Sen ne yazsan dinlerim en sevdiğim yazar

Buna aslında hikaye demek doğru olmaz…..
Hikaye dediğimiz şey aslında hayal ürünü ve olmayan şeyleri anlatmak için kullanılan bir sözcük….
Hikaye değil hayır…..
Gerçeğin ta kendisi….
Gerçeğin tam ortası hatta….

Arkadaşlar beni bilen bilir askeriye ile yakından ilişkili bir arkadaşınız, bir kardeşiniz, bir abinizim.
Şimdi anlatacağım olay tamamen gerçek ve bizzat benim başımdan geçmiştir.
Yani olay gerçek….
Mekan ve kişiler gerçek……
Mutlaka her insanın başından bu veya buna benzer metafizik veya paranormal olaylar geçmiştir.
Genelde burada yazılan bu tür hikayelerin %75’i yalan olsada bu onları yaşamadığımız/yaşamayacağımız anldıbına gelmiyor maalesef.
Olayın geçtiği yer sakın beni arama olayında hazır bulunduğum ve görev yaptığım ESKiŞEHiR 1. ANA JET ÜS KOMUTANLIĞI 2. SINIF ASKERi CEZAEVi binası….

Burası bölgedeki hava kuvvetlerine ait tek cezaevi ve normalde bir cezaevinde olması gereken bütün kasvet ve keder burada yoğun olarak var.
Ve bina çok eski….
Gerçekten çok eski…..
içinde neler olduğunu neler bittiğini o zamanlar yaşayan insanlar şimdiler ya ihtiyardır yada ölmüştür….
O kadar eski yani…..
Burada her cezaevinde olduğu gibi koğuşlar ve içinde tutuklu ve hükümlüler var.
Genelde bu kişileri tutulduğu koğuşlar 6 koğuşu ancak doldurduğu için geniş koridor adı verilen yerdeki 8 , 9 , 10 ve 11. Koğuşlar boş tutuluyordu.
Burada hiçbir tutuklu veya hükümlü barındırılmıyordu yani.

Bir keresinde benim orada bulunduğum zaman o koridorda bir koğuşa ( 8. Koğuştu yanlış hatırlamıyorsam ) bir yüzbaşı ve birde astsubay konulmuştu. Ondan başka o koğuşlar özellikle boş tutuluyordu.
Özellikle de 11. Koğuş……
Kimse gitmezdi oraya…
Yanından falanda geçmezdi askerler.

Sadece haftasonları eğer çarşıları varsa hepsi bir arada gidip sivil kıyafetlerini almak için oradaki depoya gidiyorlardı sonra hepsi geri geliyordu.
Normalde geniş koridor denen yere kimse gitmiyordu yani…
Benimde bu durum dikkatimi çekti bölük çavuşunu çağırdım “ neden hep beraber gidiliyor oraya ve neden kimse geniş koridordaki koğuşları kontrol etmiyor “ dedim.
Kimse gitmiyor komutanım dedi çocuk. Genelde sabahları kontrolünü yapıyoruz içine dışına bakıyoruz ama akşamları o koridora girmiyor kimse.
Neden oğlum dedim ne var orada.

Bilmiyorum komutanım zaten bir önceki komutanımızda gitmememiz gerektiğini söyledi gitmiyoruz o tarafa geçmiyoruz dedi.
iyi peki madem dedim gönderdim çocuğu. içimdende sanırım güvenlik ile ilgili bi sorun var bu yüzden o tarafa gönderilmiyor askerler diyerek boş geçtim olayı.
Takip eden günlerde bu yukarda söylediğim yüzbaşı geldi ilk o taraftaki koğuşlardan birine. Üste hakaret mi ne öyle bi suçu vardı sanırım. Erlerin ve erbaşların koğuşuna değilde oradaki koğuşlardan birine yerleştirelim izole edelim yüzbaşıyı dediler işlemlerini falan yaptık yerleştirdik koğuşuna.
O akşam ben nöbete kaldım orada.
Gece işte saat 12:30 , 01:00 gibi koğuştaki diyafondan yüzbaşı gececi gardiyanlara ÇAVUŞUM BU MÜZiK NEDiR YA YARIM SAATTiR ÇALIYO dedi.

