1. 1.
    -1
    Tahsin anahtarını kapının kilidine soktu, bir kez çevirdi. Uyukluyor gibiydi. Gözleri yanıyor, başı da çatlarcasına ağrıyordu. ikinci kez çevirecekken kapı açıldı. Baygın gözleri birden açılıverdi. Kapı tek kat kilitliydi, oysa Tahsin kapıyı hep iki tur kilitlerdi. Bir an için huzursuz oldu. Sonra karısının işten erken dönmüş olabileceğini düşündü. Ama öyle bir şey olsa ona haber vermez miydi? Demek ki gerek duymamıştı. içeri geçip kapıyı ardından örttü.
    ···
  2. 2.
    0
    Tahsin titriyordu. Gözleri fal taşı gibi açılmış, sağa sola küfürler ediyordu. Hemşire ne yapacağını bilemez halde yardım bekliyordu. Tahsin doğrulmaya çalışıyordu, fakat kolları yatağa bağlıydı. Doğrulmayı başaramadıkça daha çok sinirleniyor, daha yüksek sesle bağırıyor, küfürler ediyordu.

    -Ananızı giberim sizin! huur çocukları! Ne yaptınız lan bana? Kerem nerede?

    Aysel Hemşire elinde bir şırıngayla içeri koştu. Odadaki diğer hemşirenin konuşmasına izin vermeden şırıngayı Tahsin’in sol koluna bağlı olan serumun tüpüne sapladı. Sakinleştiriciyi seruma zerk etti.
    ···
  3. 3.
    0
    “Allah belanızı versin lan sizin ne yapıyorsunuz bana! Allah belanızı versin!” Tahsin bağırmaya devam ediyordu. Birkaç dakika kadar sonra sakinleştirici etkisini göstermiş olacak ki, Tahsin durgunlaşmaya başladı. ilaç onu tamamen uyutmamıştı, sakinleştirmişti. Odadaki hemşire Aysel’e hocayı çağırabileceklerini söyledi. Aysel Hemşire başını tamam dercesine sallayıp, odadan çıktı. Tahsin, odadaki hemşireye bakıyordu. Sarışındı. Esra gibi. Alımlı bir kadındı. Beyaz kıyafeti içinde çok güzel gözüküyordu. Bunlara bakarken suratında bir tebessüm oluşmuştu. Hemşire Tahsin’in bakışlarını fark edince olduğu yerden biraz uzaklaştı pencerenin yanındaki sandalyeye oturdu. Rahatsız olmuştu. Yıllardır bunun gibi ruh hastalarıyla uğraşmaktan bıkmıştı.
    ···
  4. 4.
    0
    Çekilecek çile değildi. En başlarda işini severek yapıyordu, günler geçtikçe iş içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. Şizofrenler... Uğraşılmıyordu. Bıkmıştı hepsinden, yaka silkiyordu. Zordu işi, çok zordu. Doktorlar söyler, onlar yapardı. Tüm gününü onlarla geçirmek zorundalardı. işin tüm kirli kısmı onlara kalıyordu. Kimi havayla kavga ederdi, kimi yattığı yerde ciks yaptığını sanırdı. Kaç kere olmayan insanları öldürdüğünü sananlara şahit olmuştu. Kim bilir kaç defa kendi kendine birine tecavüz ettiğini düşünenlerle aynı havayı solumuştu.
    ···
  5. 5.
    0
    Sıkılmıştı hemşire, çok sıkılmıştı. Tahsin’e baktı. Süzmeye başladı... Yanakları içe çöküktü, gözleri baygın bakışlı, mavi. Saçları seyrekti, griye çalan. Boynu incecikti, kemikleri belirgin. Elleri zayıftı, kemikli. Parmakları uzun, inceydi... Odanın kapısının açılmasıyla irkildi hemşire. Doktor gelmişti. içeri girdiklerini anlayınca, oturduğu yerden kalktı. “Buyrun hocam” dedi.
    ···
  6. 6.
    0
    -Ne oldu?
    -Hocam siz odadan çıktıktan hemen sonra bağırmaya başladı. Rüyasında sayıkladığı isimleri bağırıyordu. Kerem dedi, Esra bir de karısından bahsetti. Çıldırmış gibiydi, yataktan kalkmaya uğraştı, ellerinin bağlı olduğunu anlayınca daha da dellendi. isimlerin nerede olduklarını sorup duruyordu. Sakin olmasını söyledim, küfürler etmeye başladı. Ben de korkup Aysel Hemşire’yi çağırdım. Yarım doz sakinleştirici verd...
