1. 1.
    +1
    bu başlık altında, yazmış olduğum şiirleri ara ara sizlerle paylaşacağım.

    okuma zahmeti gösterdiğiniz için şimdiden teşekkürler.

    edit:

    şiirden önce lütfen; Forest of Eternity: http://www.youtube.com/watch?v=_tdRNlUQ69c

    şiirler: http://inci.sozlukspot.co...C3%BCnlenirken/@valsarith

    artık buradan da takip edebilirsiniz; http://valsarithquotes.tumblr.com/
    ···
  2. 2.
    +2
    1 - Arkhan dağlarına yolculuk;

    Güneşten Uzak

    Melankoli siyahı semâda parıldayan kor
    Ve kara bulutlar eşliğinde dökülen kan.
    işte fırtınanın yıldızlarla buluştuğu an,
    Bana görkemli bir seremoniyi hatırlatıyor.

    Geceye teslim olmak hiçliğin fısıltılarında,
    Sessizce yokluğun çağırışlarında kaybolmak
    Ve ölümsüzlüğü tanrının ilhamında tatmak
    Bana kederli bir ömür vaat ediyor.

    Toprağa düşen her yeni hayat öpücüğü
    Ve hüzün dallarını besleyen taze gözyaşları
    ıssızlığımda beni kucaklayan dert ortakları,
    Bana delirten bir yalnızlığı öğretiyor.

    Meleklerin yalanları, ilahların oyunları,
    Kasvetli evrenin ihtişamlı karanlığı
    Ve ruhumun her zerresinde duyduğum acı,
    Bana sonsuz bir ızdırap veriyor.

    Cehenneme gitmeden hissetmek iliklerde,
    Hazineyi en derin mağaralarda aramak
    Ve kutsallığı kaosun içinde bulmak
    Kalbimi kaplayan günah karasıyla
    Ve ciğerlerimi saran sülfür dumanıyla
    Senden uzak, herkesten uzak
    Zihnimdeki boşluğun ışıksızlığıyla;
    Bana güneşten uzak bir ölüm yaşatıyor.
    ···
  3. 3.
    +2
    2 - arkhan dağlarına yolculuk;

    Son Yürüyüş


    Kraliçe dolunayın heybetli ışığına yenik düşmüştü
    Ve bir gece o buz kristali kaleden sessizce ayrıldı…
    Piramidin soğuk karanlığına doğru yol aldı,
    Ardında uzun siyah bir gölge;
    Ve bakışları çatık siyah bir kalp bıraktı.
    Bir daha hiç geri dönmemek üzere;
    Arkasına bakmadan büyük dağlara doğru yürüdü.
    Güneş o gün hiç doğmamak üzere göklere veda etti…

    Kral ise kasvetli yalnızlığına bir kez daha sarıldı.
    Efsane artık bitmiş, yollar ayrılmıştı.
    Kraliçe tepelerin eteklerinde yabancı bir şato gördü.
    Korkularını dindiren, yüzünü güldüren bir hisardı.
    Hızlıca oraya yöneldi. Koştu, koştu…
    Serüveninin en bahtsız kaderinde,
    Belki de son umuduydu.
    ···
  4. 4.
    +1
    3 - kalenin kasvetli karanlığında;

    Bir Yanım

    Fikriyatın uç noktasındayım bu gece
    Gökyüzü siyah ve kasvetli
    Kara bulutlar birer gözcü misali
    Çatık kaşları yansıyor pencereme

    Bir yanım seni arıyor durmadan
    Karmaşık hayallerimin zifiri ormanlarında
    ıssız köşklerinde, viran hanlarında
    Elinde meşalesiyle yorulmadan

    Bir yanım seni arıyor durmadan
    Kalabalık caddelerin gürültülü sokaklarında
    Ücra köşelerinde, yağmurlu yollarında
    Yüreğinde ümidiyle usanmadan

    Fıtratın uç noktasındayım bu gece
    Ruhum yarı uyanık ve kederli
    Bedenim yenik bir savaşçı misali
    Sensizliğin yansıyor pencereme
    Ve yaşlar doluyor gözlerime;
    Ruhani bir sessizlik eşliğinde…

    Umudumun son noktasındayım bu gece
    Mahkum ve yapayalnızım bir et parçası içinde;
    Beynimdeki kaosun cehenneminde…
    ···
  5. 5.
    +1
    4 - kalenin kasvetli karanlığında;

    Hep Bir Sen Var

    Sevgi ateşeleri uğramaz oldu kalbime;
    Hissiz ve buzla kaplı gönül kalelerime.
    Ben yalnız, soytarı üzgün, taht yıllanmış;
    Bir kadının yoksunluğu var çökmüş bedenimde.

