/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +70 -21
    Beyler şimdi size çocukluğumda okuduğum bir olayı anlatıyorum. Olay alıntıdır.

    Bir not defterine yazılmış bu olaylar 1997 yılında, Elazığ'ın Harput ilçesindeki Buzluk Mağarası'nda arkeologlar tarafından yapılan bir araştırmada bulunmuş. Olayın geçtiği mağarada anlatılanların gerçekliğine işaret edecek hiçbir bulgu saptanmamıştır. Defterdeki yazıların, mağarada kaybolan ve mağaradaki zehirli gazlardan dolayı sanrılar gören biri tarafından yazıldığı düşünülüyor.

    O geziye asla katılmamalıydım. O soğuk taş basamaklardan asla inmemeliydim. Gizli ve karanlık şeyleri keşfetmek gibi kötü bir huyum vardır. Karanlık aydınlığın zıddıdır ve yaşadığımız dünya her ikisini de barındırır. Ama bende olduğu gibi, karanlık şeylerin peşinden gitmek türünden bir saplantınız varsa bulacağınız tek şey beladır. Sanırım konuya çok hızlı girdim. Başımdan geçen olayları biraz olsun kavrayabilmeniz için en baştan alayım.

    (yerinizi alın devam edecek.)
    ···
  1. 2.
    +2 -2
    Onun anasını gibeyim oç seni
    ···
    1. 1.
      +12
      ÇALINTI HiKAYE EKSi
      ···
      1. 1.
        +4
        Aynen 4 5 ay öncede acilmisti.
        Prim yaptirmayin bu o.ç emek hirsizlarina
        ···
      2. 2.
        0
        lan dalyarak sana diyorum ki okuduğum bi hikayeydi. sanki zütümüzden uydurduk amk
        ···
      3. 3.
        +1
        büzük mağarası diye geldim bin.
        ···
      4. diğerleri 1
  2. 3.
    0
    Aldik yerimizi
    ···
    1. 1.
      +2 -2
      https://m.facebook.com/xY...Ler/posts/483523325018796 tamamı burda beyler beklemeyin şu elemanı
      ···
  3. 4.
    +1
    devam silersen gibsinler mq
    ···
  4. 5.
    +2
    Bunu okuyana kadar not buz tutar amk
    ···
  5. 6.
    +8 -2
    elazığlıyım niye yazdım bilmiyorum ama elazığ denilince bayrak asasım geliyor
    ···
  6. 7.
    +22
    Rahmetli dedemin memleketi olan Elazığ iline ilk gidişimdi. Annem ve babam da yanımdaydı, onlar da Elazığ'a ilk defa geliyordu. Birer kimya mühendisi olan annemle babam Elazığ'da düzenlenen ulusal kimya kongresi için gelmişlerdi. Bense sadece macera için. Telaşlı bir uçak yolculuğundan sonra otele vardık. Babamların kimyacı arkadaşları arasında bir uzaylı gibiydim. Neyse ki kongreye benim yaşlarımda birkaç genç de katılmıştı. Gerçi onlar da hayata bilimin soğuk ve mesafeli bakış açısından yaklaşıyordu ama yalnız kalmayı pek sevmediğim için onlarla ahbaplık etmeye başladım.

    Akşama doğru Elazığ'ın Harput ilçesine doğru ufak bir geziye katıldık. Minibüs şoförümüz Elazığ'ın yerlisiydi. Harput'un yüksek ve çölümsü arazisinin üzerine inşa edilmiş türbeler ve yıkık ortaçağ kaleleri arasında bir çay bahçesine oturduk. Şoförün, başı kegib evliyalar ve Kurtuluş Savaşı'nda uçan askerlerle ilgili anlattığı hikayeleri merakla dinledim. Olağandışı hikayelere olan ilgime rağmen şoförün anlattıkları benim için birer efsaneydi. 'Efsane' kelimesini kullanmamdan rahatsız olmuştu sanırım, o bu hikayeleri gerçek olarak kabul ediyordu. Ona göre bu hikayelere inanmak gerçek bir Müslüman'ın göreviydi. Bense daha fazlasını istiyordum. Daha sıra dışı, daha beklenmedik bir şey. Bu halk efsaneleri, türlü yaratıklarla ve esrarengiz olaylarla doldurduğum hayal gücümü beslemeye yetmiyordu. Aslında aradığım şeye çok yakındım.
    ···
    1. 1.
      +10
      Ulusal kimya kongresi ve Elazığ benim i için düşündürücü
      ···
  7. 8.
    0
    Yerimi alıyım önlerden
    ···
  8. 9.
    -1
    Buzz gibi coca Cola
    ···
  9. 10.
    +12 -1
    Beyler talep gelirse hikayeyi bu gece bitireyim diyorum. Hani bir de şukularınızı esirgemezseniz eyvallah. Ne diyorsunuz ?
    ···
  10. 11.
    0
    Rez bakalım
    ···
  11. 12.
    +21 -1
    Gezimizin bir sonraki durağı: Buzluk Mağarası. 'Mağara' kelimesi oldum olası bende tuhaf bir merak uyandırmıştır. Harput Kalesi'nden de yükseğe, yaklaşık 1500 metrelik bir tepeye çıktık minibüsle. Asfaltın erişemediği toprak yollarda toz soluduk, terk edilmiş taş evlerden sonuncusu da arkamızda kaldı. Güneş batarken tepenin üstündeki bir oyuktan düşe kalka inmeye başladık. iki kayanın arasındaki boşluktan beliren taş merdivenleri gördüğümde tüylerim diken diken oldu. Engebeli basamaklardan inmeye gönüllü olan birkaç kişiden biri de bendim elbette. Hemen önümde olan şoförümüz bize rehberlik ediyordu. Dönerek inen basmaklara adım attığımızda havada ani bir soğuma oldu. Yeraltından gelen buz gibi bir rüzgar yüzümü yaladı. Merdivenler ufak bir düzlükte kesildi. Kayaların üstü buz tutmuştu. Az ötede basamaklar devam ediyordu ama bunlar insan eliyle yapılmamıştı, doğanın tasarımıyla oluşan kaya çıkıntılarıydı. Buzlu basamaklarda kaymamak için bir lambaya bağlı olan kabloya tutuna tutuna indik. Son aydınlık kat. Nefes almak güçleşti, tuhaf bir heyecanla basamakların daha da devam ettiğini, hiçbir ışığın aydınlatmadığı dehlizlere uzandığını gördüm. Hepimiz sessizdik. O anda çok derinden gelen bir inilti duydum. Aslında inilti kelimesi tam da anlatmıyor bu sesi. Sanki çok, çok yavaş bir kahkahaydı bu. Dehşetle şoförün yüzüne baktım. 'Siz de duydunuz mu?' diye sordum. 'Daha fazla inmeyelim. Işık yok aşağıda.' diye cevap vermekle yetindi.
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi panpa öğlen oldu hala yazmadın
      ···
  12. 13.
    0
    rez kardeş
    ···
  13. 14.
    0
    Rreeeerreeez
    ···
  14. 15.
    0
    Hzhsjjsjw
    ···
  15. 16.
    0
    rezervatullah
    ···
  16. 17.
    0
    Reserved
    ···
  17. 18.
    0
    Rezerved
    ···
  18. 19.
    0
    Reserved
    ···
  19. 20.
    0
    Reserved
    ···
    1. 1.
      0
      Reserved
      ···