    -Tamam kızım siz çıkın.
    -Hocam? Emin misiniz?
    -Çıkın, siz. Bir şey olursa seslenirim.
    ···
  7. 7.
    0
    Hemşireler odadan çıktılar. Kapı kapandı. “Kapı kapalı mı?” diye sordu Tahsin. Doktor cevap vermedi. Pencerenin önünde duran sandaleyeyi yatağın yanına çekti. “Şimdi... ” dedi doktor, “Senle biraz konuşalım.” Gözleriyle yatağa bağlı olan ellerini gösterdi Tahsin. Doktor ne demek istediğini anladı. “Yapamam Tahsin... Maalesef... ” dedi doktor. Tahsin sinirlenmiş gibiydi; lakin hala sakinleştiricinin etkisindeydi. Gözlerini yumdu. Doktor genelce bir süzdü Tahsin’i. “Peki... Peeki... ” dedi. Tahsin duymazdan gelmişti, gözlerini açmadı. Doktor Tahsin’e yanaşıp ellerini çözmeye başladı. Bu sırada rüyasıyla ilgili bir şeyler de soruyordu. Tahsin cevaplamıyor aslında cevaplayamıyordu yalnızca dinliyordu. Epeyce yorgun hissediyordu Tahsin, gözleri yarım açık... Sağ elini çözmüştü, solunu da çözmek için yatağın diğer tarafına geçti doktor. Hala bir şeyler soruyordu fakat Tahsin hala yalnızca dinlemeyi tercih ediyordu. Serumlu kolunu da çözmek için biraz eğildi doktor. “Ee Tahsin Efendi, cevap vermeyece... ” derken boynunun sol tarafında şiddetli bir acı hissetti. Ellerinin tutmadığını hissetti, gözleri karardı. Yere yığıldı...
    ···
  8. 8.
    0
    Tahsin yatağından doğrulup sol elini çözmeye başladı. Biraz geçti ki onu da halletmişti. Kolunda takılı olan iğneyi sağ eliyle çıkartıp attı. Yataktan inerken ayaklarıyla yerde yatan doktorun suratına bastı. Kapıya doğru yürüdü. Açıldığında arkasında saklanabileceği şekilde pozisyonunu altı. Doktorun sesini taklit etmeye çalışarak dışarı “Kızım bir bak” diye seslendi. Dışardaki hemşire odanın kapısını açtı içeri girerken “Buyrun hoc... ” diyecekti ki Tahsin kızın üzerine çullandı. Elleriyle kızın ağzını kapadı, ayağıyla odanın kapısını örttü. Kız hareket edemiyordu. Tahsin “sakın bağırma, sakın bağırma” diye tekrarlıyordu. Tuttuğu kız Aysel Hemşire değildi. Heralde kapının önünde sadece bu kızcağız bekliyordu. Kızı kendine çekip saçlarını kokladı. Ohh.., dedi. Ne de güzel kokuyordu.
    ···
  9. 9.
    0
    Esra, Esra gibi, diye düşündü. Aklına Esra’nın yataktaki hali gelmişti. Göğsü açık beyaz gömleği... Beyaz. Evet beyazdı. Karnına doğru toplanmış füme eteği... Sol eli keyif yaparcasına kafasının altındaydı. Sağ eli... Evet sağ eli de orasındaydı... Evet tam orasındaydı. Tahsin sertleştiğini hissetti ve bu durum hoşuna gitmişti. Kızı? Kızıydı? Aldırmadı. Kızı şu an umrunda değildi. Şu an elinde tuttuğu kişi kızı değildi, zaten yatakta gördüğü de kızı olamazdı. O gördüğü sarışın bir huurydu sadece. Evet sarışın güzel ve çekici bir huurdan başka bir şey değildi.
    ···
  10. 10.
