1. 1.
    0
    http://www.capsverlan.tr....a392986b7726a0b6b4eea1712

    http://capsverlan.tr.cr/s...a2b2d17696763d05e7de3e730

    bu çıkarmış haberi kim lan bu azını yuzune saldiralım ...

    kşinin züt verenliği bi anda twitterdan duyurup öldü die munir ozkul başlıgını uplayip sonra sildiler ..

    amcıklık yapıyor ekşi hemde büyük amcıklık niye tepkisiz kaldıgınızı anlıyamıyorum amk ..

    dev gibi entyleri vardi sildiler amk ! bi anda ne hikmetse güzel organisyon 3 dkda 500 cümle nasi yaziliyor lan aynı anda hemde ipneler
    ···
  1. 2.
    0
    anası gibişken
    ···
  2. 3.
    0
    ···
  3. 4.
    0
    sözlüğe münir özkul u kaybettik başımız sağolsun başlığını açan benim ve bahsettiğin olaydan yola çıkarak bunu yaptım tamamen ekşinin tak yemesi hereksten özür diliyorum...
    ···
  4. 5.
    0
    üsta uplayalımda görsünler bu huur cocuklugunu unutmayin ekşi böle işte
    ···
  5. 6.
    0
    ···
  6. 7.
    0
    upupupup upupupupuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuup
    ···
  7. 8.
    0
    ···
  8. 9.
    0
    up up up
    ···
  9. 10.
    0
    olum gelsenize 2 dk suraya hiç azınızı açmıycakmısınız bu adamlara ..
    ···
  10. 11.
    0
    way ipneler hiç giblerinde değil hea
    ···
  11. 12.
    0
    up up up up ozaman
    ···
  12. 13.
    0
    Annesi, istanbul’a gittiği için kendisinden bir yaş küçük olan kardeşi Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmaz. Bu, babasının seyisi, yaşlı bir adamdır. En sevdikleri şey atlardır. Dadaruh’la birlikte onları suya zütürmek, çıplak sırtlarına binmek, onlar için çok zevklidir. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, gübreleri kaldırmak eğlenceli bir oyundan daha çok hoşlarına gider. Dadaruh eline kaşağıyı alıp işe başladı mı, tıkı… tık… tıkı… tık… tıpkı bir saat gibi… yerinde duramaz, bunu gören küçük çocuk ben de yapacağım! diye tutturur.
    O vakit Dadaruh, onu Tosun’un sırtına koyar, eline kaşağıyı verir,
    - Hadi yap! Der.
    Bu demir gereci hayvanın üstüne sürter, ama o uyumlu tıkırtıyı çıkaramazdı.
    Her sabah ahıra gelir gelmez,
    - Dadaruh, tımarı ben yapacağım, der.Ama adam izin vermez ancak boyu at kadar olunca yapabileceğini söyler. Boyu atın karnına bile varmıyordu. Oysa en keyifli, en eğlenceli şey buydu. Sanki kaşağının düzenli tıkırtısı Tosun’un hoşuna gidiyor, kulaklarını kısıyor, kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu. Tam tımar biteceğine yakın huysuzlanır, o zaman Dadaruh, “Höyt..” diye sağrısına bir tokat indirir, sonra öteki atları tımara başlardı.Bir gün yalnız başına kalır. Hasan’la Dadaruh dere kenarına inmişlerdi. içimde bir tımar etmek hırsı uyanır. Kaşağıyı arar, bulamaz. Annesinin bir hafta önce istanbul’dan gönderdiği armağanlar içinden çıkan fakfon kaşağı, pırıl pırıl parlıyordu. Hemen alıp, Tosun’un yanına koşar, karnına sürtmek ister fakat rahat durmaz.
    - Sanırım acıtıyor? Diye düşünür.
    Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine bakar. Çok keskin, çok sivridir. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başlar. Dişleri bozulunca yeniden dener. Gene atların hiçbiri durmaz ve kızar. Öfkesini sanki kaşağıdan çıkarmak ister. On adım ilerdeki çeşmeye koşar. Kaşağıyı yalağın taşına koyup yerden kaldırabildiği en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başlar. istanbul’dan gelen, üstelik Dadaruh’un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezip, parçalar. Sonra yalağın içine atar. Babası çeşmeye bakarken, yalağın içinde kırılmış kaşağıyı görür; Dadaruh’a yanına çağırınca çok korkar. Dadaruh şaşırır, kırılmış kaşağı ortaya çıkınca, babası bunu kimin yaptığını sorar. Dadaruh,
    - Bilmiyorum, der.
    Babasının gözleri ona döner, daha bir şey sormadan, çocuk kaşağıyı kardeşi Hasan’ın kırdığını söyler. “Dadaruh uyurken odaya girdi. Sandıktan aldı. Sonra yalağın taşında ezdi” der.
    Babası Hasan’I çağırır.
    -Bu kaşağıyı niye kırdın? diye sorar.
    Hasan, Dadaruh’un elinde duran alete şaşkın şaşkın baktıp, sarı saçlı başını sarsarak,
    - Ben kırmadım, der.
    - Doğru söyle, darılmayacağım. Yalan çok kötüdür, der babası. Hasan inkârda direnir. Baba öfkelenir. Üzerine yürür “Utanmaz yalancı” diye yüzüne bir tokat indirir.
    - zütür bunu eve; sakın bunu bir daha buraya sokma. Hep Pervin’le otursun! diye haykırır.
    Artık ahırda hep yalnız oynar. Hasan eve hapsedilir. Annesi geldikten sonra da bağışlanmaz. Annesi onun iftira atabileceğine hiç ihtimal vermez.
    Ertesi yıl anne, yazın gene istanbul’a gider. Hasan’a ahır hâlâ yasaktır. Bir gün birdenbire hastalandı. Doktor “Kuşpalazı” der. Babası yatağın başucundan hiç ayrılmaz. Hizmetçi kardeşinin öleceğini söyler ve çocuk ağlamaya başlar. Gece uyuyamaz, uykuya dalar dalmaz Hasan’ın hayali gözünün önüne gelir “iftiracı! iftiracı!” diye karşısında ağlar. Pervin’i uyandırır. Hasan’ın yanına gitmek istediğini ve babasına bir şey söylemek istediğini söyler. Yarın söylersin, der. Sabaha kadar gene gözlerini kapayamaz. Hava henüz ağarırken Pervin’i uyandırır.Ama zavallı suçsuz kardeşi, o gece ölmüştür.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    hay amk bende eşe dosta haber saldıydım mehtabınızı gibiym
    ···
  14. 15.
    0
    @13 seninde ta dıbına koyim arada
    ···
  15. 16.
    0
    amk evlatlari ekşicilerin tak yemesi
    ···
  16. 17.
    0
    münir özkul ölür mü lan kafayı mı yediniz
    ···
  17. 18.
    0
    @17 olay o değil binler
    ···
  18. 19.
    0
    üzülmek için ölmesini mi bekliyosunuz lan kilitorisler !!!
    ···
  19. 20.
    0
    @19 amk cocugu olay o değil admalar türkiyeyle taşşak geçtiler eywallah geçsinler sorun yokda o öldü bu öldü şeklinde ipnelik mi olur
    ···