Olması gerektiği gibi beni dinlemesini isterdim.

O kendini dinlemeyi tercih etti.

Dahası, ben de bir yerden sonra onu dinledim.

Onun hakkında az çok bilgim vardı. Yanına gönderilmeden önce bana bazı bilgiler verilmişti.

Babası daha doğmadan onu terk etmişti.
Annesi mühendis olmuştu.

Kendisi, annesi görevli olduğu bölgeden geri dönene kadar ( 7 yaşına kadar ) Anaannesine anne demişti.

Benimse ne bir annem, ne de bir babam vardı.

Ben doğmamış.

Yaratılmıştım.

Üniversite eğitimi için geldiği şehir, Büyüdüğü şehirden misli ile büyük ve kaotik bir şehirdi.

Geldikten 1 ay sonra, geldiği şehirde kalan sevgilisi onu terk etmiş ve en yakın kız arkadaşı ile beraber olmaya başlamıştı.

Yalnızdı.
Sarhoştu.
Yorgundu.
Bira bardağımı yıkıyordu.

Bu şekilde tanıştık.

intihar etme ihtimali olan güne 1 ay vardı.
Ben her zamanki gibi işe geç gelmiştim.
Ama her zamanki gibi projeyi zamanında yetiştireceğimden emindim.

Ben - Mythnes-

Yaşadığı duygusal buhrana dayanamayarak intihar etme eğilimde olan, ancak Tanrı'nın planlarından dolayı bu fikirlerinden vazgeçirmek üzere görevlendirilmiş koruyucu meleğim.

1 ayım vardı.

Bu kız yaşamalıydı.

Not: hikaye boş zamanlarda doldurulacak. o yüzden takipte kalın.

Tamam lan hikayeyi bitirip öyle atıcam nasıl olsa upplanmış olacak . Bitirdiğimde görüşürüz.

- Aslında belli bir saatten sonra yıkamana gerek yok. Zaten herkes sarhoş. Anlayacaklarını sanmıyorum.
- Patron anlar. Ben de meraklısı değilim zaten . Gidip başkasının kustuğu tuvalette sevişen insanlar bardak konusunda steril takılıyor.
- O zaman benimkini yıkama bundan sonra sadece doldurman yeterli.
- Tamamdır.

Metalciydi. Giyiminden kuşdıbına konuşmasından bakışına kadar Dimmu Borgir kokuyordu. Bara bedava bira için girmiş, girdikten sonra aslında pek de biralık bir iş olduğunu anlamamıştı. işini sevmiyordu ama alışmıştı.

- Paydos ne zaman?
- Sabah 5.
-1 saat sonra yani.
-Aynen ve hayır paydostan sonra takılmayız. Gidip uyuyacağım direk.
-O zaman 5 te paydos.
- Dolaşmak istemiyorum ama şarap ısmarlarsan koltuğumda oturabilirsin.
-Karşımdaki koltukta oturmaya enerjin varsa olur.

Doğru tahmin.
Evi simsiyahtı.
Kirada olduğu evin şarap rengi duvarları dışında kalan her şey simsiyah.
Oturma grubu, Masalar, Tv, Tv ünitesi…. Buzdolabını bile siyah duvar kağıdı ile kaplamıştı.

Özentilik miydi?

Arayış mı?

Doğa üstü olaylardan bahsedildiği an üçüncü cümlesinin ‘’’’’’’’’ Lucifer veya Lilith ‘’’’’’ kelimelerini içereceğine şüphe yoktu.

- Metal hayranlığın takdire şayan.
- Hayranlık değil. Felsefe.
- Güzel kalkan. Sanırım ben de dahil herkesten nefret ettiğini göstermenin en kolay yolu bu. Rahatsız edildiğinde öldürebileceğinin mesajını veren hayvanlar ne kadar parlak renkliyse. Sen o kadar siyahsın.
- -Parlak renklerin hepsini diğer zehirli insan türleri kaptı da ondan. Bana siyah kaldı.

- Televizyonunda kanal yoktu.
Sadece dvd bağlanmıştı.

Fight Clup cd si takıp başlat tuşuna bastı.

Filmi üçüncü izleyişimdi. Bu film intihar eşiğinde olan insanların sarı ışığı gibi bir şeydi.
Kırmızı yandığında her şey duruyordu….

---

- Manik depresyon.
-Anlamadım?
-Manik depresyon izleri. Deminden beri koluma bakıyorsun. Ara sıra duygu patlamaları yaşıyorum. Bu duygular nefret ve üzüntü olduğunda kendime zarar vermek için bu izleri bırakmıştım. Devdıbını getirebilseydim her şey daha güzel olabilirdi ama bir türlü daha derinini tam bileğime atamıyorum. Zaten bundan utanmamın sebebi de bu. Herkes korkak olduğumu düşünüyor.
-Korkunun utanılacak bir şey olduğuna seni kim inandırdı?
-Kendim öğrendim. Korkak insanlar yapmak istediği hiçbir şeye cesaret edemez. Korkunun kaynağı başka biri olursa da knock out. Onun kölesi olursun. Köle olmak da pek onurlu bir davranış değil.
-Peki ya kendinden korkuyorsan ?Aslında kölesi olduğun kişi bizzat sensen ?
-Nasıl yani?
-Güçlü bir ruhun var. Korkak olansa bedenin. Bedeninden utanıyorsun. Ruhun ise zayıf bir takımda oynamak zorunda olan yetenekli bir sporcu gibi. Takım arkadaşlarını kendi seviyesine gelemediği için suçluyor.
-Sonuç değişmez. Bu bir takım oyunuysa yenilgi kaçınılmaz olur.
-Yeteneksizlik diye bir şey yoktur. Uyumlu olman gerek. Onlar sana ayak uyduramıyorsa sen onlara uyum sağla.
-Beni iyi hissettirip yatağa atmak için boş konuşuyorsun.
-Farkettim. Ben kalkayım.
-Burda kal.
-Yerin var mı ?
- Yanım var.

