1. 26.
    +1
    https://www.youtube.com/watch?v=x7AXhYTfVqg

    aysel git başımdan-attila ilhan
    ···
  2. 27.
    +1
    Acaba

    Bin kez öptüm yine istanbul'u bugün
    Yağmur mu yoksa ben mi ağlıyorum
    Yalnız bütün şehirden özür dile
    Bir gün gelirsen buralara
    Sayende istanbul sırılsıklam...
    Herhangibir akşamüstü
    Sensizlik yine beni yakaladı suçüstü
    Şu an baktığım denizden
    Ne vardı sevdalarım bir bir çıksa
    içimdeki karanlığı alsa
    Kızıl saçların omuzlarımda dolaşsa
    Birdaha ağlarmıyım acaba?

    Ceyhun Yılmaz
    ···
  3. 28.
    +3
    Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı
    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik
    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.
    ···
  4. 29.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=v9c-uPi1pHQ

    ceyhun yılmaz - olmuyorsa Zorlamayacaksın
    ···
  5. 30.
    0
    Selam

    Sabahlar da soğudu,
    Bir ayaz var ki insanların tebessümü donmuş.
    Sıcak bir selam söyledim ortaya.
    Herkes ayrı bir köşeye kaçtı.
    Bunlar neden böyle?
    Hepsi mi sana aşık?
    Benim gibi...

    Ceyhun Yılmaz
    ···
  6. 31.
    0
    Taksici

    Ben ne kadar sevdiysem..
    O kadar gittin...
    Gitmediğin zamanlarda bile, hep gidecekmiş gibi durdun yanımda...
    Her bakışında başka bir el sallama
    Tam sevmek isterken seni..
    Taksi çağırdın..
    Gitme deyişimi ne sen duydun, ne taksici..

    Ceyhun Yılmaz
    ···
  7. 32.
    0
    Seni Seviyorum

    Söyledim, söyleyebildim sonunda...
    'Seni Seviyorum' demekten aciz dudaklarım
    Mutlulukla tanıştı ilk defa..
    Affet beni..
    Çok geç oldu belki ama
    ilk kez ta kalbimde hissettim önemini
    ilk kez sana söyledim sevgimi..
    Affet beni burada olmamalıydı..
    Bu kadar geç olmamalıydı..
    Biliyorum yine kavuşacağız
    Çok geç olmayacak..Üstelik bu kez korkmayacağım
    'Seni Seviyorum' demekten
    Bağıracağım hatta, haykıracağım..
    Ağlamayacağım, ağlamayacağız..
    Sarılacağız yine...
    Sonsuza kadar...
    Öyle özledim ki gülen gözlerini...
    'Seni Seviyorum' derken
    Bak yine söylüyorum, 'Seni Seviyorum'...

    Ceyhun Yılmaz
    ···
  8. 33.
    -1
    kopyala yapistir yapmis alayı. gorseler siiri birakip giberler direk karıyı. birde laf yaparlar burda. gibmek lazım hepsini masa altinda
    ···
  9. 34.
    +1
    alın binler bu sadece biri diğerleri için bu başlıkta şiir yazcam

    konuşmak geliyor içimden, konuşmak
    sayfalar dolusu yazıyorum bu yüzden
    elime kağıt kalem tutuşturuyorken kalbim
    her hecede, her kelimede sen bırakıyorum biraz
    ki yıllar sonra döndüğümde bulabileyim diye

    veryansın eden bir uzaklık var sol yanımda
    güneşin kasıp kavurduğu tenimde ekgib bir şeyler
    rüzgarların söylediği bir şarkım var
    adını tekrar eden bir yalnızlık ile
    ilelebet sürecekmiş gibi duran bir sonbahar...
    ···
  10. 35.
    +1
    Sevgili Milena,