    Uzun bir bekleyiş ve gün aşırı sessizlik,
    Çetrefilli sorular eşliğinde var oluyor hiçlik.
    Kraliçem, tanrım, kurtarıcım neredesin?
    Kayboldum benliğimde, korkutuyor bu derinlik…

    Sefere giden ordumu bekler gibi sarayda,
    Geleceğin vakti gözlüyorum puslu dolunayda.
    En kanlı harbi veriyorum iç dünyamda,
    Cadıların, kahinlerin, zebanilerin arasında…

    Artık hayaller gerçekler gibi yakın
    Ve yalanlar doğrular kadar berrak.
    Dostlar, düşmanlar ve karmaşık duygular;
    Düşlediğim kurgularda hep bir sen var.
    ···
  6. 6.
    +2
    5 - kalenin kasvetli karanlığında;

    Penthos’un Geceleri

    Kan ve gözyaşı,
    Ya da tenimi kavuran büyük bir acı,
    Sahip olduğum her şeyim;
    Onlar dostum, emanetim…

    Huzur cehennemin ücra köşesinde saklı,
    Adalet tanrının ellerinde paçavra…
    Sadakat paramparça samimiyetsiz duygularda,
    Bense içi hava dolu bir kafeste tutsağım.

    Boğuluyorum, yardım et!
    Damarlarımı sıkan parmaklar görüyorum…
    insafsızca zevk alan hainlerin seslerini,
    içi boş entrikaları duyuyorum.

    Rüyalar ardınca kesilmiyor zihnimden,
    Kötülük ve şeytan ayrılmıyor nefsimden.
    Korkunç fısıltıların eşliğinde,
    Nefret ediyorum kendimden
    Ve herkesten…

    Hüzün kokluyorum ay ışığı altında,
    Beni hayattan uzaklaştıran insanların arasında.
    Penthos’un geceleri gibi çekilip yalnızlığıma,
    Bir kadeh daha içiyorum ruhsuzluğuma.
    Sarhoşken eriyorum sonsuzluğuma…
    ···
  7. 7.
    +1
    6 - kalenin kasvetli karanlığında;

    intihar

    Ölmek istiyorum.
    Kaybedeceğim hiçbir şey kalmadı.
    Bu son tutunuşlar…
    Son dayanışlar…
    Eskisi gibi değil duygular;
    Tat vermiyor artık.

    Unutulmak istiyorum.
    Hatırlayacağım hiçbir anı kalmadı.
    Bu son haykırışlar…
    Son ağlayışlar…
    Eskisi gibi değil tutkular;
    Haz vermiyor artık.

    Gitmek istiyorum.
    Kalabileceğim hiçbir yer kalmadı.
    Bu son özleyişler…
    Son arayışlar…
    Eskisi gibi değil kelamlar;
    Söz vermiyor artık.

    ilelebet gömülmek sonsuza…
    Arkada sahte yüzler…
    Manasız bakışlar ve düşünceler…
    Farkında olmak gibi…
    Yılanı kucaklamak gibi…
    Bu son inanışlar…
    Son yaşayışlar…
    Eskisi gibi değil…
    Olmayacak…
    ···
  8. 8.
    +1
    7 - sitem dolu rüzgarlar;

    Soğuk Şövalye

    Kılıç, kan ve aşk uğruna harp
    Çelik zırh içinde donuk bir kalp
    Bakışların sınırda bekleyen iki muhafız
    Ruhuna giden yol soğuk ve sarp

