1. 1.
    0
    ilk entryi girerek senin pekekentin oldum.
    tüm kullanım hakların bana aittir .

    köle no#74

    (bak lan bin :köle listem)
    ···
  1. 2.
    0
    @1 ilk müşterisi ben olayım
    50 den fazla etmez
    ···
  2. 3.
    0
    `…………………... „„-*„-„„
    ………………„-^*: : „ : : : : *-„
    …………..„-* : : :„„--/ : : : : : : : '
    …………./ : : „-* . .| : : : : : : : : '|
    ………... / : „-* . . . | : : : : : : : : |
    ………... „-* . . . . .| : : : : : : : :'|
    ………... / . . . . . . '| : : : : : : : :|
    ……... / . . . . . . . .' : : : : : : : |
    ……../ . . . . . . . . . . : : : : : : :|
    ……./ . . . . . . . . . . . ' : : : : : /
    …... / . . . . . . . . . . . *-„„„„-*'
    ….'/ . . . . . . . . . . . . . . '|
    …/ . . . . . . . ./ . . . . . . .|
    ../ . . . . . . . .'/ . . . . . . .'|
    ./ . . . . . . . . / . . . . . . .'|
    '/ . . . . . . . . . . . . . . . .'|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    '| . . . . . . „_^- „ . . . . .'|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|
    | . . . . . . . . . . / .'/ . . .|
    | . . . . . . .| . . / ./ ./ . .|
    '| . . . . . . . . .' . ./ '/ . |
    '| . . . . . . . . . . . . . . .|
    | . . . . . . . . . . .'' / . '|

    `
    Tümünü Göster
    ···
  3. 4.
    0
    @2 kirletti artık 25 ten fazla veremem.
    ···
  4. 5.
    0
    bak kardeşim,

    29 yaşında yeni aile kurmuş bir insanım. işten atıldım, hayatımda ağzıma içki sürmemişken benim için rakı, su gibi bir şey oldu, sigaradan nefret ederken bir anda günde 4 paket sigara bitirmeye başladım... gece beni görsen korkarsın, para verip gitmek istersin öyle görünümüm şu an... saçım sakalım birbirine karıştı, ağardı bu yaşta... 40 dk durmadan giben, ciks makinesi ben, 5 sn de boşalır oldum... 20 yıllık aşkım, hayatımda en çok güvendiğim insan, bana en çok değer veren insan karım benden ayrılmak istiyor... 3 yaşındaki çocuğum geçen suratıam tükürüp kapıyı yüzüme kapattı, düşünebiliyor musun daha 3 yaşında! peki bunlar ne için oldu biliyor musun, senin açtığın bu gibindirik başlıklar beynimi gibiyor! bütün bu olanların üstüne inciye girip rahatlamak istiyorum biraz,ama birden karışma sen çıkıyorsun ve beni yeniden o sonsuz boşluğa sürüklüyorsun! başka bir şey düşünemez oldum! elime silahı alıp tüm liseleri tek tek gezip bütün öğrencileri vurasım var şu ülkede, içlerinden biri sen olacaksın nasılsa geri kalanı önemli değil!
    ···
  5. 6.
    0
    dedeler değil beyler greenpeace yardım edin

    http://bit.ly/dhk623

    dedeler değil beyler greenpeace yardım edin
    ···
  6. 7.
    0
    Konçerto, sanatçının bir veya birkaç müzik çalgısıyla virtüözitesini (çalma ustalığı) ve müzikal yeteneklerini dinleyiciye sunmak amacıyla icra edilen müzik parçasının genel adıdır.

