1. 1.
    -1
    ···
  1. 2.
    +1
    bu yaşıma kadar çok karı kaldırmış biriyim. elim yüzüm düzgün , yakışıklı ve kendine güvenen bir insanım. karakterim de zaten ciddiyet denen şey en alt düzeyde. her zaman gülüp eğlenebilen , her durumdan kendi şartlarım ile sıyrılabilen biriyim. çevremdeki insanlar da bu sebeple beni çok severler. çok ağır derdi olanlarla 1 saat geçirsem derdi , tasayı unutturacak kadar neşeli , sohbeti keyifli biriyim. bugüne kadar hiç birşeye oturup ağlamışlığım , bu hayat neden bu kadar kötü demişliğim yoktur. hiç bir zaman karamsarlık - hüzün - göz yaşı benim hayatımda yer bulamamıştır. yaşadığım bunca şeye rağmen 1 gün bile isyan etmedim. üniversite'den mezun olduktan sonra bölümümün mesleğini yapmak istemedim. ailemden - akrabalarımdan gördüğüm gibi serbest piyasada tutunma kararı aldım. nitekim bu kararımı da sonuna kadar gerçekleştirmeyi başardım. şuanda iyi sayılabilecek bir kazancım ve iyi bir hayatım var. 24 yaşında sermaye bulmam pek mümkün olmadığı için öncelikli olarak kendi ayaklarımın üzerinde durup , elimden geldiğince para kazanıp serbest piyasaya atılma hayalleri kurdum. orta halli bir ailede doğup büyüdüğüm için ailemden maddi destek almak istemedim , ne yapmak istediysem kendi uğraşlarım sonucu yaptım.
    ···
  2. 3.
    +1 -3
    üniversiteden mezun olduktan sonra askerliğimi yapıp sivil hayata başlamıştım. bir önceki entry'de anlattığım gibi 24 yaşında ticaret'e atılmak için her hangi bir birikimim bulunmuyordu. hayallerimi gerçekleştirmek için , iyi bir düzen kurup rahat yaşayabilmek için önce sermayeye ihtiyaç duymuştum. mezun olduğum bölümün mesleğini yapmak istemediğim için yine serbest piyasada geliri yüksek denebilecek bazı işlere yönelmek durumunda kaldım. bugün amele diye ezdiğimiz , gördüğümüzde adam yerine koymayacağımız insanların arasında , inşaatlarda çalışmaya başladım. inşaatta günlük 60 tl (amele yövmiyesi) alıyordum. çalışmak bana hiç bir zaman zor gelmemiştir ve en ağır işte bile zütümden ter akana kadar çalışırım. hayallerimi gerçekleştirmek adına bunlara katlandım ve uzun sayılabilecek bir süre (2 yıl) çalıştım. ilk olarak 60 tl yövmiye ile başladım. 1 ayda 4 pazar gününü çıkartınca ortalama olarak 26 gün çalışıp , ay sonu cebime 1500 tl gibi bir para giriyordu. bunun yaklaşık olarak 500 tl'si ile hayatımı sürdürüp , aylık 1000 tl'yi kenara atıyordum. sermaye biriktirmek biraz zor olacak gibi gözükse de hiç yılmadan çalışıp gerekli olan parayı kazanmam gerekiyordu.
    ···
  3. 4.