    0
    Tahsin düşündükçe zevke geliyordu. Tuttuğu kızı az evvel kendi yattığı yatağa itti. Ellerinin bağlı olduğu bantlarla kızın ellerini bağlayıp, ağzını kapadı. Kızdan sadece anlamsız garip iniltiler duyuluyordu. Ne dediği belli olmuyordu. Zaten çok da fazla bir ses çıkmıyordu. Kız korku dolu gözlerle Tahsin’e bakıyordu. Ne yani, bu kadar mıydı? Böyle mi olacaktı? Tahsin yatağın üzerine çıkıp kızın üstüne yüklendi. Önce bembeyaz gömleğinin üst düğmeleri açıp, göğüslerinin gözükmesini sağladı. Evet işte tam da böyle... Kızın saçlarını göğüslerinin üstüne doğru atıyordu. Of evet böyle olmalıydı. işte böyle olmalıydı. Tahsin yerinde duramıyordu... Hemşirenin altına baktı, beyaz pantolon vardı. Neyse önemli değildi, füme eteği şimdi bulamazdı.
    ···
  11. 11.
    0
    tahsin muallak beyler.
    ···
  12. 12.
    0
    Arada bir hemşireye bakıyor, çaresizliğine gülüyordu. Kız kim bilir neler düşünüyordu. Ne kadar da korkmuştu. Peki ya bunlar umrunda mıydı? Tabi ki de değildi. Zaten umrunda olması için herhangi bir sebep de yoktu. Tamam işte oldu.. Pantolonunu da çıkartmıştı. Pembe mi? Pembe külot mu giyiyordu? Daha doğrusu külot mu giyiyordu? Hayır giymemeliydi. Esra’nın altında hiçbir şey yoktu. Külodu sıyırıp çıkartmaya başladı. Önce sol bacağından kurtartı, sonra sağdan. Yatağın dibinde baygın yatan doktorun suratına fırlattı. Mutluydu Tahsin, gülüyordu. Kıza baktı, suratındaki çaresizliği görünce daha da keyiflendi. Kızın üzerinden kalktı, ayaklarının dibine, yatağın sonuna oturdu. Bacaklarını ayırıp, kendine dokunmasını söyledi, emretti. Kız tepkisizdi, üşüyor gibiydi. Titriyordu. Gerçekten de üşüyor muydu? Oda o kadar da soğuk değildi. Heyecanlı mısın?, diye sordu Tahsin.
    ···
  13. 13.
    0
    “Merak etme, sana zarar vermeyeceğim... ” diye kızı rahatlatmaya çalıştı. Olmadı. “Hadi dokun!” diye sessizce bağırdı. “Dokun! Yoksa... ” diye tehditkar bir sesle kendi fermuarını gösterdi. Sonra bir anda fark etti. “Ahh ne kadar da salağım, ellerin bağlı nasıl dokunacaksın... Hiç de söylemiyorsun” deyip sinsi bir tebessüm etti ve hemşirenin ellerini çözdü. Hemşire korkuyordu ama kaçmaya çalışmak yersizdi, bu canına mal olabilirdi. Şimdi sadece Tahsin’in gözlerinin içine bakıyordu. “Yoksa” demişti. Yoksa neydi? Ne yapacaktı? Hayır, bunları daha fazla düşünmek istemedi. istemeyerek sol elini altına zütürdü, kendine dokunmaya başladı. “Hayır!” dedi Tahsin. “Hayır! Öteki elinle! Sol elini kafanın arkasına koy!” dedi. Kız ürküyordu, ne dediyse yaptı. Bu sefer diğer eliyle dokunmaya başladı kendine.
    ···
  14. 14.
    0
    Hiçbir şey hissetmiyordu ya da hissediyor muydu? Eli orasında mıydı gerçekten? Dokunuyor muydu kendine? “Ohh..” dedi Tahsin, “ Evet... ”. Kendinden geçmişti resmen. Kızın kafasına doğru uzanıp ağzını da çözdükten sonra tekrar yerine geçti. Gözlerini yummuştu. Gözlerin kapalıydı Tahsin’in, kız durabilirdi fakat kendine dokunmayı bırakmadı. Nasıl? Hoşuna mı gitmişti? Böyle bir şey mümkün müydü? Dokunmayı sürdürdü, biraz daha hızlandı. Güzeldi, çok güzel. Eli nemlendi, biraz sonra ıslandı. Nasıl olurdu... Umursamadı. Sadece yaptığı şeyi sürdürdü. Tahsin gözlerini açtı. Kıza baktı. Kızın gözleri kapalı, dişleriyle alt dudağını ısırıyordu. Tahsin daha fazla dayanamayacaktı.
    ···
  15. 15.