    Genellikle ilk bölüm hızlı, ikinci bölüm yavaş, üçüncü bölüm ise yine hızlı olur. En genel şeklinde bir solo çalgı ve orkestra olur. ilk bölümün sonunda enstrümancının ustalığını gösterebilmesi için bir kadans mevcuttur. Klagib dönemde kadanslar o anda doğaçtan çalınırdı fakat günümüze yaklaştıkça besteciler ya da icracılar kadansları yazılmış bir örnekten yola çıkarak icra etmeye başladılar. Konçerto ilk olarak erken barok dönemde ortaya çıkmış ve klagib döneme kadar gelişimini devam ettirmiş, en önemli temsilcisi Antonio Vivaldi sayılabilir. Yazmış olduğu 450 den fazla konçerto o dönemki birçok büyük besteciye ışık tutmuş ve konçertonun tarih içerisindeki gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir. Aynı dönemde yaşamış olan A.Corelli, G.F.Handel ve J.S.Bach'da konçerto stilinde birçok eserler yazmışlardır. Bach'ın Brandenburg Konçertoları birçok enstrümanın birlikte müzik yaptığı çalınması ve dinlenmesi zevkli eserlerdir. Bu eserlerinde birçok enstrümanı aynı grup içinde kullanmıştır, kimi zaman solo olarak kimi zaman ise orkestra üyesi olarak. Bu tip konçertolar konçerto grosso adını alırlar. Birden çok solist vardır ve buna karşıt olarak arka planda bir orkestra grubu (ripieno) bulunur. Orkestra ve solistler sürekli bir çekişme içerisindedirler bu durumda sürekli bas (klavsen) hem orkestra ile hem de solistlerle birlikte iyi bir diyalog içerisindedir, barok eserlerin diğer örneklerinde de olduğu gibi eserin armonik.tr.cr yapısının çatısını oluşturur. Bu türün en önemli temsilcilerinden birisi A.Corelli'dir. A.Vivaldi ve G.F.Handel'de bu form içerisinde önemli eserler yazmıştır. Bölüm sayıları ise bestecisine göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin, A.Corelli'nin konçerto grossoları 4 ya da 6 bölümden oluşurken A.Vivaldi'nin yazdıkları en fazla 4 bölümlüdür. G.F.Handel ise bazı konçertolarda 4 bazılarında 7 bölüm bile yazmıştır. Fakat bölüm sayıları açısından Corelli'ye daha yakındır. Hemen hemen bütün barok dönem bestecisinin bu türde eseri bulunmakla birlikte klagib dönemde birden çok solisli konçerto tarzı (konçerto grosso) pek nadiren kullanılmıştır. Mozart keman ve viyola için konçertant senfoni (symphonie konzertamte), flüt ve arp için konçerto olmak üzere iki büyük ve önemli eser yazmıştır. Daha sonraki zamanlarda ise L.van Beethoven keman, viyolonsel ve piyano için üçlü konçerto (triple konzert) yazmıştır. Bu dönemden sonra solistin önemi eserin yapısında daha büyük önem kazanmış ve artık bu tip yazım stillerine geç romantizm sonrasına kadar ara verilmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 8.
    0
    Özel Görelilik Kuramı ya da izafiyet teorisi, Albert Einstein tarafından 1905'te Annalen der Phygib dergisinde, "Hareketli cisimlerin elektrodinamiği üzerine" adlı 2. makalesinde açıklanan ve ardından 5. makalesi "Bir cismin atıllığı enerji içeriği ile bağlantılı olabilir mi?" başlıklı makaleyle pekiştirilen fizik kuramıdır.

    Göreliliğin Özel Teoremi 1905 yılında Albert Einstein tarafından "Hareketli Cisimlerin Elektrodinamiği Üzerine" isimli yayınında ortaya atılmıştır. Teoreme göre, bütün var­lıklar ve varlığın fizikî olayları izâfidir. Zaman, mekân, hareket, birbirlerinden bağımsız değildirler. Aksine bunların hepsi birbirine bağlı izafî olaylardır. Cisim zamanla, zaman cisimle, mekân hare­ketle, hareket mekânla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağımlıdır. Bunlardan hiçbiri müstakil değildir, Kendisi bu konuda şöyle demektedir:
    « Zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır. O halde; cisim, hareket ve zamandan birinin diğerine bir önceliği yoktur. Galileo'nin Görelilik Prensibi, zamanla değişmeyen hareketin göreceli olduğunu; mutlak ve tam olarak tanımlanmış bir hareketsiz hâlinin olamayacağını önermekteydi. Galileo'nin ortaya attığı fikre göre; dış gözlemci tarafından hareket ettiği söylenen bir gemi üzerindeki bir kimse geminin hareketsiz olduğunu söyleyebilir. »

    E=mc²

    Einstein'ın teorisi, Galileo'nin Görelilik Prensibi ile doğrusal ve değişmeyen hareketinin durumu ne olursa olsun tüm gözlemcilerin ışığın hızını her zaman aynı büyüklükte ölçeceği önermesini birleştirir.

    Bu teorem sezgisel olarak algılanamayacak, ancak deneysel olarak kanıtlanmış birçok ilginç sonuca varmamızı sağlar. Özel görelilik teoremi, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade ederek Newton'ın mutlak uzay zaman kavrdıbını anlamsızlaştırır. Uzay ve zaman gözlemciye bağlı olarak farklı algılanabilir. Bu teorem, madde ile enerjinin ünlü E=mc² formülü ile birbirine bağlı olduğunu da gösterir (c ışık hızıdır). Özel görelilik teoremi, tüm hızların ışık hızına oranla çok küçük olduğu uygulama alanlarında Newton mekâniği ile aynı sonuçları verir.

    Teoremin özel ifadesiyle anılmasının nedeni, görelilik ilkesinin yalnızca eylemsiz gözlem çerçevesine uygulanış şekli olmasından kaynaklanır. Einstein tüm gözlem çerçevelerine uygulanan ve yerçekimi kuvvetinin etkisinin de hesaba katıldığı Genel Görelilik Teoremini geliştirmiştir. Özel Görelilik yerçekim kuvvetini hesaba katmaz ancak ivmeli gözlemcilerin durumunu da inceler.

