1. 1.
    +2 -1
    " yıl 2048... 14 haziran saat 14: 45"

    "bu günde bölüğümden kalan sonn bi kaç kişiyi bulma çabalarım sonuçsuz kaldı.
    hala yalnızım sanıyorum yalnız ölmeye mahkumum bende kaybolan bütün silah arkadaşlarım gibi.
    biz nedensiz bir savaşa sürüklendik nedensizce kendi kendimizi yok ettik. belkide bu defter hiç bulunmayacak ama yinede yazıyorum.
    bazı şeyler asla açığa çıkmayacaksa bile kayıt edilmeli..

    nasıl başladı her şey savaş insanların kendi kendini yok etmesi insan türü için bir soykırım adeta dünya tarihinin gördüğü en saçma savaş belkide son savaş demek daha doğru olacaktır.."
    ···
  2. 2.
    -1
    "herşey 2038 yılının şubat ayında başlamıştı sanırım. askerden geleli 3 yıl olmuştu. bir işim bir karım çocuğum vardı.

    her zamanki gibi bir geceydi. sabah beni uyandıran şey daha doğrusu gece yarısı hava saldırısı alarmı oldu. o kegib kegib siren sesi felaketin habercisiydi.
    ilk 3 4 dakikalık şok durumundan sonra kendimi toparladım karımı ve kızımın eşyalarını hazırladım ve güvenli bi yer bulmak için araştırmalara başladım.

    bir gecede savaşın başlaması beklenmeyen birşeydi. dünya kutuplaşmış batı ve uzak doğu silahlanmıştı ama bu kadar da hızlı beklemiyordum açıkçası. sonunda bi kıyı bombardımanıyla savaş başlamış bulunduğum ülkede bu saldırıya aynı saatlerde cevap vermesiyle dünyanın sonunu getiren savaş patlak vermişti.."
    ···
  3. 3.
    -1
    @3 eyvallah panpam şu aralar biraz işim var yoğunum ara ara yazacam zaten kimsede yok şimdilik yazar yazar atarım
    ···
  4. 4.
    -1
    " kısa süreli ve ani bir takım kararlar dizisinden sonra karımı ve çocuğumu bulunduğum bölgeye 4 saat uzaklıktaki bi güvenlik kampına gönderdim eski tanıdıklarım sayesinde sorun çıkartmadılar ve karım ve çocuğum için şimdilik kafam rahattı.

    saldırı başlayalı 4 gün olmuştu ama şimdiden bir şeyler ters gibiydi bu daha önce dünyanın gördüğü savaşlara benzemiyordu

    çok hızlı ve büyük bir yıkım söz konusuydu sivil kayıplar tahmin edilemez boyuttaydı.

    bu kazanılmak için verilen bir savaş değildi kendinden önce karşındakini yok etme çabasıydı var olma mücadelesiydi.

    şimdiden batıdan ve doğdudan karşılıklı misileme olarak stratejik yerlere 4 nükleer başlık atılmıştı bile sivil kayıplarla birlikte ortalama kayıp 14 milyon kadardı. dünya böylesi bir savaşı yalnızca bir defa kaldırabilirdi.."
    ···
  5. 5.
    -1
    " nisan 2038...

    tahmin ettiğim gibi ülkede giderek artan askeri kayıplar benim gibi sıradan eli silah tutabilen askerlere sıra getirmişti.

    savaşın verdiği dehşet ve korku bir yana karımla çocuğumla ayda 2 yada 3 defa görüşebiliyordum şanslıysam.
    yalnızca 2 ay geçmesine rağmen ülkemde 20 kadar yerleşim yeri yıkılmış terk edilmiş boşşaltılmıştı.

    askeri kayıplar ve müdahaleler tek sorun değildi. o zamanlar yavaş yavaş bir kenardan büyüyen ve en az savaş kadar tehlikeli olan br diğer sorun radyasyon yağmuru ve tarım alanlarının küle dönmesiydi.