    +1 -2
    sermaye biriktirdikten sonra yapacağım işten ne kadar kar edeceğimi vs bilmediğim için kredi çekme işine pek sıcak bakmamıştım. o sorumluluğun altına girmeden önce batma ihtimalini de düşünmem gerekiyordu. buna zütüm yemediği için bir kaç yıl çalışmayı tercih etmiştim. inşaat işinde yaklaşık 1 yılımı geçirdikten sonra kenara attığım para ortalama 10-12 bin tl arasındaydı. bu henüz birşeye yetecek gibi gözükmüyordu ve bu işte devam etme kararı almıştım. inşaat işlerinde (bu konuda bilgisi olan panpalarım vardır mutlaka) amele ile usta arasında yövmiye farkı vardır. işi bilen kişiler usta olarak geçer ve ustaların çalıştığı yere göre aldıkları para 80-100 tl arasında değişkenlik gösterir. 1 senemi geçirdiğim için artık amelelikten ustalığa geçmiştim ve haliyle yövmiye (günlük aldığım para) da artış olmuştu. geride kalan 1 seneye göre günlük olarak +25 tl daha alacaktım. kış ayı geldiğinde inşaat işlerinde durgunluk olurdu ancak bizim o dönemlerde elimizde olan iş yaklaşık 8 bin m2 lik bir fabrika yapımıydı. kaba inşaattan sonra 8 bin m2 lik bir fabrika o dönem çalışan işçi sayısı ile yaklaşık 2-2.5 yıl kadar sürecekti. haliyle kış dönemlerindeki durgunluk bizleri pek etkilemiyordu. sadece çok soğuk havalarda iskeleye çıkmak zorlaştığı için ve hayati tehlike bulunduğu için tatil ederdik. onun dışında tüm günler çalışırdık. yağmurlu günlerde iç cephe'de , havanın güzel olduğu günlerde dış cephe'de işimizi yapardık.
    ···
  4. 5.
    0
    monoton bir şekilde hayatımı geçiriyordum. amaçlarım uğruna hayatımdan karıyı kızı gibtir etmiş , para kazanmanın derdine düşmüştüm. geride bıraktığım 1 sene sebebiyle bu hayata alışmıştım ve artık zor gelmiyordu. çalışmaya devam ediyorduk ve sağolsun iş sahibimiz para konusunda bizleri hiç mağdur etmiyordu. inşaat işlerinde amelenin para alma işi biraz zordur , bazen dolandırıcılar denk gelir ve iş bitimine kadar 50-100 tl avans vere vere size işi bitirtir. sonrasında ise o adamı arayıp bulma ihtimaliniz milli piyango'yu tutturma ihtimaliniz kadardır. bizim başımıza böyle birşey gelmemişti ve bu sebeple şanslıydık. her gün fix 12.30 da öğle yemeğimiz gelirdi ve eğlenceli bir çalışma ortdıbına sahiptik. 12 kişi çalışıyorduk ve bu 12 kişinin 6'sı akraba (doğulu) idi. doğulu arkadaşların inşaat işine yönelmelerinin tek sebebi vardır. onlardaki düzeni çok iyi bilirim ve seneler geçmesine rağmen hala görüştüğüm bazı arkadaşlarım var. bizimle çalışan 6 kişilik doğulu arkadaşlarda şöyle bir sistem vardı. hepsi usta olduğu için kişi başı günlük 85 tl alıyorlardı , haliyle gün sonunda 6 kişinin cebine toplamda 500 tl gibi bir para giriyordu. sabah kahvaltısı ve akşam yemeğini kendi cebinden yiyorlar - sigaralarını kendi alıyorlardı. gün sonunda giderleri de çıkartınca ceplerinde yaklaşık 400 tl gibi bir para kalıyordu. batı'ya çalışmaya gelmeden önce memleketlerinde plan - program yapıp buralara gelmişlerdi. onların da öncelikleri benim gibi sermaye biriktirmekti. hurda işine girip köşeyi dönme planları yapıyorlardı. şu an hurda işinden nasıl köşe dönülür dıbına koyayım diyen panpalarım gibi bende o dönem anlam verememiştim. sonradan işin inceliklerini öğrenince çok mantıklı olduğunun farkına varmıştım ancak çok büyük sermaye gerekiyordu. sokakta eski kamyonet üzerinde hurda toplayan insanlardan kilo ile hurda alımı yapan şirketler vardır. belediye ile anlaşıldığı takdirde geri dönüşüm kutularındaki atıkları , fabrikalarda geri dönüşümde kullanılabilecek atıkları çok az miktarlar karşısında satın alan firmalar vardır. bu şirketler aldıkları hurdaları işleyip kullanılır hale getirir. fakat bunun için bir ton iş makinasına ihtiyaç vardır ve bu iş makinaları 500-600 milyar civarındadır. çok büyük paralar döner haliyle. her türlü atık maddenin geri dönüşümünü yapan hurdacılar bunları işleyip kullanılır hale getirir. kimisi beyaz eşya işinde kullanılır , kimisi sanayiler'de basma kalıp olarak kullanılır. neyse bu işte büyük paralar döndüğü için onlarda sermaye biriktirmeye gelmişlerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    0