    Özel Görelilik, günlük yaşamımızda mutlak olarak algıladığımız, zaman gibi kavramların göreli olduğunu söylemesinin yanı sıra, sezgisel olarak göreceli olduğunu düşündüğümüz kavramların ise mutlak olduğunu ifade eder. Birbirlerine göre hareketi nasıl olursa olsun tüm gözlemciler için ışığın hızının aynı olduğunu söyler. Özel Görelilik, c katsayısının sadece belli bir doğa olayının -ışık- hızı olmasının çok ötesinde, uzay ile zamanın birbiriyle ilişkisinin temel özelliği olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özel Görelilik ayrıca hiçbir maddenin ışığın hızına ulaşacak şekilde hızlandırılamayacağını söyler.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    0
    Galilei'ye göre sabit hızla giden bir gözlemci veya sabit duran gözlemci aynı fiziksel yasaları kullanmalıdır. Örneğin sabit hızla giden bir gemide yukarı doğru bir taş atarsanız aynı yere düşecektir - sabit durduğunuzda olduğu gibi. Bu anlayış Newton fiziğinde formülasyona dökülmüştür. Sabit hızla giden bir cisim veya sabit duran bir cisim için geçerli olan Newton denklemlerinin şekli aynıdır. Burada şunu belirtmekte fayda var. Sabit hızla giden bir cisim gözlemciye göre tanımlanmaktadır. Eğer bir cisimle beraber aynı sabit hızla gidiyorsanız sizin için cisim hareketsiz görünecektir. Fakat dışarıdan bakan bir gözlemci için cisim hareketli kabul edilir. Görelilik kelimesi burada ortaya çıkmaktadır. Bizim gözlemlediğimiz hızlar mutlak değildir. Ancak gözlemciye göre tanımlanmaktadır. Ama gözlemlenen olay için geçerli olan yasaların şekli aynıdır.

    Sabit hızla giden (ivmelenmeyen) referans sistemlerine eylemsiz referans sistemi denir. Bu kavramın özel görelilik kuramında çok önemli bir yeri vardır. Özel görelilik kurdıbına göre hiçbir eylemsiz referans sisteminin bir diğerine bir üstünlüğü yoktur ve hepsinde yapılan gözlemler aynı derecede geçerlidir.

    Düzgün-doğrusal hareketli cisimlerin elektrodinamiğinde Einstein şunları keşfetmişti:

    * Bizler 3 uzay ve 1 zaman boyutunun meydana getirdiği, 4 boyutlu uzay-zaman evreninde yaşıyoruz.
    * Zaman boyutu ve akışı, hareketli cisimlerin hızına bağlıdır.
    * Kütle, hareketli cisimlerin hızına bağlıdır.
    * Cismin hareket doğrultusundaki boyu, cismin hızına bağlıdır.
    * 4 boyutlu evrende "aynı anda olma" kavramı da mutlak değildir, görelidir, yani aynı andalık gözlemciden gözlemciye değişir.
    * Farklı hızda hareket eden cisimlerin uzay-zaman referansları birbirinden farklıdır.
    * Işık hızı evrendeki üst hız limitidir.

    Özel görelilik kurdıbının gücü ve sağlamlığının en önemli nedeni, sadece iki kabullenim (postulate)üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Bu kabullenimler:

    * Fizik yasaları evrenin her yerinde ve bütün eylemsiz referans sistemlerinde aynı şekilde işler.(Bu kabüllenim evrensel bir referans sitemin yokluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer fizik yasaları birbirine göre bağıl harekette bulunan farklı gözlemcilere göre farklı olsalardı ;gözlemciler,bu farklılıkları kullanarak uzayda hangisinin "durgun",hangisinin "hareketli" olduklarını bulabilirlerdi. Fakat böyle bir farklılık yoktur ve görelilik ilkesi bu gerçeğin ifadesidir.)
    * Işığın hızı, bütün eylemsiz referans sistemlerinde aynı ve sabittir.

    Kuramın temel aldığı bu iki kabullenimden biri çürütülemediği sürece kuram doğruluğunu koruyacaktır.
    Öngörüleri [değiştir]

    Özel görelilik, kendi zamanı için inanılması güç pek çok öngörülerde bulunmuştur, bunlardan en önemlileri:

    * Cisimler hızlandıkça zaman cisim için daha yavaş akmaya başlayacaktır, ışık hızına ulaşıldığında zaman durmalıdır.
    * Cisimler hızlandıkça kinetik enerjilerinin bir kısmı kütleye dönüşür, durağan kütleye sahip cisimler hiçbir zaman ışık hızına erişemeyeceklerdir.
    * Cisimler hızlandıkça hareket doğrultusundaki boyları kısalmaya uğrayacaktır.

    Özel görelilik, mantığımıza ve sağ duyumuza aykırı bir evren tanımladığından bilimciler 100 yılı aşkın bir süredir bunun doğruluğunu gözleri ile görmek ve bir açık bulmak umudu ile deneyler yapıp durmaktadırlar. Bu öngörülerin pek çoğu 1905'ten günümüze dek defalarca denenmiş ve doğru çıkmıştır:

