1. 76.
    0
    bölüm yirmi iki

    Saray girişine konuşlanan orduların başına geçen Alor atmosfere girmeyi başaran düşman gemilerinin çokluğunu görünce oldukça ürperdi. Babasının ve tüm komutanların, kralların, Elehn’in babasının ölmüş olduğu düşüncesiyle dizlerinin bağı çözüldü ve olduğu yere çöktü. Kendisini kaldırmak için gelen askerlere dayanarak ayağa kalktı ve en azından savaşarak ölmek için birliklere hazır ol emri verdi.
    Düşman gemileri iyice yaklaşınca ateş diyerek haykırdı ve bir anda kanlı bir çarpışma başlamış oldu. Gezegen yüzeyine iniş yapan gemilerden binlerce mekanik asker çıkıyordu ve inanılmaz bir ateş gücüne sahip olan bu askerler saray kapısına kadar ilerlemeye başlamıştı.
    Koruma kalkanı yüzünden sarayın içine giriş yapamayan gemiler askerlerini en yakın noktalara indiriyor saray muhafızlarını bombalamak üzere tekrar havalanıyorlardı.
    Prenses Juter savaşın gidişatından dolayı çok mutluydu ama babası öldüğü anda ağlamaya başlayan Haliv’i kızdırmamak için duygularını gizlemeye çalışıyordu. Haliv kendini iyice bırakmıştı ve artık savaş ekranına bakamıyor, durmadan ağlıyordu. Komutan Hayil’in ihanetinden ve babasını vuracağından haberi yoktu. Bunu Juter’in yaptırdığını düşünüyordu ve âşık olduğu bu kadının gözlerine bakmak dahi istemiyordu. Prenses de olanlara bir anlam verememişti. Komutan Hayil’i kendi saflarına çeken o değildi ve Haliv’i bir türlü inandıramıyordu. O sırada telsizlerine konuşan Kral Amoyur sürprizimi beğendiniz mi diye bağırdı ve gülmeye başladı Haliv inanılmaz bir şekilde öfkelenmişti. Geminin komuta bilgisayarına koştu ve tüm toplarını Amoyur’un gemisine çevirip ateşledi. Durulmaya başlayan gökyüzü bir anlığına aydınlandı ve Kral II. Amoyur’un gemisinin tozları uzay boşluğuna dağıldı.
    ···
  2. 77.
    +1
    reserved issizlikten öldüğüm bi ara okurum amk
    ···
  3. 78.
    0
    @64 tamam kardeşim :=)
    ···
  4. 79.
    0
    up up up
    ···
  5. 80.
    0
    up up up
    ···
  6. 81.
    0
    @1 e bir synopsis yaz amk bu ne
    ···
  7. 82.
    0
    @69 peki kardeşim
    ···
  8. 83.
    0
    @69 yazıcam birazdan panpa meşgulüm şuan
    ···
  9. 84.
    0
    reserved akşam okurum
    ···
  10. 85.
    0
    up up up
    ···
  11. 86.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  12. 87.
    0
    http://inciswf.com/ve1369892537.swf
    ···
  13. 88.
    0
    olmamıs panpa
    ···
  14. 89.
    0
    @76 sağol karşim
    ···
  15. 90.
    0
    panpa betimlerin fazla abartılı fazla boğuyor ona biraz dikkat et
    ···
  16. 91.
    0
    @78 dikkate alacağım panpam sağol
    ···
  17. 92.
    0
    @78 sayfa sayısının artması için gerekli panpa ama o
    ···
  18. 93.
    +1
    reserved
    ···
  19. 94.
    0
    up up up
    ···
  20. 95.
    0
    bölüm 23

    Altın Saray kapısının önüne kadar ilerleyen düşman ordularına karşı acınacak hale düşen savunma birlikleri saldırıyı saray içine karşılamak için geri çekildi. Alor kendinden geçmiş bir şekilde tabancasıyla ateş ediyor adeta ölüm kusuyordu. iyice yaklaşan düşmanlardan bir Kara Taht’lı doğrudan üzerine atılınca kılıcını çekti ve etrafını saran diğer düşmanlara karşı ölümüne bir mücadeleye girişti. Kara Taht’lı iri yarı bir askerin arkası dönükken sırtına sapladığı kılıçla kendinden geçerken gördüğü son şey etrafını saran düşmanları parçalara ayıran Kral Julifet ve askerleriydi.

    O gün Gökyüzü Krallığı tarihinde hiç olmadığı kadar çok kayıp vermiş Altın Saray düşman kuvvetleri tarafından harap olmuş bir şekilde de olsa ele geçirilmişti. Haliv ve Prenses taht odasında zaferin tadını çıkarıyorlardı. Babasının ölümünden büyük bir üzüntü duyan Haliv odasında hapis tutulan annesi Kraliçe Klarya’nın yüzüne bakamamıştı. Ama onu en çok endişelendiren şey ağabeyinin yani Alor’un cesedinin bulunamamasıydı. işin garibi Prenses Elehn de ortada yoktu. Prenses Juter ise hayatının en mutlu gününü yaşıyordu. Hem atalarının intikdıbını çok acı bir şekilde almış hem tüm evrenin tahtı sayılabilecek bu Altın Tahta oturmuş hem de görür görmez âşık olduğu Haliv’le mutlu bir gelecek imkânı oluşmuştu.
    ···