    günlük olarak ceplerine ortalama 400 tl gibi bir rakam kaldığı için ayda 26 gün çalışıp ay sonu 10 bin tl'ye yakın bir para birikiyordu. o dönem bu paralar 6'lı grubun en büyüğü olan kıyas'ta toplanıyordu. hep birlikte geride 1 yıl gibi bir süreyi bırakmıştık. bu 6'lı doğulu arkadaşların cebine çok büyük paralar girmişti haliyle. onlarda amaçları uğruna çalışıyorlardı ve iyi bir dostluğumuz vardı. ben ciddi ciddi çok çalışkan biri olduğum için iş sahibi beni çok severdi. bir gün iş çıkışı üzerimizi değiştirirken yanıma gelip bugün benimle gel , işimiz var demişti. merak etmiştim haliyle. geride kalan 1 yıl boyunca iş sahibinin hiç kimseyle arasında böyle bir konu geçmemişti. işime son vermek gibi bir ihtimalinin olduğunu falan düşünmüştüm. herneyse , giyindikten sonra patronun arabasına bindim. yavaş yavaş yola koyulmaya başlamıştık ve sıradan konuşmalarla yola devam ediyorduk. daha fazla dayanamayıp beni çağırmasının sebebini sordum. durumumu az çok biliyordu ve beni çok takdir ediyordu. bu kadar hırslı , azimli biri olmam onun gözüne girmeme yetmişti. ancak ben bu piyasada geçici olduğum için bu tarz şeyleri pek umursamazdım. günlük olarak bana 100 tl vereceğini , bu konunun aramızda kalmasını istemişti. sevinçten havalara uçtum desem yeridir panpalarım. patron bana çok büyük bir kıyak geçmişti. o gece akşam beraber yemek yedikten sonra ayrılmıştık. şimdi size kısaca inşaat işlerindeki düzenin nasıl döndüğünü anlatmaya çalışayım. kafasında soru işareti kalan panpalarım olmuş olabilir , kısaca özet geçeceğim.
    ···
  6. 7.
    +1 -3
    napacaz amk senin emekleme anılarını
    ···
    1. 1.
      0
      gibtirgit okuma amk
      ···
  7. 8.
    0
    şimdi panpalarım inşaat sektöründe çok büyük paralar var. ama çevresi geniş olan adam faydalanabilir bu durumdan. büyük işlerde eğer m2 ye düşen kar durumunuz iyiyse büyük işten çok fazla para kaldırabilirsiniz. ancak eğer bu iş size m2 de 1 tl gibi bir rakam kazandırıcaksa batma ihtimaliniz çok yüksektir. ortalama olarak 3 ayda bitirip m2 sinden 1 tl kazanacağınız bir iş 3.5 ayda biterse sıçarsınız. günlük olarak çok fazla gideriniz vardır çünkü. bizim patron aldığı işte m2 ye iyi paralar kazanıyordu ve bu sebeple maddi durumu çok iyiydi. işçi parasını hiç aksatmaz , hayatını her zaman lüx içinde yaşardı. çok kıyak bir evi , iyi bir ailesi , son model 2-3 tane arabası vardı. yani günlük olarak bana 15 tl zam yapması patrona hiç bir şekilde koymazdı. aldığım bu mutlu haberden sonra 1 yıl daha geçirmiştim inşaat sektöründe. günlük 100 tl kazandığım için 1 yıl sonucunda cebime kalan para 30 bin tl'ye yakındı. daha önceden de kenarda biriken 10-12 bin tl gibi bir para mevcuttu ve o dönem elimde bulunan sermaye düşündüğüm işlere yetecek gibi gözüküyordu. yavaş yavaş işi bırakma zamanım gelmişti ve patron ile bu konuyu konuşmam gerekiyordu. bir cumartesi akşamı patronun işi teftiş ettiği sırada yanına gitmiştim. pazar günü tatil olduğu için o günü tercih etmiştim. patrona bu gece vaktinin olup olmadığını , bir konuda konuşmamız gerektiğini söyledim. iş çıkışı yine patronun arabası ile çıktık ve akşam yemeği yemek için bir mekana oturduk
    ···
  8. 9.