Yalanına sokuyum

Askerler bi bana baktılar bi ekrana bakıyolar koğuştaki kameraya bakıyolar.
Onbaşılardan biri ben geliyorum yüzbaşım dedi gitti o tarafa doğru yanındada bi onbaşı daha gitti.
Küçük bi yer zaten o zamanlar çavuşlar veya onbaşıları vardı sonradan öğrendim uzman çavuşlar falan verilmiş oraya….
5 dakika sonra geri geldi.
Sıkıntı yok komutanım dedi bi müzik duymuş gibi olmuş yüzbaşı dedi.
iyi dedim bende durmadım üzerinde.
Ertesi günlerde ben kalmıyorum nöbete tabi ama askerlerin konuşmalarından falan duyuyorum o bölgeye bakan 3. Kulede nöbet yazılmasını istemişler.

Emir direk yukardan gelmiş yani bizlik bişi yok, askerler ben çıkmam valla konuşurum olmazsa pgibolojik hap kullanıyorum diyip nöbet tutmam falan deniyo ( bu arada askerde eğer pgibiyatri kliniğinden onaylı ilacınız varsa nöbet tutmazsınız 46 derler bu duruma )
Bende duyuyorum ama ihtimal vermiyorum, anlamıyorum çünkü.
Bu böyle gitti bi zaman ben gene nöbetteyken 3. Kuledeki yeni askerlerden birisi telsizden 11. Koğuşun ışıkları yandı dedi.
Bi dakka…..
O koğuş boş lan…..
Nası ışıkları yanar ?

Bu çocuğada bana söylemedikleri gibi söylememişler bazı şeyleri...
Ne diyor bu kuledeki asker dedim çavuşa ben bi bakıyim komutanım dedi.
S.kerim şimdi dedim bir öncekindede onbaşı gitti şimdide sen gidiyorsun bende gelicem ne varsa anlatıcaksınız yemin ederim yakarım askerliğinizi dedim.
Çavuş bi onbaşılara baktı bi bana baktı….peki komutanım dedi madem gelmek istiyorsunuz….gidelim…
Geniş koridora geldik harbiden 11. Koğuşun lambası yanıyor…yüzbaşıda camı işaret etti biz geçerken. çavuşum yarım saattir gene müzik sesi gelmeye başladı bi bakarmısınız burada kime yok diye biliyorum ben dedi.

Çavuşta hemen bakıyoruz yüzbaşım dedi.
Biz ilerlerken harbiden bi müzik sesi gelmeye başladı koğuşun ordan türk sanat müziği gibi hafiften çalan ama eski bir müzik olduğu her halinden belli bir müzikti bu.
Yaklaştıkça müziği daha net duymaya başlıyorduk artık sonra birden tık lamba söndü ve müzik sesi gitti.
Aynı esnada koğuşun demir kapısına resmen sert bir şeyle vurulmuş gibi ses çıktı demir kapıdan…
Nefesim boğazımda kalmıştı resmen konuşamıyordum ağzımın içi kurumuştu.
Böyle şeylere gram ihtimal vermeyen, inanmayan ben soğuk soğuk terlemeye başlamıştım.
Bu nedir dedim çavuşa….

Bilmiyorum komutanım dedi…..bende geldiğimde en az sizin kadar korktum….askerlerin buraya tek gelmemesinin sebebide bu zaten….günün belli vakitleri buradan bu şekilde müzik çalıyor…..ve lambaları yanıyor…müzik günün belli saatleri çalarken lamba genelde tek bir saatte yanıyor komutanım….korkmayın diye söylemedik.
Dedi.
E dedim belki elektrik kaçağı vardır.
Ben elektrik okudum komutanım dedi çocuk inanın böyle bişi sistematik bir şekilde olmaz…zaten içerde elektrik yokken müzik çalmaz…..
O gün sabaha kadar uyuyamadım…..
Ertesi gün zamanında burada görev yapmış sonradan aynı birliğin başka bir bölümüne tayin edilmiş bir astsubay ile görüştüm.