    fark etmesekte insanlık olarak el ele vermiş kendi sonumuzu kendi mezarımızı kazıyorduk ne varki o yıllarda bunu kimse göremiyordu. herkes yok etmek için oynuyordu hamlesini ben dahil olmak üzere.."
    ···
  6. 6.
    -1
    mayıs 2038

    " cehpeye sürüleli bir ay olmasına karşın hala savaşın atmpsferine alışabilmiş değildim. kolay değildi benim için ağlayan askerler bile vardı her bombalamada kulakların çınlaması toz fırtınaları her uçak sesinde bize mi düşmana mı bombalar diye endişe etmek bile yeterince kötüydü. ciddi bir pgibolojik bozulma söz konusuydu.

    muharebe bölüğündeydim ilk karşı saldırımızı bu gece yapacaktık. komutanımız şannlı bir konuşma yapıp bizi cesaretlendirmek istese de herkes kazanamayacağımızın farkındaydı en azından bölüğün büyük bir kısmını kaybetmeden mümkün olmadığını biliyorduk.

    gece saat 3 30 gibi saldırı emri geldi hayatımda ilk defa bu kadar hızlı koştuğumu hatırlıyorum. düşmana karşı saldırmak için değil düşmanın attığı havan toplarından kaçınmak için. sağımda solumda önümde paramparça olan cesetleri gördükçe daha hızlı koşuyor kurşunlarımız sınırsızmış gibi kan ve kum banyosunda düşmana saldırıyorduk.."
    ···
  7. 7.
    -1
    " kendime geldiğimde kulaklarımda kan kurumuş sağ bacağımı oynatamaz olmuştum ya kurşun yemiş yada bacağımı tümden kaybetmiş olmalıydım. ama henüz yanık kokusuna ve güneş ışığına alışamadığım için anlayamıyordum. etraf sessizdi üzerimde asker parçaları vardı suratımdakanlı bir parmak karnımın üzerinde tam olarak anlayamadığım bi kaç parça yanmış et parçası ve leş gibi bir koku.

    bölüğüm savaşı kazanmış olmalıydı bizim bayrağımız dikilmişti taarruz meydanına ama benide ölülerden saymış olacaklar ki bırakıp gitmişler belkide yeni bir cepheye konuşlanmışlardı.

    zar zor doğrulup bacağımı sarmaya başladım ve yerinde olduğu için tanrıya şükrettim yerden bi silah alıp baston olarak kullanarak en yakın görünen binalara doğru topallayarak yürümeye başladım... "
    ···
  8. 8.
    0
    @15 peki panpam hızlı yazmak için çok dikkat edemiyordum daha dikkatli olurum

    @16 eyvallah panpa
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    haziran 2038

    " çölden kurtulup kendimi en yakın hastaneye atmam ve tedaviye alınmamın üstünden 1 aya yakın bir zaman geçti. basit bir kurşun yarası olduğunu düşündüğüm için kendime lanet okudum bir kez daha. o kadar yolu yürüdükten sonra kendimi hastaneye zor atmıştım. ve bu aşırı zorlamanın bir sonucu olarak büyük ihtimalle hiç bir zaman geçmeyecek bir topallık hediye etmişti doktorlar bana.

    savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. kayıpların 50 milyonu bulduğu söyleniyordu. tarihin biriktirdiği bütün nefreti kusuyordu burada insanlar birbirine doğusu batısına kuzeyi güneyine. beni en çok korkutan nükleer müdahalelerdi. ne yazıkki bütün güçlü devletler kendi
    ülkelerinden önce düşmanları yok etmek için sonuçlarını düşünmeden atıyorlardı tek tek insanlığın üzerine.

    tarihin gördüğü en büyük katliamdı bu belkide. bize kendi türümüzden daha fazla zarar veren bir varlık yada varlıklar gelmemişti dünyaya gelemezdi... "
    ···
  10. 10.
    +1 -1
    ağustos 2038