    Parlak saçların yorgun düşmüş
    Elinde eski püskü zafer kadehi
    Sesin kadife tonunda bir ilahi
    Kahır naraları atıyorsun yollarda

    Bazen isyan, bazen memnuniyet
    Aradığın hazine güven ve samimiyet
    Lakin başaramaz içindeki soğuk şövalye
    Ve sessizce diz çöker kaderine;
    Kumral tenini kavurur elem dolu ebediyet

    Buğulu gözlerini diktiğinde sen,
    Ejderlerin alevleri söner cehennemde
    Damarlarındaki kaos bir zehir misali bedeninde
    Onu ümit ederek ölüyorsun sen
    Beni de öldürüyorsun
    Herkesi öldürüyorsun soğuk şövalye…

    Gecen gündüzün düşüncelerinde ilahlaştırdığın sevdan
    Hayalinde yarattığın yalan ağlarla örülü küçük dünyan
    Yapmacık sevgiler, iğrenç tutkular ve hazlar
    Karanlık geçmişinden kalanlar ey güzel şövalye;
    Bozgun, acı ve hiç uğruna verdiğin o büyük savaşlar…
    ···
  9. 9.
    +1
    8 - sitem dolu rüzgarlar;

    Cehennemde Bir Aşk

    Boğulalım kan dolu şarap kadehinde ey sevgili!
    Sen bir yudum alırken ölmemek için,
    Ben boynuna bir buse konduruyorum…
    Bana bakıp ağlıyorsun son nefesini verirken;
    Şehvet her uzvuna işlemiş, teninde yaşam var
    Ve ben hayatta kalmak için sarılıyorum sana.
    Bu tanrıya ihanet midir? Bilemem…
    Cehennemin azabı arasında günahı arıyorum.
    Alevler ve zebaniler umurumda değil;
    Cansız bedenini kokluyorum.

    Kan revan içinde secde ediyorum,
    Ruhunu getirmesi için meleklere…
    Bu nefreti bir kez daha tatmak istiyorum.
    Beni ve kendini dipsiz kuyulara attığın
    Ve yaşattığın acılar için;
    Tekrar ölümünü izlemek tatmin ediyor beni…
    Sana sahip olamadığım her ana bedel olsun bu acılar,
    Beni ölümüne arzulayana dek.
    Cehennemde bir aşk yaşayana dek.
    Sadece diril ve öl sevgilim…
    ···
  10. 10.
    +1
    9 - sitem dolu rüzgarlar;

    Mizantropi Mahzeni

    Karanlık ve soğuk…
    Fakat kalabalık sokaklardaki kadar değil.
    Burada güvenli ve huzurluyum.
    Evet, kafam boş ve mutluyum…

    Zaman çok yavaş ilerliyor sanki…
    Karnımın acıktığını hissediyorum.
    Örülü tuğlalar birer ekmek misali;
    Serap ile tatmin oluyorum,
    Kendimi kandırıyorum…

    Dayanmalıyım, direnmeliyim…
    Bende onlar gibi olabilirim…
    Yalnızlık ile pazarlık etmek zor,
    Damarına bastıkça yakanı bırakmıyor…

    Öfke ve kan,
    Ya da bedenimin arzuladığı şehvet,
    Bu mahzende beni kamçılıyor.
    Kendimi dizginlemeyi öğreniyorum…
    Benliğimi eğitiyorum.

    Günler geçiyor…
    Bi’ deri bi’ kemik vücudum,
    Kurumuş dilim ve yorgun bir mecalim
    Lakin insanlardan nefret ediyorum…
    Ve iğreniyorum.
    Buradan çıkmayacağım,
    Çünkü hala onlardan tiksiniyorum.
    Kendime zulüm ettiğim şu günlere inat,
    Tıkılı kaldığım kafeste geçirdiğim dakikalara inat!
    Kötülük etmemeye yeminliyim.
    Onlar gibi olmayacağım…
    Çıkmayacağım…
    ···
  11. 11.
    +1
    10 - hiçlikte arayış;

    gülüşün

    Soluk bakışların yine dağlıyor yüreğimi,
    ıslak kirpiklerin sanki zehirli mızrak misali;
    Parçalıyor bedenimi...
    Ve gülüşünü özlüyorum mum ışığı altında.