    0
    ···
  9. 10.
    0
    herneyse panpalarım. akşam yemeğini yedikten sonra patronuma gerekli olan sermayeyi biriktirdiğimi , artık serbest piyasaya atılmanın zamanının geldiğini söyledim. önce amaçlarımı sordu , ben kısaca kafamdakileri özet geçtim. daha iyi birşey yapmak ister misin sorusuyla karşılaştım. anlam verememiştim ve can kulağıyla patronumu dinliyordum. o dönem patronum tahminime göre 53-55 yaşlarındaydı. fakat hayatın zorluklarını fazla yaşamadığı için yaşından daha genç duruyordu. haliyle bir ton işle , bir ton insanla uğraştığı için pgiboloji olarak yıpranmıştı. üniversitede okuyan 2 oğlu vardı o dönemler. bu işlerden elini ayağını çekmeyi düşünüyormuş. her zaman hayallerini kurduğu bir köy evi alıp zamanını orada geçirmek istiyormuş. ancak bu işlerden tamamen çekilmek yerine yaptığı mesleği , referansını vs güvendiği birilerine emanet etmeyi düşünüyormuş. oğulları iyi bölümlerde okudukları için bu işle ilgilenmeyi hiç bir zaman düşünmemişler. bana çok güvendiğini , 2 yıldır yanında çalıştığımı ve gözü kapalı bir şekilde işini bana devretmeyi teklif etmişti. biriktirdiğim para ile de altıma bir araba alıp sadece onun yaptığı işi yapmamı teklif etmişti. çok cazip bir teklifti bu panpalar , benim kafamda yıllardır kurduğum işten daha karlı , daha rahat ve sermaye gerektirmeyen birşeydi. o dönemki patronum ile şartları konuştuk. örnek verecek olursam bir işten 10 bin tl kazandığımızı varsayalım , işçi gideri , yemek gibi masrafları çıkartınca 6 bin tl kar olduğunu varsayalım. bu 6 bin tl'nin 2 bin tl'sini patronuma , 4 bin tl'sini kendime alacaktım. haliyle bir süre düşündükten sonra kabul edip neler yapmam gerektiğini sordum. zaten 2 yıldır bu işin içinde olduğum için inşaat ile ilgili bir çok şeyi biliyordum. o konuda bir sıkıntım yoktu fakat patronum kadar çevrem olmadığı için nasıl iş alacağımı düşünür olmuştum. bu sorunumu da patron halletti sağolsun ve çevresinde ne kadar inşaat işleriyle uğraşan insan varsa onlarla tanıştırdı beni. ilk haftalarda pek birşey olmadı haliyle. bir süre sonra telefonlarım çalmaya başlamıştı ve iş tekliflerini almaya başlamıştım. beni tanımayan ve patronumu arayan kişilerde oluyordu ancak patronum sağolsun onları bana yönlendiriyordu. hiç unutmam patron olarak aldığım ilk iş 3 katlı bir binada mantolama işiydi. yaklaşık 400m2 lik bir iş olduğu için fazla işçiye gerek yoktu. daha önceden beraber çalıştığım işçi arkadaşlarımın patronu olmuştum diyebilirim. bu iş için hemen ön hazırlıkları yaptık ve yavaş yavaş malzemeleri hazır ettik.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    0
    caps : patron olarak aldığım ilk işe hazırlanırken çektiğim bir foto panpalar. mantolama işi olduğu için ilk önce iskele kurmak gerekiyor haliyle. bu da iskelelerin kurulmamış hali , capsini atmak istedim.