    * içlerinde çok hassas atom saatleri taşıyan uçaklar değişik yönlere doğru değişik hızlarla hareket ettirilmiş ve saatlerin kuramın hesaplarına yeterince uygun olarak yavaşladığı/hızlandığı gözlenmiştir[1].
    * Zamandaki yavaşlamanın sadece saatte meydana gelmediğini, gerçekte yaşandığının kanıtı ilk olarak nötrino ve mü-mezon deneylerinde ortaya çıkmıştır. Güneşten dünyamıza gelen nötrino ve müonların ışık hızına çok yaklaştıkları (%99.5) için ömürlerinin (yaşam sürelerinin) Dünya'da üretilen durağan olanlara göre çok daha uzun olduğu görülmektedir[2].
    * Parçacık hızlandırıcılarındaki hızlandırma deneylerinde bugüne kadar kütlesi olan hiçbir cisim, atom veya elektron, ışık hızına çıkarılamamıştır. Hız arttıkça kütlesi de arttığı için ivmelendirilmesi zorlaşmaktadır.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    0
    Harp Çalgısı Hakkında

    HARP

    http://www.melodik.net/calgi/images/054_harp.jpg

    Alm., Harpa
    Fr., Harpe
    ing., Harp
    ita., Arpa

    Uzunluğu : 182 cm Hem ezgi, hem de armoni (çok sesli, akor) çalabilen tek, telli çalgıdır.

    Notası, iki dizeğe yazılır: üstteki dizeğe yazılan notalar, ikinci çizgi sol açkısı, alttaki dizeğe yazılan notalar dördüncü çizgi Fa açkısıyla yazılır.
    Orkestralarda, çoklukla bir partisi bulunur.
    Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle armoni ve eşlik çalgısıdır).
    Zengin bir anlatım gücü vardır.
    Diatonik bir çalgıdır.

    Ön Asya ve Mısır' da çok eski çağlardan beri kullanılan (M.Ö.3000 yıllarından kaldığı sanılan Harp'lar bulunmuştur), bu çalgının ilkel yapımları üstündeki önemli değişiklikler Ortaçağda başladı. Önceleri Ortaçağın üçgen biçimindeki harpları çok beğenildi, fakat diatonik ses dizisi, Rönesans' ın kromatik müziği ile bağdaşmadı. Bunun üzerine, irlanda ve italya' da iki ve üç sıra telli kromatik harplar denendi; Monteverdi (1567-1643) Orfeo operasında (1607) modülasyona elverişli bir harp kullandı. Sonra bu biçime, telleri yarım ses indirecek çengelli bir araç ekledi (1660). Daha sonra, Hochbrücker bu çengelleri, çalgının dibine yerleştirdiği pedallarla çalıştırdı-pedalları çengellere bağlayan sistem sütunun içinden geçiyordu - (1720). Erard, çengel veya payanda sistemi yerine çatal sistemini uygulayarak çalgıda bir yenilik oluşturdu (1811). Bugünkü gelişmesine ondokuzuncu yüzyılda ulaştı.
    Harp parmak ucu ile çalınan bir çalgıdır. Aynı zamanda hem ezgi hem de, armoni (çok sesli, akor) çalabilen tek telli çalgıdır. Telleri parmak ucu ile çekilerek çalınır. Harple, kromatik sesler kullanılmaz. Glissando ve ekgib yedili akorları çok kullanılır. Kalın tel, pirinçle kaplamalı ipek saçaklı çelikten, orta ve ince ses telleri ise gerilmiş bağırsaktandır. Harpın belli başlı bölümleri şunlardır:

    a) Dizi seslerinin karşılığı olan yedi pedalın tutturulduğu oluk haznesi
    b) Çınlama kasası
    c) Sütun ve konsol.