    Kızgın bakışların yine yaftalıyor yüreğimi,
    Çatılı kaşların sanki keskin hançer misali;
    Yaralıyor bedenimi...
    Ve gülüşünü arıyorum zifiri karanlıkta.

    Masum bakışların yine kanatıyor yüreğimi,
    Kahverengi gözlerin sanki mürekkep misali;
    Karalıyor bedenimi...
    Ve gülüşünü düşünüyorum yalnızlığımda.

    Sana rağmen, senin için gülüyorum.
    Ruhum, yokluğunda hayata veda ediyor...
    Son bir kez daha gülümsüyorum ardından
    Ve sana rağmen, senin için ölüyorum.
    ···
  12. 12.
    +1
    11 - hiçlikte arayış;

    nefretim

    Yalnızlığımda ölümü kucaklıyorum,
    Zifiri karanlıkta bir tas su bekler gibi;
    Kurtarıcımın ayak seslerini duyuyorum.
    Ve kan içiyor benliğim, sanki boğulma sebebi;
    Bu yaman düşüşüm, nefretim...

    Hayallerimde seni kucaklıyorum,
    Kor alevde hakka secde eder gibi;
    Ruhumun ayak seslerini duyuyorum.
    Ve soluyor gençliğim, sanki cehenneme tâbi;
    Bu kederli duruşum, nefretim...

    Düşüncelerimde ümidi kucaklıyorum,
    Kelepçelerin esaretinde özgürlüğü arar gibi;
    Senin ayak seslerini duyuyorum.
    Ve hızlanıyor kalp atışlarım, sanki sessiz bir sabi;
    Bu derin haykırışlarım, nefretim...

    Mezarımda sonsuzluğu kucaklıyorum,
    Toprak altında gözyaşı döker gibi;
    Geçmişimin ayak seslerini duyuyorum.
    Ve kararıyor gözlerim, sanki azraile asabi;
    Bu mahzun isyanım,
    nefretim...
    ···
  13. 13.
    +1
    12 - gölgeler ile savaşırken;

    çok uzağım

    Elimden gelse de insanlığa bir armağan sunsam,
    Adımı alnımın teri ile tarihe yazsam,
    Sonra uzaklaşsam bu diyardan sonsuza;
    Özlem içinde mutluluğa, huzura doysam.

    Bu gönül isterdi hayallerine kavuşmak,
    Derdi tasayı yok edip güzellikleri konuşmak,
    Şimdi çok uzağım istediklerimden ve gelecekten;
    Tek korkum kahrolası dünyadan bomboş ayrılmak.
    ···
  14. 14.
    +1
    13 - gölgeler ile savaşırken;

    Esiri Olmuşum

    Neden içimde bir keder var?
    Halbuki kimsenin beni rahatsız edemeyeceği kadar yalnızken…
    Hem de yorgun düşmüşken, beni;
    Gafil avlayanlar var…

    Bütün pişmanlığım geçmişim mi?
    Yoksa gelecek miydi kaygım?
    Saplantılar yiyip bitirmeden beni;
    Belki de anı yaşamalıyım…

    Şimdi her şey karmaşık…
    Ne yapabilirim mucizeleri beklemek kadar soyutken kendime?
    Mecalim halimi anlamaya da yetmiyor artık;
    Duygularımın esiri olmuşum…
    ···
  15. 15.
    +1
    14 - yenilmişlik arzusu;

    vefasız kadınım

    Bazen olur ya sakınırsın ondan, gözlerine bakamazsın;
    ızdırap verir sana ama acısıyla yatıp kalkarsın.
    Soluduğun nefesten alevler yükselir, hayallerinse bir toz bulutu,
    rüyaların sadece onun teninden ibaret, nefretinse küçük bir çocuk gibi.

    Gözyaşların, parmaklıkları kırıp da dökülür ya gönlünün kafesine.
    Endişe ve hüzün kaplar, akılda sadece onun sureti.
    ismi beyaz kelepçelerle esir, yüreğinin huzurunda;
    Gizemli perdelerin ardından bakar, elinde meşalesiyle aşk
    Ve kelimeler çaresiz, zincirlere vurulmuş duygular;
    Yaşamak içinse sadece ona ihtiyaç var...