    mantolama işi yaparken kurulması gereken iskelelerin incin hali ;

    http://imgim.com/2akiahh.jpg
    ···
  11. 12.
    0
    işi yaklaşık 1 ayda bitirdikten sonra diğer iş teklifleri ile de ilgilenmeye başlamıştım. yaptığım mesleğin tek zorluğu iş verenlerden tahsilat yapmaktı. sürekli erteleyenler , sürekli bahane uyduranlar oluyordu. ancak bunlarda bu mesleğin cilvesiydi tabiki. katlanmak gerekiyordu haliyle. günümün 2-3 saatini mesleğime ayırıyordum , onun dışında kalan tüm zaman benimdi. iyi para kazandığım için sosyal hayatım son derece canlıydı. istediğim saatte istediğim mekanda istediğim etkinliği yapabiliyor , maddi özgürlüğümü sonuna kadar kullanabiliyordum. hayatımı düzene sokmuştum ve mesleğim dışında bazı şeylere zaman ayırmanın vakti gelmişti. bir gün o dönem elimde olan işleri teftiş ettikten sonra saat 1 civarlarında yemek yemek için bir restauranta gitmiştim. birşeyler atıştırırken yan masada oturan bayan ile sürekli göz göze kalıyordum. en son dayanamayıp afiyet olsun dileklerimi ilettikten sonra yemeğimi bitirip mekandan kalktım. arabama doğru giderken arkadan son derece mükemmel bir bayan sesi gelmişti. o günde kendimi harika hissediyordum. son derece uyumlu bir takım elbise giyip son derece şık bir gözlük takmıştım. arkadan gelen bayan sesine döndüğümde , yan masada oturup birşeyler yiyen bayanın seslendiğini gördüm. böyle güzel bir yerde yenilen harika yemeğin üzerine bir kahve ikram etmek istediğini söyledi , boş vaktim olması sebebiyle ve son derece güzel biri olması sebebiyle bu teklifini kabul ettim. bulunduğum şehrin şık mekanlarından birinin terasında kahvelerimizi yudumlarken bir yandan birbirimizi tanımak için karşılıklı sorular soruyorduk. ne iş yapıyorsun - yaşın kaç - evli misin - dul musun vs aklınıza gelebilecek her türlü konudan bahsetmiştik. bu bayanın adına buse diyelim isterseniz..
    ···
  12. 13.
    0
    buse'nin fiziksel özelliklerinden bahsedecek olursak ; 1,80 boylarında , boy ve kilo orantısı son derece birbirine uygun , esmer , saçları belinin biraz daha üstünde bir bayan. dolgun dudaklı , çekik gözlü , ince kaşlı ve küçük burunlu.. harika bir fiziği , harika bir ses tonu ve harika bir ten kokusu vardı buse'nin.. yavaş yavaş birbirimizi tanıdıktan sonra ayrılma vakti gelmişti , kahve için teşekkür edip arabama doğru yönelirken bir kez daha seslendiğini duydum. yanına gittiğimde telefonumu istedi. anlam veremesemde çıkartıp verdim , kendi numarasını çevirip kapattıktan sonra kısık ve baştan çıkartıcı bir ses tonuyla 'bakarsın bir gün yine kahve içmek için birilerine ihtiyaç duyarım' cümlesi dudaklarından döküldü. pek heyecanlandırmamıştı beni açıkçası ama hayatımda olmasının bir zararı da olmazdı. o da bir şirkette müdür yardımcısı olarak görev yapıyordu. ailesinden ayrı , kendi ayakları üzerinde duran , yanlız yaşayan biriydi. ilerleyen entry'lerde buse'yi çok daha yakından tanıtacağım sizlere , şimdilik bu kadar ayrıntı yeter.