    Harp çalan kimsenin kulağı çok sağlam olmalıdır. Çünkü çalgısını daima akort edecektir, bu bir zorunluluktur. Kolların uzun, parmak uçlarının yağlı ve etli olması aranılacak doğal nitelikler arasındadır. Baş parmağın ikinci boğumu da, incelenmeğe değer; arkaya çok eğilip bükülmesi sakıncalı olabilir. Bünyede fiziki bir kusur olmaması gerekir. Harp kulakla gözü kendine çeviren bir etki sağlar, bu nedenle çalış ve tutuş biçiminde zerafet olmalıdır, bu çok önemlidir (bayan çalıcılar için en uygun çalgıdır). Bu çalgıya başlangıç yaşı (fiziki koşullar uygunsa) sekiz-on olabilir. Müzik bilgisi olmak koşuluyla daha geç yaşta da başlanabilir. Günlük çalışma, başlangıçta onbeşer dakika olmak ve aralıklarla çalışmak üzere bir saat, daha sonraları iki, üç ve dört saate çıkabilir. Altı saati geçmek doğru değildir. Bu konuda Raphael Hartenot: "öğrenci özellikle parmaklarının boğumlarına bakmalıdır. Bunlar gayet büyük bir uysallık isterler. Ellerin adaleleri yorulmağa başladığı zaman derhal çalışmayı bırakmalıdır" diyor. Değiştirme işaretleri için pedalları kullanmak çok önemli bir iştir, bu nedenle çalınacak parçanın önceden incelenmesi gerekir. Harp, kesinlikle orkestranın bir armoni ve eşlik çalgısıdır. Çok kez partisyonlarda bir harp vardır (iki, üç tane yazıldığına da rastlanmaktadır). Harpın esas görevi; akorlar ve onların oluşturduğu biçimleri çalmaktır. Harp iki elle çalınır. Ancak her el yalnız dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki elin çok açılmamasını sağlar. Harpta akorlar daima arpej biçiminde çalınır (eğer aynen isteniyorsa senza arpeggio yazılmalıdır). Kalın ve orta ses tellerinin ötümü çabuk kesilmez bu nedenle, akor değişikliğinde el kapanarak susturulmalıdır. Çabuk değişmelerde bu olanak sağlanamazsa kakışma (cacophonie) doğar. Bu nedenle çabuk ezgilerde ince ses tellerinde çalmak gerekir. Harpın ses dizisinde en çok birinci sekizliden dördüncü sekizliye dek olanlar gereklidir. Bunların dışında kalanlar, özel durumlarda veya sekizi olarak kullanılmalıdır. Harp diatonik bir çalgıdır. Kromatik yürüyüşler için pedal değiştirmek gerekir. Bunun için çabuk modülasyonlar yapamaz. Bu tür seslenişler için iki harp kullanmak en iyi çaredir. Harpın bir özelliği de glissando çalışıdır. Dizi glissandoları sesleri karıştırır (kalın ve orta ses tellerinde), bu nedenle ince ses tellerinde de kullanılır. dizi glissandosu özel bir etki sağlamak için ancak kalın tellerde yapılması gerekir. Glissandolar çabuk yapıldığı ölçüde kuvvetlidir. Harp yumuşak ve şairane rengiyle, her çeşit ayırtılarda (nüanslarda) iyi sonuçlar verir. Harpla yapılan pizzicato, telli çalgılardaki anlatımdan uzak, yalnız renk öğesi niteliği taşır. Pizzicato ve harpın çalgılarla birleştirilmesine gelince; soluklu çalgılar pizzicato ve harpın duyulusuna kuvvet açıklık verirler. Vurma çalgıları ile de çok iyi birleşirler. Etkili bir duyuluş sağlanır. Yaylılar, ritmik etki bakımından açıklık ve güzel bir ses sağlar. Pizzicatoyu uzatmakla bıkkınlık verilebileceği unutulmamalıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    0
    (bkz: hatim is downloading upload by god)
    ···
  11. 12.
    0
    Baykuş (Gece yırtıcı kuşları), kuşlar (Aves) sınıfının, karinalılar (Carinatae) bölümünün, gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımına giren gece yırtıcı kuşları (Strigiformes) alt takımında yer alan türlere verilen genel ad.[1]
    Konu başlıkları
    [gizle]

    * 1 Özellikler
    * 2 Görme yetenekleri
    * 3 işitme yetenekleri
    * 4 Kaynaklar
    * 5 Dış bağlantılar

    Özellikler [değiştir]

    Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.

    Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. iri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.
    Görme yetenekleri [değiştir]

    al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.
    işitme yetenekleri [değiştir]

    Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.

    Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. istedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    0
    Hematokrit

    Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin, toplam kan hacmine oranıdır. Hematokritin normal değerleri yaş ve cinsiyete bağlı olarak değişmekte olup erişkin bir erkekte %33,9-43,5, kadında %37-47 aralığındadır. Kansızlıkla ve diğer kırmızı kan hücrelerini ilgilendiren hastalıklarla ilişkili olarak düşebilir ya da yükselebilir.

    ince uzun tüpe alınan kan sentrifüj makinasına konulur. Kanın içindeki ağır olan hücreler dibe çökerken daha hafif olan plazma üstte kalır. Plazma ve kan hücrelerinin arasındaki sınır değeri okunur. Bu hastanın hematokrit değeridir. Hematokrit bulunumunun diğer yolu ise hemogram cihazıdır. 1 dk işlem ile sonuca ulaşılabilir.
    ···
  13. 14.
    0
    Lehistan Krallığı günümüzdeki Polonyalıların atalarının Orta Çağ'da kurduğu bir devlettir. Bu krallığın başlangıç tarihi olarak 18 Nisan 1025 tarihinde Lehistan dükü I. Bolesław'ın Gniezno Katedralinde taç giyerek kendini kral etmesi verilmektedir. 1385 yılında Lehistan'ın başına Litvanyalı Jagiellon Hanedanı geçerek her iki devleti de birlikte yönetmeye başlamışlar, 1569 yılından sonra ise Lehistan ve Litvanya ülkeleri resmen tek bayrak altında birleşerek Lehistan-Litvanya Birliği'ni kurmuşlardır.
    Kuruluşu [değiştir]
    I. Mieszko

    Polonya'daki Oder ve Vistül nehirlerinin boyları tarihçiler tarafından dünyadaki Slav ırkının anavatanı olarak kabul edilmektedir. Buradan Avrupa'nın diğer bölgelerine dağılan Slavlar günümüzdeki Slav-kökenli ulusları oluşturmuşlardır. M.S. 800 yılına doğru Doğu Slavlar Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya'ya yerleşmiş, Güney Slavlar ise Sırbistan, Hırvatistan ve Bulgaristan gibi Balkan ülkelerine yerleşmiş, Batı Slavlar da Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Doğu Almanya civarına yayılmışlardır.