    Her şeyden vazgeçmek vardır ya onun için,
    Ben kendimden vazgeçtim, ya o benim için?
    Yanımda olmasa da, elimi tutmasa da,
    Yeter ki benim ruhumla olsun, her anımda.

    Gül yüzlü çehrene eser ya delice isyanım,
    Bakışlarını yakmasın bu divane tutkularım,
    Mest olmuşum ben, erimekte şu aciz fıtratım,
    Bir bilsen ki sana nasıl tapıyorum;
    Ah Vefasız kadınım...
    ···
  16. 16.
    +1
    15 - yenilmişlik arzusu;

    Seni Yaşamalıyım

    Bana dudaklarını yaklaştır…
    Onlarda kendimi bulmalıyım.
    Her dokunuşta heyecanlanmalı,
    Rujunda kaybolmalıyım.

    Bana boynunu yaklaştır…
    Uzun ve narin gerdanını
    ısırmalıyım kasvetli gecelerde
    Kanını gamzelerime bulaştırmalıyım.

    Bana koynunu yaklaştır.
    Bir karabasan misali kes nefesimi.
    Göğüslerin bir çift elmas;
    Servetimi sende bulmalıyım.

    Bana bedenini yaklaştır
    Ve soğuk bir anıta uzan sereserpe.
    Üstünde olmadık işleri arzulamalıyım.
    Şehveti teninde tatmalıyım.

    Bana kalbini yaklaştır…
    Samimi duygularınla bak gözlerime.
    Yalanları kapatmalı gözyaşların
    Sonsuza dek seni yaşamalıyım.
    ···
  17. 17.
    +3
    16 - tutunurken yaşama;

    rehber

    Ne karanlık esir edebilir seni,
    Ne de aydınlık tesir edebilir sana.
    Ay da sensin, güneş de sen;
    Tek rehber sensin sana.

    Ne mutluluk arar boşlukta seni,
    Ne de keder zarar hoşlukta sana.
    Yol da sensin, yolcu da sen;
    Tek rehber sensin sana.

    Ne efendilik baş tacı yapar seni,
    Ne de cahillik hesap sorar sana.
    Ahlak da sensin, ilim de sen;
    Tek rehber sensin sana.

    Ne cehennem alevi yakar seni,
    Ne de cennet vaat eder huri sana.
    Melek de sensin, şeytan da sen;
    Tek rehber sensin sana.
    ···
  18. 18.
    0
    17 - tutunurken yaşama;

    Sabahın Yalancı Aydınlığı

    Hiçliğin vardı yanı başımda,
    Sen bensizliğin pençesindeyken.
    Gecenin ihtişamlı kanatlarında,
    Mezarının başında beklerken.

    Toprağın vardı yalın avucumda,
    Sen sonsuzluğun eşiğindeyken.
    Şafağın hiddetli yağmurlarında,
    Musalla taşına yaslanırken.

    Hüznün vardı yaslı ruhumda,
    Sen ebediyetin yalnızlığındayken.
    Sabahın yalancı aydınlığında,
    Koynundan usulca ayrılırken.
    ···
  19. 19.
    0
    18 - bulutlara veda;

    Yürüyorum Yokluğa

    Yarı uyanık yürüyorum yokluğa,
    Sanki karanlık bir patikadayım.
    Kulak yırtan bir sessizlik hakim,
    Arkama bakmadan gidiyorum.

    içimde kuklavari bir mutluluk,
    Ayaklarım yalın ve ıslak.
    Adımlarım bir ceylan misali mağrur.
    Bedenim dik, boynum eğik.

    Arkama bakmadan gidiyorum.
    Zafer benim için uzaklarda artık,
    Yenilgilerim zihnimde münzevi bir anıt
    Gönlü buruk yürüyorum yokluğa.
    ···
  20. 20.
    0
    şiirleri artık http://valsarithquotes.tumblr.com/ buradan takip edebilirsiniz.
    ···