    ···
  13. 14.
    0
    buse ile tanışmamın üzerinden yaklaşık 1 hafta gibi bir süre geçmişti. o dönem tadilatını yaptığımız bir hotel işi vardı. oradaki işi teftiş ederken telefonum çalmıştı fakat arayan numarayı tanımıyordum. karşıdaki ses tonunu duyduğum an buse olduğunu anlamıştım. bir kahve daha içmek için vaktimin olup olmadığını soruyordu. saat konusunda sözleşip telefonu kapattıktan sonra hotel'de teftişi tamamladıktan sonra hotel sahibinin odasına geçip biraz ödeme aldım. hotel'deki işlerimi hallettikten sonra da buse ile anlaştığım saatte , anlaştığım yerde buluşmak için mekana gittim. her zaman buluşmalara geç kalan biriyimdir , haliyle yine geç kalmıştım. benden önce 1 kahve içmişti buse ve ben geldiğimde bir kaç sitemkar söz söylemişti. işlerimden anca vakit bulduğumu söyleyip susturdum onu. ancak geç kalmam sebebiyle fazla vakit geçirememiştik ve buse'nin işe dönmesi gerekmişti. kendimi ufak bir jest ile affettirmek istediğim için akşam üzeri telefon açtım. bugün için özür dileyip gece bir yerlere çıkmak için vaktinin olup olmadığını sordum. reddedilmek gibi bir düşünce dahi yoktu çünkü bu yaşlarda hiç kimse çocuk triplerine girmezdi. haliyle beklediğim gibi yine uygun bir saatte anlaşıp buluşmuştuk. geceyi güzel bir restaurantta yemek yiyerek geçirmiş , bir kaç kadeh şarap eşliğinde birbirimizi daha fazla tanıma fırsatı bulmuştuk. cumartesi gecesi çıkmıştık dışarı. buse'nin işinde cumartesi - pazar günleri , benim işimde ise sadece pazar günleri tatildi. ben bolca vaktim olduğu için tatil günlerinde ekstra bir sosyal aktiviteye karışmazdım , her an her istediğimi yapabilecek kadar özgür olduğum bir işe sahiptim sonuç olarak. ancak buse'nin ertesi gününün tatil olması o gece saat konusunda rahat davranmamıza sebep olmuştu. yanlış hatırlamıyorsam saat gece yarısını geçmiş , yaklaşık 1 sularıydı. yavaş yavaş kalktık. buse'yi eve bırakmak için yolda evinin adresini tarif ettirdim. arabadan inerken bugünün acısını evde bir kahve ile çıkartmak istediğini söyledi. kabul ettikten sonra arabayı park edip buse ile birlikte eve çıktım.
    ···
  14. 15.
    0
    bu kadar iyi döşenmiş ve bu kadar mükemmel bir tablo ile karşılaşacağımı hayal bile etmemiştim. duvarlarda son derece güzel tablolar , evin iç açıcı renkleri ile birleştiğinde son derece zevkli bir insan olduğunu anlayabilmiştim. kahvelerimizi yudumlarken hiç beklemediğim bir anda dudaklarımız birleşti ve deliler gibi sevişmeye başladık. daha önceki entry lerimde söylediğim gibi işe ayırdığım süre sebebiyle hayatımda karı kızın pek yeri kalmamıştı. o an kadınsız geçirdiğim dönemlerin acısını çıkartırcasına sevişiyordum. bana eşlik eden buse'nin inlemeleri ile daha da keyifleniyordum. deli gibi seviştikten sonra artık son noktaya gelmiştik. yavaşça tangasını çıkardıktan sonra içinde gel-gitlere başlamıştım. o ana kadar sergilediği performans sex ile arasının pek iyi olmadığını gösteriyordu. zaman ilerledikçe daha da açıldı ve harika bir sevişmenin ardından yorgun düşüp yatağa uzanmıştık. o geceyi orada geçirdikten sonra ertesi gün güzel bir pazar kahvaltısı ettik beraber. buse'ye karşı duygusal birşeyler yoktu fakat zaman sonra bazı şeyler şekillenmeye başlamıştı. buse'siz geçen bir günüm bile kalmamıştı , evli çiftler gibi her akşam birlikteydik. yemeğe çıkıyor , barlara gidiyor , öğle saatlerinde her zaman gittiğimiz yerde kahve içmeye gidiyor , bazı geceler birlikte kalıyor , tatil günleri balık tutup harika bir rakı masası kuruyorduk. busenin hayatımdaki varlığı günden güne artıyordu. çok olgun biriydi ve kesinlikle beni taşıyabilecek kapasitedeydi. keşke öyle kalsaydı diyorum bugünlerde..