    "ailemden aylardır haber alamıyordum sağlar mı onu bile bilmiyordum sonunda hastaneden çıkmama izin vermişti doktorlar.
    güvenli bölgeden haber almak ve belkide askerden bir iki tanıdık kişiye rastlamak için en yakın kışlaya doğru yola çıktım. bacağımdaki topallama geçecek gibi değildi sanırım kalıcıydı ama doktorlar söylemekten çekinmişlerdi bana. belkide yüzümün yarısına iz bırakan şarapnel parçalarındandı. çocuğum beni böyle görse tanır mıydım onu bile bilmiyordum.

    greenpace ve diğer çevreci örgütler kendileri bile inanmazken ısrarla nükleer karşıtı eylemler düzenliyorlardı. onlara hak veriyordum ama böyle bir dünya savaşında onlarda nasibini almadan durmuyorlardı bombalamalardan.

    hala ayakta durabilen bilim merkezlerinden ısrarla radyasyon fırtınası hakkında söylemler yayınlanıyor kısa dalga boylarıyla sürekli olarak korunma yöntemleri anlatılıyordu.

    korunma yöntemi olabildiği kadar kapalı alanlarda durun ve evden çıkmayın. dalga geçer gibiydi.

    ama daha kötüsü uğradığım kışlada beni tekrar muharebe bölüğüne almalarıydı üstelik ailem hakkında en ufak bir bilgi bile vermeden.."
    ···
  11. 11.
    0
    yine yazar yazar atarım buraya panpalar şu an pek kendimde değilim takip edenlere teşekkür ederim görüşmek üzere
    ···
  12. 12.
    +1
    ağustos 2038

    "tekrar muharebe bölüğündeydim. ülkem ne yapmaya çallışıyordu anlamıyordum ama sanırım bulunduğu konum nedeniyle en şiddetli geçen çatışmalar bu topraklardaydı. bu yüzden sınır dışına taşımaya çalışıyordu ama nafile bi uğraştı şimdiden dört bi taraftan saldırıya uğramış askeri birlikler dağılmış durumdaydı.

    işin en kötü tarafı belkide kiminle savaştığını bile bilmemekti. denizden çıkan siyahlar içindeki saldırı birimleri mi yoksa dağlardan gürültüyle gelen tanklar mı daha tehklikeli bilinmezdi.

    helikopterde yeni silah arkadaşlarımla tanışmıştım birisi yeni evli savaştan 3 ay önce çocuğuna hamile karısı. birisi daha 20 sinde bi genç. korktuğu gözlerinden belli ama yediremiyor kendine asker üniformasını taşımak güç ister pgibolojisi sağlam olmalıdır insanın yoksa ezilir o üniformanın altında.

    komutanımız cepheden cepheye koşmuş tebcürebeli bi askerdi yıllarını vermiş kırlaşmış saçlarıyla filmlerdeki kahraman askerleri andırıyordu.

    helikopterimizin alarm sesinin çalmasıyla kendime gelmiştim. davetsiz bi misafir bize füze yollamak üzereydi.."
    ···
  13. 13.
    +2
    ağustos 2038

    " ilk füzeyi yalancı ateşleme sistemiyle göndermeyi başarmıştık ama davetsiz misafirimiz ısrarcıydı. bir dakika içinde 2.defa alarmlar çalmayabaşladı. yeni yetme askerlerin yüzünde korku belirdi pilotumuz manevra yaparak kurtulmaya çalışıyordu ki kulakları zorlayn bir patlama sesi ve yanık kokusu ortamı esir aldı. helikopterimiz alabildiğine dönüyor simsiyah dumanlar çıkarıyordu sarsıntıdan 2 3 asker düşmüş olmalıydı var gücümle koltuğa tutunuyordum pilot son bir manevrayla yan yatırmaya çalışarak helikopterimiz yere çakıldı.