    0
    Kendi pantolonunu çıkardı, donuyla kızın üstüne gitti. Kız durumun farkındaydı ama karşılık vermedi. Şu an tek düşündüğü kendi zevkiydi. “Gel buraya” diye fısıldadı kız. Ellerini Tahsin’in belinden donunun lastiğine geçirip aşağı indirmeye başladı. Bacakları, bacaklarının içi, orası sıcacıktı kızın. “Esra... ” dedi, “Esra’m... ”. Kıza yardım edip donunu çıkarttı, yine aynı yere fırlattı. Sertti Tahsin, hiç olmadığı kadar sert. ilk başta ıslaklığı kendi göbek deliğinin biraz aşağısında hissetti Tahsin, kalçasını havaya kaldırdı, indirdi. Şimdi de orasında hissediyordu. Önce yavaştı, biraz sonra hızlanmaya başladı Tahsin.
    ···
  16. 16.
    0
    Kız bacaklarını Tahsinin beline dolamış, onu kendine çekiyordu. Tahsin her seferinde kendinden biraz daha geçiyor, biraz daha eriyordu. Birkaç dakika sonra tamamen bıraktı kendini kızın üstüne. Islaklık şimdi göbeğindeydi, göğüslerindeydi, omuzlarındaydı, sırtındaydı... Terlemişlerdi. Ter mi? Terlemişler miydi? Kız gözlerini açtı, fısıldadı Tahsin’in kulağına “Tekiz,biz biriz... ” dedi. Tek mi demişti? Tekler miydi? Tahsin irkildi. Bu nasıl olmuştu? Tahsin bu soruların her birine bir cevap bulmaya debelenirken, omzuna birinin dokunduğunu hissetti; sonrasından gelen bir tokatla sarsıldı.
    ···
  17. 17.
    0
    -Tahsin? Şşşt... Birader kime diyorum lan?
    • Noldu abi bu çocuğa? dıbına koyayım dedim size kaç kere bu kadar sert sarmayın buna diye. Alo! Tahsin? Oğlum kendine gel lan.
    -Ne bilelim oğlum sen de uzatma işte. Tahsin? Lan kendine gel lavuk! Hayda... Herif leş gibi terlemiş dıbına koyayım ya.
    +iyice tribe girdi lan bu? Oğlum hadi lan yeter artık. 1 saat oldu hala neyin kafasındasın dıbına koyayım...
    • Dedim abi ben size. Zayıf bunun bünyesi, gaza geldi gibtimin salağı. Öncesinde de mal gibi yarım şişe viski içti. Bu varken ben bir daha takılmam usta.
    +Ben de abi, tadımız kaçıyor. Uğraştığımız işlere bak dıbına koyayım.
    ···
  18. 18.
    0
    -Tahsin Bey, nasıl hissediyorsunuz?
    -Ne diyorsun be? Kerem nerede?
    -Tahsin Bey lütfen sakin olu...
    -Kerem nerede lan? Kızım nerede? Karım?
    -Tahsin Bey... *Odadaki telefonu kullanır* -Aysel Hanım lütfen yardıma gelir misiniz.*
    -Karım nerede diyorum cevap versene huur! huur çocuğu!
    -Tahsin Bey sakin olun lütf...
    -huur! Kızıma ne yaptınız lan? Allah’ın belaları! dıbınıza koyarım lan sizin!
    ···
  19. 19.
    0
    Ne konuşuyorlardı? Tahsin’in gözleri aralıktı. Bakıyor ama göremiyordu. Meraklanmıştı. “Kerem!” diye bağırdı. Haykırmaya devam etti. Mutlu olmuştu, sesi çıkıyordu. Bunun üzerine avazı çıktığınca bağırmaya devam etti. “Nilgün!”. Hemşire Tahsin’in yanına koşuverdi.
    ···
  20. 20.
    0
    Ayakkabılarını çıkarıp kenardaki ayakkabılığa koydu. Çantasını askılığa astı. Kravatını çözmeden mutfağa gitti. Buzdolabından sürahiyi çıkarıp, kendi kendine bir bardak su ikram etti. Bardağı ve sürahiyi bulaşık tezgahının üstüne biraz sert koymuştu ki, çıkan ses onu ürküttü. Hava sıcaktı. Tüm gün yürümetken, lastik ayakkabılarının içine giydiği çoraplar ayağına yapışmıştı sanki. Saat kaç olmuştu? Bugün biraz erkenciydi sanki. Az sonra oğlu okuldan dönecekti. Oğlu mu dönecekti? Doğru ya, okuldan dönecek bir oğlu vardı. Kerem.
    ···