    ···
  15. 16.
    0
    günler böyle geçip giderken bir gün son derece hoşuma gidecek bir teklif aldım buse'den.. düşündüğünüz gibi evlilik teklifi falan değil kardeşlerim , evlerimizi birleştirmenin planını kurmuştu kendi kafasında. benimde aklıma yatmıştı bu fikir , kabul ettikten sonra kısa süre sonra hazırlıklara başlamıştık beraber. nakliye şirketi ile görüştükten sonra buse'nin eşyalarının bir kısmını kendi evime taşıttırdım. gereksiz gördüklerimizi ise ihtiyaç sahiplerine zar zor hediye olarak vermiştik. artık evlerimiz birleşmiş , hayatlarımızı beraber yaşıyorduk. sabah kalktığımda kahvaltımı masada , kahvaltıdan sonra kahve ve sigaramı salonda görüyordum. bu düzenli hayata kısa süre içerisinde uyum sağlamıştım. aynı evde yaşamanın verdiği rahatlıkla sürekli sevişiyorduk. fakat ben birine çok bağlı kalamadığım için olası bir bebek haberine karşı her zaman temkinli davranıyordum. zaman böyle geçip gitmişti. hiç unutmam hayatım boyunca beni o kadar mutlu eden bir bayan daha olmamıştı. çok mutlu oldum zamanında ancak bunların hepsi anlık şeylerdi. sonuçta sevişmeden sonra içilen sigara bile bir mutluluk kaynağıydı benim için. pozitif bir insandım , küçük şeylerle bile mutlu olabiliyordum. ancak buse'nin bana hissettirdiği duygular diğer mutlulukların yanında çok farklı ve unutulmaz şeylerdi. yaklaşık 1 yılımızı beraber geçirdikten sonra işi bırakmasını istemiştim. iyi para kazanıyordum ve buse'nin yorulmasını istemiyordum. bir nevi hayatımızı daha düzenli hale sokma çabaları içerisindeydim. eve geldiğimde onu evde görebilmek , akşam geldiğimde yemeğimi ellerinden yiyebilmek , sabah beni kaldırırken o makyajsız temiz yüzüne öpücükler kondurmak küçük hayallerimden bazılarıydı. gün geçtikçe daha çok bağlanıyor , işin ciddiyete binmesine engel olamıyordum. o güne kadar karşı cinsten birine bağlı kalamayan ben , buse'siz zaman geçiremez olmuştum. küçük hayallerimi süsleyen buse , benim bu isteğimi kabul etmiş , patronuna istifasını vermişti. sürekli çalışan biri olduğu için evde oturmak ona sıkıcı ve zor geliyordu. bu sıkıcı vakitlerini sürekli kitap okuyarak , yeni filmler izleyerek geçiriyordu. öyle genelleme yaptığımız türk kızlarının aksine sürekli kendisini geliştirme çabasında olan , fiziğine dikkat eden , hayatına önem veren biriydi. o yaşta onun kadar düzenli yaşayan , düzenli beslenen ve kendini geliştirmek için o kadar atılgan biriyle karşılaşmanız pek mümkün değildir. ben şanslıydım bu konuda ve 50 yaşına dahi gelsek sürekli kendini genç hisseden birisiyle birlikte aynı evi paylaşıyordum..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    0
    anlat panpa dinlyorum
    ···
  17. 18.
