Kimisi küfür etti, kimisi müdür yardımcısı okula gidiyor diye kinlenmiş dedi, kimi içindeki öğretmen nefretiyle haklısın panpa dedi...

Türkiye'nin ve bizlerin bu halde bulunmasının yegane sebeplerimden birisi eleştiri yapmayı bilmemizdir. Ortada bir durum varsa, ya abartılı bir eleştiri yaparak öfkemizi kusarak söveriz yahut da eleştiriye katılmayıp itiraz ederek söveriz.

Bilmeyenler için söylemem lazım. Bu konuyu klagib bir incici gibi açtım. Ancak mesleğin içinde birisiyim ve eğitim sisteminin kötü oluşu kadar da kalitesiz öğretmenler sebebiyle bu halde olduğumuzu il mebe bile söyleyen adamımdır. Yani züte züt, adama adam derim.

1980'lerden itibaren öğretmen yeterliliklerinin değişmesi ve 2000'lerden sonra Kpss garabeti ile eğitim fakültelerinin mantar gibi türemesiyle birlikte, eğitime/öğretmenliğe/hayata bakış açımızın değişmesi ile bu hale geldik.

Bazıları demiş, okula gitmek koyuyor. Yooo koymuyor. Gayet de keyifliyim.

Kimisi sen yöneticisin belki şu an ama öğretmen olduğunu unutuyorsun demiş. Hayır. Ben, çocukları LGS'ye daha iyi hazırlayabilecek için 8.sınıfların rehber öğretmenliğini alan, bununla birlikte 2 saat halk kültürü dersi de açıp inkılap tarihi derslerine giren, kısacası kendi isteğiyle 5 saat derse giren ve hala bilfiil yapan bir müdür yardımcısı öğretmenim.

Sanılanın aksine okulumdan dolayı da böyle bir yorumda bulunmadım. Görev yaptığım okul, meslek hayatımdaki öğretmen kalitesi açısından en iyi okul. Baksan köy okulu ama e twiningte Avrupa Kalite Ödülü alan ana sınıfı öğretmenden tut, eline davul alıp müzik derslerinde çocukları Türk halk müziği konserlerine çalıştıran müdüre, gönüllü olarak ekstradan etüt yapan branşçılara, işi hakkıyla yapmak için çabalayan sınıfçılara sahibiz...

Ancak, ülkenin genelinde böyle değil durumu bu değil.
Gerçek olduğu için yazdım.

Peki ben ? Hani öğretmenleri eleştiren ben neyim, onu da diyim...

Ben öğretmen değil, kendince, dili döndüğünce öğreten olmaya çalışan birisiyim. 10 küsür sene geçtiği halde hala öğrencilerim arar. Az biraz iz bıraktım herhalde çocuklarda.

Ancak şunu demem lazım.. Kimse kusura bakmasın ama tipine, duruşuna bakınca öğretmen sanılmayan ben, milli eğitimde ulusal gazetelere konu olan işler yapmış ve işlerle çocukların ufkunu açmışken, şu an okutulan bir lise tarih kitabının zorla alan inceleme uzmanı yapılmış ve köydeki çocuklar daha iyi nasıl anlar diyerek 4 ay her gün bu 8-18 arası işle uğraşmışken, halk yararına diyerek bulunduğum şehirde, doktora danışman hocamla üniversitenin yapamadığı işi yapıp her sene tarih alanında paneller/çalıştaylar düzenlemişken, editörlüğünü yaptığım uluslararası iki tarih kitabına katkıda bulunmuş, bir adet yörenin tarihiyle alakalı kitap yazmışken, herhangi bir ek ücret almadığım halde gönüllü olarak her hafta 5 saat ders yapıyorken, isterlerse her öğretmenin beni fersah fersah geçeceğine inanan birisiyim. Ha şunu da diyim. Yemin ederim ki bunları kendimi övmek ve övülmek için değil, sadece durumun anlaşılması için yazdım.

Velhasılı kelam, konu hakkında söyleyeceklerim bu kadar. Herkese selamlar.