    beni yangından uzaklaştıran askeri görebilmem 2 3 dakikamı aldı her yerde alevler yanık kokusu vardı. topallayan bacağıma bir kez daha küfür ederek kalkmaya çalıştım ama beni sürükleyerek uzaklaştıran asker kafama bastırıp aşağıda kal dedi o an anladım ne demek istediğini. muharebe bölüğümüzün kara birliklerini seçmeye başlamıştım ki 30 metre ilerde bi askermizin kafatasından saçılan parçalar bana gerekli mesajı vermişti. bi an önce bi sığınak aramaya başladım bi kaya parçası ne olursa. çatışmanın şiddetinden dolayıdır beni sürükleyen askerle birlikte bi kayanın arkasına saklanmayı başardık. ve ardından kayaya isabet eden mermilerin sesini dinleyerek ne yapabileceğimizi düşünmeye başladım.."
    ···
  14. 14.
    +1
    ağustos 2038

    muharebe alanı

    "silah yoldaşımla bir kayaya kısılmış kalmıştık çevremizde inanılmaz bir karmaşa vardı 2 taraftanda tanklar alev alıyor havan topları ateşleniyordu ritmik olarak üzeriimize taş ve toprak parçaları saçılıyordu sağ elimin serçe parmağındaki ağrıyı kaskımı düzeltirken hissettim kırılmış olmalıydı çarpışma sırasında. düşamana göre güçlü bir bölüğümüz vardı tank ve zırhlı araç sayımız onlardan fazlaydı ama görünen o ki düşman sağlam yerleşmişti. yoldaşımda savaşın şşokunu atlatmaya başlamış yarı nişan alarak yarı saklanmaya çalışarak kurşunlarını boşaltıyordu bize ateş edilen yere.

    pek akıllıca sayılmazdı ama beni kafamzı gizlemeye çalışarak taramalı silahımı ateşlemeye başladım. yanık barut kokusu beni kendime getirdi. elindeki taşınabilir havanı ateşlemek üzere olan bi askere nişan aldım ve tetiği çektim sarsıntıyı sabitlemeye çalışarak ortalama 10 mermiden sonra vurmuş olmalıyım ki havanın yanına hareketsiz uzandı kaldı.

    birliklerimiz tabir yerindeyse düşe kalka ilerliyordu. zırhlılarımız yoğun ateş altındayı 34 zırhlıdan sadece 18 tane kalmıştı ki daha yaklaştık sayılmazdı bile cepheye. yoldaşımla konşup hemen bi tankın siperine girmemiz gerektiğinde anlaştık ve ani bir hareketle koşmaya başladık. en yakındaki tankın gölgesine kendimi attığım an arkadaşımın vurulduğunu anladım yerde yatıyordu sanırım karnından vurulmuşta tam yardım etmek için ayaklanmıştım ki bi el bpmbasının patlamasıyle çığlık çığlığa can verdiğine şahit oldum et parçaları postalıma kadar gelmişti.. bunu unutmam kolay olmayacaktı..

    savaşı yaşamamış her insan savaşı ister ama yaşayanlar savaştan nefret eder..

    gerçek buydu... "
    ···
  15. 15.
    +1
    ağustos 2038

    muharebe alanı

    " akşama kadar süren ilerleme sonucunda düşman sperlerine ulaşmıştık. rahatlamaya başladığını düşündüğüm için hata etmiş olduğumu farketmem uzun sürmedi. siperlerle aramız 30 metre kadar olamlıydı. gecenin içinden aydınlanan 100 kadar nokta vardı. sıkı bir birlik saklanmış olmalıydı. 3 dakikadan az bir süre içerisinde 10larca kayıp vermiştik sağ koluma şarapnel parçası isabet etmişti ama çıkarıp atmam çok sürmedi pek önemli sayılmazdı. 2 saat kadar süren yoğun çatışma sonrasında siperleri ele geçirdik. teslim olan yoktu sığınaklarda kalanlar bizden bi kaç kişiyi daha zütürmek için canlı bomba yapmışlardı kendilerini dinlemeye çalışırken duyduğumuz patlamaların sebebi buydu.