    Milena, Milena, Milena… Adından başka hiçbir şey yazamıyorum mektubuma. Yazmalıyım ama.. Bugün şaşkınım, yorgunum ve sensizim Milena. Biliyorum yarın da yanımda olmayacaksın. Nasıl umutsuz olmayayım? Hastayım diye altı ay dinlen ve günlerini hoşça geçir diyorlar bana.. Oysa bu süre içinde yalnızca dört gün bağışlanıyor bana. Bu dört günün salı ve pazarından yalnız bir parça, sabahlarla akşamlar da yok ediliyor üstelik ! Tam bir esenliğe kavuşamadımsa, suç bende mi, Milena? Sol kulağına fısıldıyorum bunları.. Güzel bir yorgunluktan sonra derin bir uykuya dalmışsın.. Seninle yoksul bir yataktayız, sağdan sola dönüyorsun ağır ağır, dudaklarımdan yana…

    … Kimi zaman şuna inanıyorum: Birlikte yaşayamayacağız, boyun eğip yaşama, rahatça uzanıvereceğiz yan yana, birlikte ölmek için. Ama ne olacaksa senin yanında olacak . Hem, doktorun düşündüğü gibi düşünmüyorum ben.. Geçici de olsa bir esenliğe kavuşacaksam dinlenmekle olacak bu. Ama onların bildiği dinlenmeyle bir ilgisi yok, daha doğrusu, başka bir çeşit yorulmayla, seni özleye özleye iyileşebilirim belki biraz.

    … Bu elle tutulamayan, bu korkunç aşkın sorumluluğunu bütün açılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odundaki, o her zaman seni görebilen, güzelliğini seyredebilen mutlu bir ayna, bir dolap olsam ne iyi olurdu: Gün boyunca izlerdim seni, koltukta oturuşunu, mektup yazışını, kalem tutan o güzel elini, dalıp giden yüzünü, uykuya dalışını… Neden mi mutlu değilim? Şu son günlerinde nasıl bocaladığını, ya da Viyana’dan ayrılmak zorunda kalışını görmek, üzüntüden yere yıkardı beni de ondan.

    … Bana her gün yazma demiştim dünkü mektubumda, bugün de aynı şeyi istiyorum senden, bu ikimiz için de daha iyi olur, hem bugün daha da direniyorum bu isteğimde, ama n’olursun Milena, sen kulak asma bana, gene her gün yazmaya devam et bana, kısacık da olsa yaz, bir sözcük olsun yaz ki varlığını hissedeyim içimde. Yoksa, korkunç acılara boyun eğmek zorunda kahrım tek sözcüğünden yoksun olursam..

    … Sakın üzülme benim için, bir bu ekgibti Milena, benim için üzülmen… Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün acılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu. seyrederdim seni hep, koltukta oturuşunu, mektup yazışını, yatışını ya da uykuya dalışını.

    …”Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım… Bu yolu umutla, sevinçle kazmış, kendimden de bir şeyler katmıştım… Bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak , ağır ağır dönmek, vazgeçmek zor geliyor biraz… Elbet yüreğim sızlar”…

    … Denizin dibindeki avuç içi kadar bir yer okyanusun baskısına nasıl dayanıyorsa, sen de öyle dayanıyorsun Milena. Yaşam, rezillik aslında, bunca çirkinlik içinde insanlara dayanabileceğimi, ummazdım bugüne kadar, utanç duyardım; ama sen bir şey öğrettin bana: Dayanılmayacak gibi olan yaşam değilmiş. Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım. Ama bir çırpıda yüreğimle açtığım bu yolu kapatmak zor geliyor şimdi, yüreğim sızlıyor.

    … Sevgili Milena, “en çok seni seviyorum” diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki, “sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla” dersem, gerçek sevgimi anlatmış olurum belki.

