abdullah öcalan ise, cumhurbaşkanlığı gömleğini köşkte bıraktığını belirterek "ara demek tatil demek. tatil demek siyaset gömleğini çıkarıp sivil olmak demek, halka inmek demek. bakınız, halkımızla birlikte biz de tüm yılın yorgunluğunu atıyoruz." diye konuştu. sayın abdullah öcalan'ın van gölü canavarını iddia etmesi ise, plajda kısa bir arbedeye yol açtı. olaya anında el koyan pkk güçleri, tüm gölü taradıktan sonra, sosyetenin gözde çifti tatillerine kaldıkları yerden devam ettiler. işte o anlar:

http://www.selamanadolu.c...-karisi-kesire-ocalan.jpg

http://www.youtube.com/watch?v=5SO3QZjyoAM

;))))

sizinle kız kıza oturup konuşmak istiyorum ben.

sonra da yaramazlık yaparız. olma mı?

diyarbakır neresi amk? amed'i mi diyorsun?

amed'den yaz. kürt ırkçısı faşist yozgatlı roksalena yaz.

rojava savaşı'nın hiddetlendiği, milli kürt benliğinin vatan için olabilecek en üst düzeyde fedakarlık yapmayı gerektiği bir seferberlik dönemiydi. başkomutan ve büyük mareşal -kendisi bu olaydan önce 1. kobane ve serekaniye muharebelerini kazandığı için kürt tarihinin ilk büyük mareşali olmuştu- abdullah öcalan, çalışma odasında harıl harıl çalışmakta, dönemin son sosyo-politik, jeo-stratejik ve ekono-fotografik olaylarını incelemekte, geleceğe yönelik diplomatik, sosyolojik, arkeolojik hatta mikrobiyolojik tespit ve öngörülerde bulunmaktaydı. işte tam o anda, gerillalardan biri, odaya ışidli bir rehineyi getirdi. ulu önder abdullah öcalan, ikisini de buyur ettikten sonra yüce gönüllülüğünün bir simgesi olarak ikisine de mırra söyletti. mırralar bittikten sonra, gerillaya odayı terk etmesini emretti. gerilla aman efendim bu adam çok tehlikeli zaten herkesin kafasını gözünü kesip kesip format dolu kavanoza atan bir manyak bu, dese de öcalan lafı geçiştirerek gerillayı odadan çıkarır.

ışidli militana "niye bizle savaşıyorsunuz? ne istiyorsunuz? kürt vatanına niçin kast ediyorsunuz? gavurun oyuncağı niye oluyorsunuz?" gibisinden giderli sorular sorar. ışidli militan ise, öcalan'ın kafir olduğunu tüm kafirlerin yok edilmesi gerektiğini, pkk'yla da bunun için savaştıklarını söyler. abdullah öcalan "madem çok öldürmek istiyorsun, al şu bey babamdan kalan beylik bıçağımı karnımı deş git." der. gerçekten yüreğin varsa yap bunu, diye de ortalığı daha çok kızıştırır, üsteler. fırsat bu fırsat, diyen ışid militanı bıçağı kaptığı gibi saplar ulu önder abdullah öcalan'ın karnına.

fakat o da ne! bıçak geçmez, geçemez. abdullah öcalan "uğruna adam öldürdüğün allah, beni yeryüzündeki gölgesi ilan etmiştir. haydi sıkıysa bunu da inkar et." der. ışid militanı ise "gibtir lan, bildiğin çelik yelek giymişsin dıbına koduğumun ibibiği" der. abdullah öcalan bu hakaretlere daha fazla dayanamaz ve alnının çatından vurur ışid militanını. kafasının kesilmesini ve tahta bir çubuğun üzerinde kobane sokaklarında gezdirilmesini emreder.

bu da abdullah öcalan ile aşık atanların sonunun ne olacağını göstermesi açısından tarihi bir ayar niteliğ taşır şüphesiz.

abdullah öcalan büstünün altında yazan emir kipiye çekimlenmiş bir cümle.

reservuar.

evet artık ışid unsurları şehirlerimizde kol geziyor. patlamalar, saldırılar yakında başlar:

http://www.youtube.com/watch?v=Xy9RafQe80M

evet beyler. ordunun adam gibi bir savaş tecrübesi olmadığı gibi, sistemin profesyonel olmayan er-erat tayfasına dayandırılması, yerleşik bir sisteminin olmaması gibi sıkıntıların yanında 90-100 yıldır savaş tecrübesi yaşamadığı gerçeği de, olası bir savaşta bizlerin gözünü epey korkutmaktadır. ordu pasifize edilmiştir, profesyonel değildir. tek çare ise, ışid gibi profesyonel bir örgütün ilerlemesini engellemiş, hatta şengal, mahmur gibi yerleri ışid'den almış, 4 devletle 40 sene boyunca mücadele etmiş ve hepsine şartlarını dayatmış, profesyonel timleriyle kolayca alan hakimiyeti oluşturmuş, muazzam örgüt hiyerarşisiyle güneydoğu da adeta mini bir devlet oluşturmuş pkk'nın ikna edilip dağdan indirilmesi ve ordu adı altında bu ülkeye bir değer olarak kazandırılmasıdır.

aksi halde sonumuz fena.

@5 maalesef bir türk olarak kendimde asil kürt dilini konuşma hakkı görmüyorum. (bkz: türk diye bir millet yoktur)

(bkz: türkiye nasıl kurtulurr)

yozgatlıyım. allah böyle utanç vermesin düşmanıma bile. :(