    Polonyalı bir kral olan I. Mieszko'nun 966 yılında Hristiyanlığı kabul ederek Piast Hanedanını kurması Polonya tarihinin başlangıcı olarak kabul edilir. Polonyalılar 11. yüzyıl boyunca güçlü bir devlet kurdular. Ancak Polonya kralı III. Bolesław'ın 1138 yılındaki ölümünden sonra bu krallık parçalandı. 1241 ve 1259 yıllarındaki Moğol istilaları Polonya'yı daha da zayıflattı. Bu dönemde Polonya büyük bir Alman göçüne sahne oldu. Almanlar bu bölgede 20. yüzyıla kadar varlık gösteren büyük bir azınlık oluşturdular ve Polonya kültürüne geniş bir etkide bulundular.
    ···
  14. 15.
    0
    Lehistan-Litvanya Birliği
    Vikipedi, özgür angiblopedi
    Git ve: kullan, ara
    Rzeczpospolita Obojga Narodów
    Abiejų tautų respublika
    Lehistan-Litvanya Birliği
    ← Alex K Kingdom of Poland-flag.svg

    ← Pogon.png
    1569 – 1795 Flag of Prussia 1892-1918.svg →

    Flag of the Habsburg Monarchy.svg →

    Russian Empire 1914 17.svg →

    Flag of the Cossack Hetmanat.svg →
    Bayrak Bayrak
    Bayrak Arma
    Slogan
    Si Deus Nobiscum quis contra nos
    Pro Fide, Lege et Rege
    (Türkçe: Güven için, yasa ve kral 18. yüzyıldan beri)
    konumu.
    Lehistan-Litvanya Birliği'nin sınırları pembe ile gösterilmiş.
    Başkent Kraków (1296-1596/1609),
    Łowicz - Interregnum (1572-1573)
    Varşova (1596/1609-1795)
    Dini Katolik, Ortodoksluk, Protestanlık, Musevilik, Müslümanlık
    Yönetim Soylu Demokrasi
    Tarih
    - Kuruluş tarihi 1 Temmuz, 1569
    - Yıkılış tarihi 24 Ekim, 1795
    Yüzölçüm
    - 1582 815.000 km² (314.673 sq mi)
    - 1618 990.000 km² (382.241 sq mi)
    Nüfus
    - 1582 est. 6.500.000
    Nüfus yoğunluğu 8 /km² (20,7 /sq mi)
    - 1618 est. 10.500.000
    Nüfus yoğunluğu 10,6 /km² (27,5 /sq mi)
    Para Birimi Złoty
    Polonya tarihi
    Lublin Union 1569.PNG
    Antik Çağlar[göster]

    * Batı Slavlar

    Orta Çağ[göster]

    * Lehistan Krallığı
    o Piast Hanedanı

    Yeni Çağ[göster]

    * Lehistan Krallığı
    o Jagiellon Hanedanı
    * Lehistan-Litvanya Birliği
    o Osmanlı-Lehistan savaşları
    * Polonya'nın parçalanması

    II. Dünya Savaşı[göster]

    * Danzig Koridoru
    * Polonya Seferi
    * Polonya Faşizmi

    Savaşlar sonrası[göster]

    * Polonya Halk Cumhuriyeti
    * Polonya Cumhuriyeti

    Bu kutuyu: göster • tartışma • değiştir
    Commons-logo.svg
    Wikimedia Commons'ta:
    Lehistan-Litvanya Birliği ile ilgili çoklu ortam kategorisi bulunur.

    Lehistan-Litvanya Birliği ya da Birinci Lehistan Cumhuriyeti ya da iki Ulus Cumhuriyeti ya da iki Ulus Birliği veya iki Halk Birliği (Lehçe: Rzeczpospolita Obojga Narodów; Beyaz Rusça: Рэч Паспалітая Абодвух Народаў; Litvanca: Abiejų tautų respublika) adlarıyla tanınan 17. yüzyıl Avrupa'sının en güçlü ülkelerinden biri.
    Kuruluşu [değiştir]
    Lehistan-Litvanya Birliği'nin 1618 yılındaki sınırları

    Lehistan-Litvanya Birliği 1 Temmuz 1569 tarihinde imzalanan Lublin Antlaşması ile kuruldu. Bu antlaşmayla Lehistan Krallığı, Litvanya Grandüklüğü ve Kraliyet Prusyası tek bir devlet olarak birleştiler ve Avrupa'nın en güçlü ülkelerinden biri haline geldiler. Aslında bu ülkeler 1569 yılından önce de işbirliği halindeydiler. Lehistan ve Litvanya 1386 yılında Litvanyalı Jagiellon Hanedanının Lehistan'ı yönetmeye başlamasından sonra aynı krallar tarafından yönetilmekteydiler. Ancak Lublin Birliğine gelinceye kadar kral hariç iki ülkenin bütün yönetim organları ayrı tutulmaktaydı. iki ülkenin ayrı meclis (Sejm) ve senatosu vardı. Krakow ve Vilnius'ta ayrı başkentler bulunmaktaydı. Birleşmeden sonra Krakow'da tek bir meclis ve senato kaldı. Başkent 1596 yılında da Varşova'ya taşındı.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 16.
    0
    Lehistan-Litvanya Birliği Osmanlı tarihinde sadece Lehistan adıyla anılmıştır. Lehistan Osmanlıların bugünkü Polonya'ya verdiği isimdi. Polonya'lılar da bazan kendileri için de Lechia isimini kullanmışlardır. Halen bazı dünya dillerinde Polonya için Leh sözcüğünden gelen isimler kullanılmağa devam etmektedir (Farsça, Macarca, Litvanya dili vs.) II. Dünya Savaşında sonra Polska ülkenin resmi ismi oldu ve Türkiye'de de Polonya ismi kullanılmaya başladı.