    Ebediyyen senin…

    franz kafka. milena'ya mektuplar
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    bu şiir ikinci dünya savaşı içinde
    kahredilen bütün dünya duvarları
    için yazılmıştır.-

    ben bir duvarım hiç güneş görmedim
    sen hiç güneş görmemiş bir başka duvar
    yüzümüz benek benek tahta kurusundan
    ve sinemiz baştan başa ak üstünde karalar
    - kelepçeden kahroldu kahroldu bileklerim
    - sıyrılıp çıktım artık ölüm korkusundan
    - dilim dilim sırtımdaki yaralar
    ben demirbaşım sığır siniriyle dayak yedim
    biz de duvarız dinliyen duyan düşünen duvarlar
    bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
    ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar

    yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda
    o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk
    o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
    bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan
    gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi
    adeta birden bire aydınlandı zindan
    onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk
    sapından fırlamış bir balta gibi çehresi
    ve omuzlarında delikanlı gölgesi

    o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda
    o sırt üstü yatağında yatardı
    sımsıcak gözleri şimdi bile aklımdadır
    bir sana bakardı bir bana bakardı
    dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
    toprak ana bütün zincirlerinden çözülmüş
    sabahlar akşam üstleri manolya gibi parlak
    tarlaların yüzü gülmüş
    işte her akşam geçtiği denize çıkan sokak
    ah işte annesi annesi sevgilisi
    işte biz dinliyen duyan düşünen duvarlar
    işte o çocuk yumruklu dev o dev yumruklu çocuk

    dışarda tabiat mevsimin en çıngıraklı ayındadır
    bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli soğuk
    o bir kaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü
    çığlıklarını değil kırbaç sesini duyduk
    biz duvarız neyleyim gözlerimiz ağlamayı bilmez
    onu bir gece sabaha karşı büsbütün zütürdüler
    kendi gitti ismi kaldı yadigâr bağrımızda
    o zaman mayıs'tı yağmurlar başımızda

    ya biz idam duvarıyız karşımızda çok insan öldürdüler
    onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
    temelimiz kanla beslendi ama nedense uzamadık
    öyle bakmayın bu yaralar şerefli yara değil
    getirirler vururlar biz öyle dururuz
    yağmurlar gözyaşı bulutlar mendil
    elimizden ne geldi de yapmadık
    ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz

    onlar hep döküldü biz hep ayakta kaldık
    bir mayıs sabahı toprak rezil gök rezil
    yıldızlar küfür gibi yüzümüze tükürür gibi
    şafak sancılarıyla iki büklümdü ufuk
    ve simsiyah çamur gibi bir manga ortasında
    siyaset meydanına geldi dev yumruklu çocuk
    bulutlar eğilip alnının terini sildiler
    ve mermiler birdenbire ölümü getirdiler

    o düştü biz yine ayakta kaldık
    halbuki ne kadar yorgunuz
    öyle bakmayın bu yaralar şerefli yaralar değil
    ah öyle bakmayın utanırız kahroluruz
    Yazar : ATTiLA iLHAN
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    0
    Aydınlık

    Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar,
    Gün, karşı tepeden doğmak üzredir.
    Her sabah güneşi seyreden kızlar,
    Mahmur gözlerini oğmak üzredir.

    Uyan yârim, sesler geldi derinden,
    Karanlık oynadı, koptu yerinden;
    ilk ışık, kapının eşiklerinden,
    Şimdi bir gölgeyi kovmak üzredir.

    Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
    Baygın gözlerimi aldı aydınlık,
    içimde tıkandı, kaldı aydınlık,
    Bu aydınlık beni boğmak üzredir.

    Necip Fazıl Kısakürek
    ···
  13. 38.
    0
    Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne

    Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    Senin onu sevdiğinden…
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları…
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    “O benim.” diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
    Mesela turuncuya, ya da pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
    Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
    ···
  14. 39.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=6V0QPdaPzlM

    Sadri Alışık - Gönül Davası Üzerine
    ···
  15. 40.
    0
    dalda var iki erik
    ananda var iki delik
    o delikler benin olsun
    atayim bir ellilik
    ···
  16. 41.
    0
    bir ciğara attım denize

    sabaha kadar yandı
    ···
  17. 42.
    0
    Norm ender sözleri nie hyok
    ···