1. 42.
    0
    @40 özet geç bin
    ···
  2. 41.
    0
    @40 oha hafız dıbına kydun
    ···
  3. 40.
    0
    @1 çocukken tacize uğramış. ağır hasar kalmış.
    ···
  4. 39.
    0
    Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde istanbul’un Bakırköy semtinde, eski Osmanlı paşalarından birinin torunu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya merak salmış olan Özkul, istanbul Erkek Lisesi’ndeki eğitiminin ardından oyuncu olmaya karar vererek gözünü sahnelere dikti. O zamana kadar yaşdıbını sürdürdüğü ve aşinası olduğu Bakırköy’de bulunan Halkevi’nde oyunculuğa adım attı. ilk amatör sahne deneyimlerini burada gerçekleştiren Özkul, istanbul Devlet Tiyatrosu’nda bir süre oynadıktan sonra Ankara Devlet Tiyatrosu’na geçti. Ardından da, istanbul Şehir Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak Ses Tiyatrosu’nda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yien özel bir tiyatro olan Küçük Sahne’ye geçti.

    Küçük Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu. Çünkü, ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı doğdu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı ve Steinback’in aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan “Fareler ve insanlar”da oynadı. Yeteneği Musin Ertuğrul’un gözünden kaçmayan Özkul, Küçük Sahne’de ayrıca, “Yarış”, “Onikinci Gece”, “Aşağıdan Yukarı” ve “Karışık iş” gibi başarılı oyunlarda da yer aldı.

    Tiyatro sahnelerinden “tesadüfen” film setlerine geçişi 40′lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, “Vatan ve Namık Kemal” adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekin’i ziyaret için Yeşilçam’a gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400′ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu.

    50′li yılların başlarında, ilk olarak beyaz perdenin siyah-beyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul, ilk defa 1950 yılında, senaryosu ihsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Ar’ın yönetmenliğinde çekilen “Üçüncü Selim’in Gözdesi” adlı bir ipek Film yapımında yer aldı. Hemen ardından, 1951′de, yine birer ipek Film yapımı olan “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” ile “Lale Devri”nde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğinde çekilen “Evli mi Bekar mı” ve Baha Gelenbevi’nin yönettiği “Barbaros Hayrettin Paşa” adlı filmlerde başrol oynadı.

    Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Felek tarafından Lorel-Hardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan “Edi ile Büdü Tiyatrocu” ve “Edi ile Büdü” filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul, artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı. ilk yıllarında genellikle ipek Film yapımlarında yer alan oyuncu, çoğu zaman komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla halk tarafından kısa sürede benimsendi. Ancak asıl başarısını Arzu Film yapımlarıyla yakaladı.

    1953 yılında, Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Halıcı Kız” filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı. Aynı yıl, fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine ihsan ipekçi ile Nazım Hikmet tarafından yazılan “Balıkçı Güzeli/1002. Gece” ve ardından, 1956′da çekilen “Kalbimin Şarkısı” adlı duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, “Miras Uğrunda” ve Zeki Müren’in başrolünü oynadığı “Altın Kafes” ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak; dram, duygusal, komedi gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı.

    1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaş’la birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı ismail Dümbüllü’den “ortaoyuncular kavuğu”nu devralmasını sağlayan, Sadık Şendil’in yazdığı “Kanlı Nigar” adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı. 1968 yılında, Ülkü Erakalın’ın yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneri’yle birlikte rol aldı. Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70′li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile Naşit’le iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok sevildi; benimsendi. Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında “fakir ama gururlu”, iyi kalpli, babacan karakterleri canlandırdı.

    70′li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, “Neşeli Günler”, “Mavi Boncuk”, “Aile Şerefi”, “Gırgıriye” serileri, “Gülen Gözler” ve “Bizim Aile” gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu. Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense, “Hababam Sınıfı” seri fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen “Kel Mahmut” karakteri oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.

    80′li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçam’da video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı. Ardından, tek televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRT’de yayınlanmak üzere çekilen “Uzaylı Zekiye” adlı dizi için kamera önüne geçti. Bu dizinin ardından birkaç filmde daha rol alan ünlü oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir çalışma yapmadı. 1995 yılında, Kemal Sunal’la birlikte, “Şaban ile Şirin” adlı filmde yer aldı. 90′lı yılların ikinci yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe, Yeşilçam’a olan rağbet azalmış; televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar; özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı. Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul, 1996′da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan “Ana Kuzusu” adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı. Aynı yıl, istanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkul’a, bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı.

    Yine 1996 yılında, Veli Çelik’in yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi “Ay Işığında Saklıdır”da, Aydan Şener ve Toprak Sergen’le birlikte yer aldı. Ardından, 1998 yılında, Hamdi Alkan’ın “Reyting Hamdi” adlı televizyon eğlence programında, kısa bir süre için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı. Usta oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise, 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” oldu.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 38.
    -1
    bi bakıyorum başlık açmışlar münir özkul ölsün.
    ···
  6. 37.
    0
    @1 harbi mal. rol falan yapmiyo yani
    ···
  7. 36.
    0
    hayatın boyunca bi daha özet geçemeyecek kadar gibilesin emi
    ···
  8. 35.
    0
    http://dusuncekahvesi.fil...ess.com/2009/12/51aa8.jpg
    Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, herseyin var. Binlerce kişi calışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmasın! Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum. Hıh, sen, büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi Saim Bey! Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm! Ben, Yaşar usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimizr parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!
    ···
  9. 34.
    0
    açtığın başlığı gibeyim senin deden ölsün muallaknin evladı.
    ···
  10. 33.
    0
    niye ölsün lan miras mı bırakcak sana bin
    ···
  11. 32.
    0
    @18 anasını gibtiğim, saygı arıyorsan incide işin ne!
    ···
  12. 31.
    0
    http://img237.imageshack....imsanaikie7iftlafux2.jpg/
    ···
  13. 30.
    -1
    @1 ananı gibeyim
    ben şimdi liselimiyim?
    bi daha ananı gibeyim
    ···
  14. 29.
    0
    bişi yazmıcam lan yok
    ···
  15. 28.
    0
    münir özkul mu ovaladı seni derdin de kapakçık
    ···
  16. 27.
    -1
    once sen olsen keske amk.
    ···
  17. 26.
    -1
    @15 lan bihaber öküz nejat uygur öldü
    munir özkul ne kadar hasta olsa da ölüm yakışmıyor kimseye duygusala baglatmayın böyle amcık başlık açmayın picler
    ···
  18. 25.
    -1
    @1 beyler adam gerizekalı. dağılalım.
    ···
  19. 24.
    0
    allah senden alsın ona versin ömrü şerefsiz bin
    ···
  20. 23.
    0
    @16 huur liseliler gibi mal mal gülme sana arkadan bir sokarım midenden çıkar huur evladı. münir baba laflarıyla gibsin seni ve sülaleni
    ···