en son en çok sevdiği şarkıydı;
http://www.youtube.com/watch?v=ere93ZCnE4k
dereler su getirmiyor
yarimin haberi gelmiyor
belki yüreğin donmuş
sevda ateşin gelmiyor
cool cool takılırdık ama öyle entel gibi değil. yavşamazdık.
cıvık aşık triplerine girmezdik
hayatın bize yaşatılandan daha fazlası olduğuna inanırdı.
bazen inandığı şeylerden kıskanırdım onu
inancına duyduğu aşk benden öteydi
bir gün bir ergen gibi bunu söyleme gafletinde bulundum
ben dedi daha iyi bir dünyaya aşığım, senin gözlerinde gördüğüm
çocukların aç kalmadığı o yeşil dünyaya
öyle zeki bir kızdı beyler. o an gözlerim doldu bağırmadan ağlarsınız ya
karşısında öyle ağlamaklı oldum. o akşamı 60 yaşına gelsem unutamam
eskiden f tiplerine hayır demek için galatasaray lisesinin önüne karanfil bırakma eylemleri olurdu.
kaç kere el ele karanfil bıraktık beraber
2003 yılıydı ırakta savaşa hayır mitingine gittik. sıhhiyede
19 yaşındaydım o da benden bir kaç ay büyüktü.
sıhhıye köprüsünün altında el ele slogan attık.
hatta size bi esprimizi anlatayım; el ele tutuştuğumuz için benim sol yumruğum havadayken
onun sağ yumruğu havadaydı. bir ara dikkatimi çekti her yumruğunu kaldırışında
gözlerim takıldı bakıyordum.
ne var ne oldu gibisinden bakıyordu, yumruğunu işaret ettim, ben kendi sol yumruğumu işaret ettim
jeton düştü tabi. binler şuan ki pgibolojinizle, şuan ki ortam pgibolojinizle bu size komik gelmeyecektir ama bizim
o an dakikalarca gülmekten, kahkaha atmaktan çenemiz ağrımıştı.
tarafımızı şaşırdık zeynep demiştim.
dedim ya çok zeki bi kızdı diye; biz şuan sağın ve solun ıraklı çocuklar ölmesin diye birleştiği sevginin köprüsüyüz
bitanem demişti. senin sol kolun, benim sağ kolum bu köprünün en sağlam ayakları.
gökyüzü ise köprümüzün yolu. bu yolun hiç ucu bucağı olur mu?
her konuşmasında, her sözünde hep daha fazla aşık oluyordum.
saygı duyuyordum lan. saygımdan ona edeceğim bir laftan kırılmasından korkuyordum. temkinliydim
düşüncelerine saygı duyuyordum, haline tavrına saygı duyuyordum, zekasına saygı duyuyordum
belki incirim diye sözlerini seçerken ki o inceliğine saygı duyuyordum.
kaç kere gözaltına alındık mitinglerde. kaç kere korktuk birbirimiz için. kaç kere gözlerimizin içine baktık beraber alınırken.
mehmet ali alabora'yla oturduk çay içtik. mecidiyeköydü. hangi eylem hatırlamıyorum. o bile görmüştü sanki; bu ülkenin size, sizin gibi gençlere demiyorum ikinize ekmek gibi, su gibi ihtiyacı var bu ülkenin. hiç bırakmayın birbirinizi demişti.
kolay mı beyler kolay mı dıbına koyim 9 yıl.
hep gökyüzüne hep sonsuzluğa aşıktı sanki.
uçurtma uçurmaya bayılırdık. kemerburgaz'da, piknik yapar uçurtma uçururduk.
uçurtma öyle süzülürken muhabbet ederdik binler. anasını gibiyim şimdi kaldırıp kendimi yerlere atasım var
omzuma yaslanırdı öyle, muhabbet ederdik.
espri yapardı; ver bakalım ipler her zaman erkeğin elinde olmaz derdi biraz da o uçururdu.
meandros nehrini bilir misiniz siz? menderes nehridir.
yunanlılar meandros dermiş. ondan öğrendim bende bunu;
http://mw2.google.com/mw-...photos/small/29341070.jpg
yunanlılar meandros nehrinin akışına bakarak meandros deseni yaratmışlar yani sonsuzluk demek
sonsuza giden;
http://www.kosmaspapadopo...ent/Diafora/MEANDROS1.jpg
koroner kalp hastasıymış, hani şu futbolcularda görünen hastalık. 2010 temmuz akşamı antalyada memlekette tatildeyken
konyaltı parkında bigiblet üzerinde sonsuzluğa gitti tek başına.
çok sevdiği etkilendiği meandros nehri gibi, çok sevdiği şarkı da ki gibi derede akan su misali gitti.
şimdi ben bunları size niye anlattım biliyor musunuz
geceden beri ağlıyorum, fotoğraflarımıza bakıyorum
onu hiç unutamadım. ondan sonra çok tedavi gördüm
ölmek istedim sakat kaldım onu bile beceremedim.
işsiz huur çocuğunun teki oldum çıktım. 1 ay çalıştım 2 hafta deli gibi içtim
sizden istediğim bişey var. o hep sonsuzluğu severdi, meandrosu severdi.
ona bişeyler yapmak istiyorum belki bi müzik, belki bir film, belki bi video
yoksa ben çıldırıcam. bana bi akıl verin yalvarırım size