    Osmanlılar 1526 yılındaki Mohaç Savaşı'nı kazanarak Macaristan'ın büyük bir bölümünü ele geçirince birden bire Lehistan'la komşu haline geldiler. Bu dönem her iki ülkenin de altın çağına denk gelmektedir. Lehistan'ın Karadeniz'e tek çıkış yolu Tuna nehri üzerindeki Eflak ve Boğdan Beylikleriydi. Bu beyliklerin Osmanlı hakimiyetinde olması iki ülke arasında sık sık sürtüşmelere yol açtı. 1620-1621 Osmanlı-Lehistan Savaşı bu nedenle ortaya çıktı. Ayrıca Ukrayna Kazakları ve Kırım Hanlığı da bu iki ülke arasında sık sık sorunlara yol açıyordu. Lehistan'ın himayesi altındaki Kazaklar Osmanlı Devleti'ni yağmalıyor, Osmanlı himayesindeki Kırımlılar da aynı şeyi Lehistan'a aynı yapıyorlardı. 1633-1634 Osmanlı-Lehistan Savaşı ve 1671-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşı bu nedenle çıktı.
    Jan Sobieski'nin Viyana'nın yardımına yetişmesi

    17. yüzyılın sonlarına doğru her iki ülke de zayıflamaya yüz tuttu. II. Viyana Kuşatması sırasındaki Viyana'yı Osmanlılardan kurtaran ordu Lehistan kralı III. Jan Sobieski'nin ordusu olmuştu. Bu yenilgiden sonra Osmanlı Devleti Avrupa'daki savaşlarda devamlı yenilmeye başladı. Lehistan da sürekli olarak toprak kaybetmeye başladı. Lehistan'ın komşusu olan Rusya, Avusturya ve Prusya güçlendiler. Sonunda Lehistan-Litvanya Birliği bu üç ülke arasında paylaşılarak 1795 yılında Avrupa haritasından silindi. Bunu kabul etmeyen tek Avrupa devleti ise Osmanlı Devleti'ydi.
    ···
  16. 17.
    0
    Yunanca devamlı olarak kullanılmış ve tarihi tesbit edilmiş en eski dillerden biridir. Tarihin büyük bir kesiminin her devrinde önemli bir edebi eser verebilmiş sayılı dillerdendir. Yunancanın medeniyete, özellikle Avrupa ve Ortadoğu medeniyetlerine katkısı çok büyük olmuştur ve antikitenin ortaçağa ve günümüze bağlantısındaki aracı konumu dolayısıyla insanlık tarihinde en çok iz bırakmış dillerden biridir. Bu sebeple bilim, felsefe ve sanat terminolojisinde ve dünyanın diğer dilleri üzerinde Yunancanın etkisi çok görülür. Yunan dilinin tarihi gelişimi şu bölümlerden oluşur:

    Miken Yunancası:

    Dor istilası öncesi Yunancadır. Mora ve Girit bölgesinde konuşulmuş ve Finike alfabesi “Abjid”’den türetilen Lineer B ile yazılmıştır. Hint-Avrupa dillerinin Helen kolunun bilinen en eski dilidir.

    Klagib Yunanca:

    Dor istilası sonrasında Ege denizi’nin iki yanında konuşulan lehçelerin toplamıdır. Klagib Yunanca dört önemli lehçeye ayrılmaktaydı:

    Dorik lehçe: Epir, Mora, Girit, Oniki Adalar, Bodrum-Gökova-Datça çevresinde

    Aeolik lehçe: Teselya, Sporadlar ve Çanakkale-izmir arası Batı Anadolu çevresinde

    iyonya-Attika lehçesi: Atina çevresi (Attika), Euboia, Kikladlar ve izmir-Güllük arası

    Arkadya-Kıbrıs lehçesi: Merkezi Mora ve Kıbrıs

    Helenistik Yunanca:

    Atina’nın siyasi üstünlüğü sonucu bu dört lehçe Attika lehçesi çevresinde birleşmiş ve Koine (Kine) – Ortak dil oluşturulmuştur. Helenistik Yunanca antikitenin sonunda Makedonya’dan Hindistan’a kadar geniş bir coğrafyada konuşulmuş; Doğu Akdeniz havzasının, Ortadoğu’nun ve Kuzey Afrika’nın lingua-franca’sı haline gelmiştir. Yeni Ahit Yunancası da Roma imparatorluğunun resmi dili olan yunanca da bu Ortak dildir.