    o an anladım ki bu savaşın kazananı olmayacaktı ele geçirme yönetme hükmetme meselesi değildi bu yok etmeydi. ya yok edersin ya yok olursun bu kadar basitti.

    gece 3 gibi karargahla iletişim kurabildik anladığımız kadarıyla hiç bir devlet savaşta olmak daha fazla insan katletmek için bir adım geri durmuyordu. fosfor bombaları misket bombaları kimyasal silahlar nükleer silahlar ne ararsan vardı

    dünnya haritasında yanmayan nokta yok gibiydi doğusundan batısına güneyinden kuzeyine yok eden yok edeneydi.

    dünya genelindeki kayıp 100 milyonu geçtiği söyleniyordu bu kadar kısa sürede bu kadar insan katlederek sanırım tarihe geçmiştik bile... "
    ···
  16. 16.
    +2
    ocak 2039

    " son muharebedeki üstün başarımızdan(!) sonra bir kaç ay görev yeri değiştirebilmiştik. topallamam ve diğer şarapnel yaralanmaları sonucu masa başı haberleşme işi için uğraşmıştım ve kabul edilmiştim.

    karım ve çocuğumla bile görüşebildim bi kaç defa ama kızımın benden ilk başta korktuğunu görmeseydim keşke. eşim topallığımın geçici olup olmadığını sorduğunda geçici diyebildim zar zor gülümseyerek ama o da inanmıştı anlaşılan ki bana cevap olarak sulu gözlerle sarılmıştı. 2 hafta kadar süren ev izininden sonra burada masa başındaydım rakamlar giderek büyüyordu. kimse ateşkese yanaşmıyordu neredeyse bir yıl olmuştu ama hala atılan bombalar azalmak yerine artıyordu. sanırım bi 20 30 yıl hazırlanmıştı dünya bu savaşı bekliyordu.

    resmi kayıtlara göre dünya geneli genel kayıp 250 milyonu aşmıştı. her yerde ceset parçaları kokusu vardı. şehirler hayaletleşmişti. eyfel kulesi yıkılmış pizza kulesi paramparça olmuştu. london eye çoktan yok olmuştu zaten özgürlük anıtı atılan bir b 52 bombasıyla dümdüz olmuştu. bu savaşın kazananı yoktu güçlüsü zayıfı yoktu.

    sanırım dünya savunmayı artık terketmiş o vurmadan önce sen vur mantığına bürünmüştü. yetkililer şimdiden radyasyon kirliliğine çözüm aramaya başlamış ama onlarda henüz bir şey bulamamıştı.

    her geçen gün kanserden ölen insan sayısı artarken sakat doğan bebek sayısıda onunla yarışıyordu.
    salgın hastalıklarda 25 milyon kadar insan katletmişti su ve elektrik kesintileri ayrı bir kaos yaratmıştı.

    dünya çöküşüne doğru depara geçmişti sanki... "
    ···
  17. 17.
    +1
    mayıs 2039

    "masa başı işime alışmıştım işimi iyi yaptığım için ve sakatlıklarımdan dolayı beni bu işe layık görmüşlerdi.
    savaş alanında topallayan bi asker ancak yük olurdu fazladan mühimmat kaybıdyı. ülkemin durumu gün geçtikçe kötüye gidiyordu
    her yandan saldırılar devam ediyordu. dünya genelinde günlük ölüm ortalaması binlere ulaşmıştı. genel olarak 100 lerce gemi batmış 1000 lerce tank yok olmuş uçaklar düşürülmüştü.

    atılan nükleer başlıklar her geçen gün daha kötü bi hale geliyordu. batı kıyılarından doğu kıyılarına okyanus ötesi ülkelerde payını alıyordu. geçen 4 ayda kayıplar katlanarak artmış dünyada savaşa girmeyen devletin kalmamasıyla kayıp 1.4 milyara ulaşmıştı.