    0
    gündüz vakitleri ben yokken bir sürü film izliyor , en beğendiklerini not alıp akşam ben geldiğimde boş vakitlerimizde bu filmleri benimle tekrar izliyordu. bu düşünceleri inanın bana çok hoşuma gidiyordu. bir kaç dakika gözlerinizi kapatıp anlattıklarımı gözlerinizin önüne getirin. inanın herşeyi unutturabilen birine sahip olmak bu dünyadaki en güzel şeydir kardeşlerim. ben bu fırsatı yakalamıştım ve değerlendirmek istiyordum. şimdi sizlere kısaca evimizden bahsedeyim. 4 oda , 1 salonlu bir evde oturuyorduk. 2 kişi olmamız sebebiyle ev büyük geliyordu ve bu 4 odanın 1 tanesini tamamen kendimize , eğlencemize ayırmıştık. guitar hero'dan tutun , playstation'umuza kadar vardı bu odada. duvarlarda buse'nin beğendiği , akşam benimle izlemek istediği filmlerin isimleri vardı. izledikten sonra ise üzerine çizik atıyorduk. duvarlar tamamen dolduğunda ise boş vakitlerimde işçi tulumlarını giyip eğlence odamızı boyuyordum. gerçekten güzel günlerdi , mutluluğun zirvesindeydim. yaşadığımız güzel gecelerin tarihleri , sevişmelerimizin kaç saat sürdüğü.. kısacası benimle yaşadığı ve unutamayacağı herşeyi duvara yazıyordu buse. güzel günlerdi , unutulmayacak şeylerdi.. kısa zaman sonra kendi kendime bir karar vermiş , bunun uygulamak için planlar yapmaya başlamıştım
    ···
  18. 19.
    +2
    anlat panpa. gibişli kısımları anlat
    ···
  19. 20.
    0
    buse gibi bir insanı ömrüm boyunca tanımamıştım ve bu düşüncelere dalıp duruyordum. her sabah öpücüklerle uyandırılıyor , kuş sütü ekgib olmayan masamda kahvaltımı ediyor , evden çıkarken 2-3 kere buseyi öpüyor , dayanamayıp yarı yoldan geri dönüp buse ile kısa bir süre seviştikten sonra işime gidiyordum. param pulum yerindeydi , hayatım düzenliydi. işim garanti , arabam altında , evim var , mutluluğumun zirvesinde günler geçiriyordum. çevremde kendi yaşıtım insanları görünce ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anlıyordum. eve gittiğimde buse'ye daha büyük bir sevgi ile sarılıyor , dudaklarını daha istekli öpüyordum. bu güzel günlerin sonucunda evlenme teklifi etmemin zamanı gelmişti. ancak bu kadar güzel yaşadığım hayatımda sıradan bir evlilik teklifi etmem mümkün değildi. farklı planlar kurup bunları gerçekleştirmeliydim , unutulmaz olmalıydı bu teklifim. henüz evlenme teklifini düşünmeden düğünümüzü canlandırmıştım gözlerimde.. çocukluğumdan beri kalabalıktan nefret ettiğim için 30-40 kişilik bir kır düğünü olacaktı bu , patronum ve ailesinin olduğu , kendi ailemden bir kaç yakınımın olduğu , buse'nin samimi arkadaşları ve daha niceleri.. dedim ya , herşey istediğimiz gibi olacaktı. bu düşünceler yüzümde şapşal gülümsemeler oluşturmaya yetmişti. kafamda teklifimin nasıl sıra dışı birşey olacağını tasarlıyordum. aklımdaki düşünceleri bir bir eliyor , unutulmaz birşeyler ortaya çıkartmaya çalışıyordum.. aklıma güzel bir fikir gelmişti ve onu nasıl gerçekleştireceğimin aşamalarını kafamda canlandırıyordum..
    ···