    Ortaçağ Yunancası:

    Helenistik Yunanca’nın erken ortaçağdan itibaren Doğu Roma’nın halk diline dönüşmesi evresidir. Bütün Doğu Akdeniz havzasında, Karadeniz’in kuzeyi ve güneyinde, Ortadoğu’da “Rum - Romalı" denilen halkın gündelik dili haline gelmiştir.

    Modern Yunanca:

    Yunanistan'ın kurulmasıyla Devletin Resmi dili Kathareuousa ilan edildi. Bu dil Eski Klagib Yunanca’nın diriltilmeye çalışılmış bir haliydi. Okullar ve resmî dairelerde sadece bu diyalekt kullanıldı; ancak halk bu diyalekte yabancı olduğundan evlerde ve sokaklarda Halk Yunancası (Demotiki) konuşulmaya devam edildi.

    Demotiki'de birtakım bozulmalar olunca 1964'de okullarda Demotiki'nin de okutulmasına izin verildi.

    Bu çift dillilik 1976 yılına kadar devam etti. 1976'da Yunanistan’da çıkan bir kanun ile Kathareuousa devletin resmi dili olmaktan çıkartıldı ve Demotiki resmi dil haline getirildi böylece okul, resmî daire ve evlerde konuşulan dilin aynı olması sağlandı.

    1982 yılında kabul edilen ikinci bir kanunla Politonik (Polytonic) sistem terk edilip Monotonik (Monotonic) sisteme geçilmiştir. Yani sözcük üzerlerinde vurgulu heceyi belirtmek için kullanılan aksan işaretleri üç çeşitten teke indirgenmiştir. Bu reform tutucu çevrelerce büyük bir tepkiyle karşılanmış ve "Yunanca'nın Katli" olarak yorumlanmıştır. Bugün dahi tutucu çevreler hala Politonik sistemi kullanmakta ısrar etmektedirler. Fakat gazete, dergi, medya ve devlet yeni düzeni sürdürmektedir.

    Yunan ve Türk kültürünün yüzyıllarca içiçe olması, kültürler arasında büyük etkileşim yaratmıştır. Türkçe'deki meyve, sebze ve balıkçılık terimlerinin çoğu Yunanca'dan dilimize girmiştir. Birçok şehir ismi, denizcilik ile ilgili terimlerin çoğu Yunan kaynaklıdır. Bunun yanında Yunanca'da da Türkçe'den girmiş binlerce sözcük vardır.
    Dilin başlıca lehçeleri [değiştir]
    Yunanca (Δημοτική / Dimotiki)

    Demotiki, (Dimotiki okunur). Günümüzde Yunanca denilince anlaşılan; Yunanistan ve adalarında ve ufak kelime ve telaffuz farklılıklarla Kıbrıs Cumhuriyeti'nde, halkın konuştuğu lehçedir. Bu ülkelerde bugünkü resmî lehçe Demotiki olup; Kilise yazışmaları hariç; Halk, eğitim, basın-yayın, devlet organları bu lehçeyi kullanırlar.
    Kathareuousa (Καθαρεύουσα)

    19. yüzyılda Adamantios Korais'in büyük çabalarıyla, Antik Yunanca ile Modern Yunanca arasındaki geçişi en iyi temsil eden, modern sözcüklere eski Yunanca'dan karşılıklar bulmak, Yunan dilini Avrupa ve özellikle Türkçe kökenli sözcüklerden arındırmak için hazırlanmış bir lehçedir. Her ne kadar 1976'ya kadar devletin resmî dili olarak kabul edilse de, halkın Demotiki lehçesi konuşması engellenememişdir, 1976 yılında okullardaki zorunlu Kathareuousa lehçesindeki eğitim kaldırılmış, devlet yazışmaları ve medyada da kullanımı durdurulup resmi dil olmaktan çıkarılmış, revize edilmiş Demotiki resmi lehçe ilan edilmiştir. Günümüzde hala Kıbrıs Başpiskoposluğu'nda, Antakya Patrikhanesi ve Kudüs Patrikhanesi'nde yazışma dili olarak kullanılan lehçe Kathareuousadır.
    Tsakonika (Τσακώνικα)
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    güldüm binler
    ···
  18. 19.
    0
    ılık zütlü bin
    ···
  19. 20.
    0
    bakin sevgili mümin kardeşim

    bu cehennemdeki 2 milyonuncu yılım. dünyada iken kadına ve içkiye olan düşkünlüğüm yüzünden günahlarım ağır bastı. burda bize hergün işkence ediyolar ama ben alıştım. zincirleyip ateşe sürüyorlar susadığımızda kaynar su içiriyorlar, acıktığımızda ise zakkum yediriyorlar.

    günde sadece bir kere 10 dk bizi rahat bırakıyolar. belki biraz ızdırabım azalır diye buraya takılıyorum. ama siz... ama siz... sizin yazdığınız şu gibimsonik başlıklar ve entryler bütün burdaki en beter azab. yeter artık rabbime hergün dua ediyorum ve en sonunda kabul edecek ve cennete girecem. işte o zaman huri yerine sizi ebediyete kadar gibecem.
    ···