    korkunç bir rakarmdı inanılması güçtü ama en kalabalık şehirlere atılıyordu başlıklar.

    eğer fethetmek istediğin yere nükleer başlık atıyorsan nasıl yerleşebilirdinki. konu fethetmek değildi çünkü öldürebildiğin kadar öldürmek yok etmekti.

    anlaşılan o ki dünya kana susamıştı. tek korkum dünya üzerinde yaşanacak toprak kalmamasıydı. veya kalmayacak olması daha doğruydu.

    öyle bir yıkımdaydık ki hastaneler en kalabalık şehirler öncelikli hedefti askeri üsler 2. sıradaydı savaş ahlakı zaten çoktan terk etmişti bizi..

    sanırım kıyamet buydu.."
    ···
  18. 18.
    +1
    panpalarım yine devam ederim yorgunum biraz spordan geldim duş almadan yazdım bi kaç part

    takiptekiler teşekkür ediyorum öpüyorum sizi

    kalın sağlıcakla
    ···
  19. 19.
    +1
    @35 yine yazacam panpa şu an çok yorgunum panpa muay thai yapıyorum ordan geldim duşa girmeden yazdım bi kaç part.

    yarın bi gün yazarım yine belki iyi olursam bu gece bile girer yazarım

    kal sağlıcakla panpam
    ···
  20. 20.
    +1
    temmuz 2039

    "savaşa alışırmış insan giderek alışıyordum bende kayıplar 2 milyarı geçmişti artık kimse bir barış olabileceğine inanmıyordu.
    aklı olan kimsede inanmazdı zaten bu saatten sonra bütün dünya bir araya gelselerde geri çevrilemezdi verdikleri zarar. canı cehennemeydi dünyanın kıyamet gelmişti.
    su sıkıntısı iyiden iyiye baş göstermişti. su savaşları olur deniyordu yıllardır ama kimse böyle tahmin etmemişti eminim. artık kendi ülkemdeki insanlar bile 5 10 lt su için birbirini vurup yaralıyordu. tahrib edilen tarım alanlarının cezasını yeni yeni çekmeye başlamıştık. stoklardaki tahıl ürünlerinin bitmesiyle yeni bi tehlike vardı artık. salgın hastalık savaş su kıtlığı bir yana yiyecek ekmek bulamıyorduk.

    ama artık benimde umurumda değildi. bu savaş benden çok şey almıştı. sağ bacağımı elimdeki bi kaç parmağımı. ama bunlar önemli değildi. asıl darbe vuran yaklaşık 2 hafta önce aldığım lanet haberdi. eşimle çocuğumun bulunduğu sığınak bombardımana tutulmuş bi daha da haber alınamamıştı. zaten sadece yanık parçalar ve enkaz vardı.

    bu haber artık intihar etmem için gereken son nokta gibiydi. bi kaç defa eşebbüs ettiysemde hala tam olarak vazgeçememiştim sanırım. insan canı tatlıydı bu gerçeği kimse inkar edemezdi.

    yeni yeni kendime gelip görev başına geçmiştim tekrar. bu geçen bunalım sürecinde çalıştığım karargahta kalmıştım. ağlayan birbirine bağıran pgibolojisi bozulmuş askerlerle beraber durarak iyileşmeye çalışmak mı.. en zekice fikir değildi bi faydasıda yoktu zaten.

    uyuyabildiğim nadir anlarda bi bomba sesi yada eşimin çocuğumun çığlıkları bölüyordu uykumu yine huzursuz bi şekilde kıvranıyordum sadece..

    beni çağırıyorlardı ama daha işim bitmemişti bu dünyada bir türlü şansım benden yana olup bi kurşunla karşılaştırmıyordu beni bi nükleer başlıkla küle çevirmiyordu..

    alacak nefesim çekecek çilem vardı belliydi... "
    ···