Çok enteresan insanlar gördüm.
Çizim değildi. Tamamen rastgele,

‘’’’’’’’’ doğal seçilim’’’’’’’’ denilen şekli ile çoğalıyorlardı.

Bazı eşleşmeler, mükemmele yakın olabiliyordu.
Bazıları ise tamamen yan yana gelmemesi gereken genlerin birleşimiydi.

Bu kız, genetiğinin en kötü şekilde kullanan insan olabilirdi.
Temelde güzeldi.
Ama elinden geldiğince çirkinleşmişti.

Deniz mavisi gözlerinin etrafı, elle boyanmış gibi simsiyah halkalarla çevriliydi.
Doğal kızıl saçları bakımsızlıktan kırıklar içinde ve yağlıydı.
Çilli yanakları sigaradan kapkara hale gelmiş.
Bembeyaz teni, pürüzsüz kollarına jilet izleri bırakmış,
Yemeyi red ettiği için iskeleti görünür hale gelmişti.

Bu kız, emanete bakılabilecek en kötü biçimi bulmuştu.

-Tost yapıyorum yer misin?
-Neli?
-Fark eder mi ?
-Eder. Peynire alerjim var.
- -Turşu sadece ?
-Olur. Şarap kaldı mı?
-Kaldı ama seni yatağına taşırken birini ayağımla devirdim.
- -Temizlersin.
- -Temizledim.

-Burda kalamazsın.
- -Birazdan çıkarım.
-Nerde yaşıyorsun?
-Bilmem
- Hmmm söylemiicen yani. Peki. Evli misin?
-Hayır.
-Sevgilin falan?
-Sen olursun belki bakıcaz.
-gibtir git.
-Eh kalkiim o zmn.
-Tamam tamam dur. Ama kısıtlamak yok.
-Kısıtlamak yok.
Bir insanı düzeltmenin en kolay yolunu yasak olsa da uygulamaya almıştım.

insanlar, nedense sevgililerini, kendilerinden bile fazla dinliyor.

Ben de bu kartları kullanıp özgüvenleri yerine getirip sonra da beni terk etmelerini sağlıyordum.

Kendine güvenen bireyler olarak hayatlarına devam ediyorlardı.

Sonuç hep aynıydı.
Terk edilen taraf bendim.

-Çok güzelsin.
-Saçmalama şu halime bak. Aynada kendime acıdığım anlar bile oldu.
-Saçmalama. Senin gibi olmak isteyen binlerce kız tanıyorum
-Binlerce ???
-Güzelik uzmanıyım ya hani?
-Bana program uygula.
-Ne için?
-Sevgilimsin o kadar sexy bir kadınla sevişmek senin de hakkın.
-Tamam. Ama sonra beni terkedip gitmek yok.
-Garanti vermem.
-Öyle olsun.

2 hafta içinde inanılmaz bir şekilde değişmişti.

Artık masmavi gözleri ile hafif kilosunu toparlamış parlayan kızıl saçlarıyla afet çıkmıştı ortaya.
Uykusunu almak, alkolü ve sigarayı bırakmak tenini parlatmış gözlerinin etrafındaki siyah izleri tamamen yok etmişti.

Normal bir arkadaş olsaydım bu iş yıllarca sürebilirdi. Ama o benim kendime bakmamdan ve bana yakışma cabasından azimle uyumla sağlamış sözümü dinlemişti.

- Hazırdı.

Bilinç altına oynayıp onun beni terk etmesini sağlayabilirdim.

Peki ben buna hazır mıydım ?

+ Lahmacun yiicem !!!
- Hani vegandın?
+ 1 kereden bişe olmaz canım çekti.
- Fotografını çeker instagrama koyarım ama.
+Sen bilirsin hayarım. Gece o fotoğrafa bakıp mastrubasyon çeker beni anarsın.
- O kadar diyosun.
+ Yiicem!!
- Ye amk al yarrraaağımı ye beni de ye dıbına koduğumunun kokuşmuş amlısı ne lan bu senin nazını mı çekicem lan ben giberim böyle aşkın ızdırabını lan yok onu yapıcam yok bunu yapıcam. Hayırdır mk iki rimel sürdün diye zütün mü kalktı gibik daha 2 hafta önce seni barlardan topladım hee-man’ın düşmanı iskleletor gibiydin taş gibi hatun oldun bizi kölen mi yapıcan hayırdır mk . Senin katalogta baktığın ruj kadar benim am gibmişliğim var adam ol şımarma.
+ Hayvan.
-Özür dilerim. Sigarayı bırakmaya çalışırken stresleniyorum. Bilerek yapmadım affet beni.
+ Bu kadar laftan sonra mı? Kusra bakma ama seni farklı sanmıştım.
-Özür dilerim bak tamam lütfen dıkkat edicem laflarıma.
+ gibtir git. Ben gidiyorum. Sakın peşimden gelme. Hayvan herif. Senin gibi hayvana mama bile vermem ben. Bana günde kaç mesaj geliyor farkında mısın. Sen varsın diye hiç birine cevap vermiyordum. iyi oldu seni erken tanıdığım.

Gitmişti.

Bu görevim de başarıyla tamamlanmıştı.

Şimdi gider cennette 2 hafta tatil yap yeni görevi öyle alırım. Sonuçta görev sürem 1 ay. Ben 2 haftada hallettim işi.

Hade aeo.