O da doğruladı durumu evet dedi ben orada 7 sene görev yaptım her gece oldu o şey…..bende sebebini bilmiyorum……
Oradan çıkıp doğruca arşiv bölümüne gittim.
Ne kadar arşivlik belge varsa dijital ortama kaydedilmiş zaten flaşa koyup bir sonraki gece nöbete kendimi yazdırdım.
Geldim nöbete..

Çavuşu ve onbaşıları topladım başıma yazıcının ( printer değil yanlış anlamayın bu belge işleri ile uğraşan askere yazıcı denir ) olduğu yerdeki bilgisayarı açtık taktık flaşı.
11. koğuşun en son aktif olduğu tarihe kadar gittik….
Tarihler 20 TEMMUZ 1985’i gösteriyordu……
1985……benim doğduğum sene….o kadar eski yani.
Bakın hatırladığım kadarıyla aynen yazıyorum…..
20 TEMMUZ 1985……

YAPILAN ARAMALARDA TUTUKLU KOĞUŞU OLAN 11. KOĞUŞTA iLLEGAL YOLLARDAN iÇERi GiRiŞ YAPILDIĞI ANLAŞILAN BiR ADET RADYO BULUNMUŞTUR.
RADYONUN BULUNMASINA MÜTEAKiP YAPILAN SORUŞTURMADA SUÇLUNUN FAiLi BULUNAMAMIŞ VE RADYOYA EL KONULMUŞTUR….
GÜN iÇiNDE YEMEK DAĞITIMI SIRASINDA GÖREVLi PYD.ÇVŞ. SERKAN ……… VE TUTUKLU ER HAŞiM ……. ARASINDA RADYONUN BULUNMASI KONUSUNDA ÇIKAN TARTIŞMADA PYD. ÇVŞ.SERKAN ……. KENDiNE ZiMMETLi TABANCASI iLE TUTUKLU ER HAŞiM ……. GÖVDESiNDEN VE KAFASINDAN 4 KURŞUNLA ÖLDÜRMÜŞTÜR…..
PYD. ÇVŞ. SERKAN……. HAKKINDA ADLi YARGILAMA SÜRECi BAŞLATILMIŞTIR……

Kimse sesini çıkartmamıştı….
Nefes alışlarımızın sesini duyabiliyorduk.
Biraz sonra diyafondan tekrar yüzbaşı çavuşum müzik sesi tekrar geliyor dedi.
O kadar korktuğumu hatırlamam bir daha.

Arkadaşlar koğuşta zamanında askerler yanlarında devletin verdiği tabancalar ile görev yapıyorlarmış ve cezaevi içinde bu şekilde dolaşıyorlarmış.. bu şekilde bir olay vuku bulunca hemen bu kural askıya alınmış ve tabanca taşınması kuralı yasaklanmış…zaten aynı yıllarda türkiyedeki diğer cezaevlerindede görevlilerin tabanca taşıması yasaklanmış…yemek konusuda o zamanlar koğuşta bir tane nöbetçi kalıyormuş tutuklu ve hükümlüler arasından onlar içinde geceleri yemek veriliyormuş aç kalmasınlar gece diye olay bu yemek dağıtımı esnasında olmuş….

Sonrasında olaylar devam etti bir şekilde ama üstünde çok durmadık yüzbaşı gittikten sonrada ben oradan gidene kadar kimseyi almadık o bölüme yeni gelen askerlerede koğuşta elektrik kaçağı olduğunu eğer böyle bir şeyle karşılaşırlarsa korkmamalarını tembihledik…