son 11 ayımı anlatacağım

insanlara inanmıyordum, doğrusu hiçbişeye inancım yoktu. Hiçbir varlığa.. bomboştum. yaş 19a gidiyordu, gib gibi yaşıyordum. alkol ve sigaraya insanlardan daha fazla ihtiyaç duyuyordum. en azından yalan söylemiyodular, içime karışıp sonra kayboluyodular.

Okulumdan memnun değildim, hiçbişeyden memnun olmadığım gibi. her boşlukta memlekete kaçıyordum. ailemi görmek için diyordum insanlara, ama o bile değildi aslında. ne olduğunu bilmediğim şeyler vardı, beni boğan şeyler. güneşin doğuşuyla sigaramda tütüp, batışıyla biramla mideme inen. canımı acıtan, öfkelendiren şeyler. kendime yeni bi düzen kurmak istedim. yeni şeyler, yeni mutluluklar aramaya başladım. belki aşık olurum dedim, oldumda.

28 kasım 2013 akşamıydı. hava soğuk, kafa yaşamak istiyodum. cepte para yoktu ama kalpte yara çoktu kısacası. semt torbacı kaynar bizim, çoğu da arkadaşımdır. ot aradım çocuklarda, bulamadım. önceden çok sevdiğim bi dostum vardı, adı ishaktı. cebinden bi hayalet çıkardı, bunu at dedi. hayaletin ne olduğunu az çok herkes bilir. cebime de cebindeki bozuklukları cıkarıp koydu. bi bira içersin dedi. eyvallah dedim çıktım yanından, biraz ilerleyip hayaleti yuttum. bikac dakika geçti, farklı şeyler hissetmeye başladım. kulaklığımı takıp müziği sonuna kadar açtım. dj blend'in o zaman bendeki hit şarkısı olan low battery çalıyordu. hap bu sonuçta, açıp müslüm dinlenmez. biraz daha yürüdükten sonra semtteki büfenin oraya geldim, bi extra alıp çıktım. yurumeye devam edıyordum, in cin sokakta top oynuyordu. karanlık bi sokağa daldım, biramı açıp içmeye başladım, yürümeye devam ederek. o bilmediğim şeyler her yudumda içime karışıyordu yine. birayı bitirdim, mesaj geldi. arkadasım benı evıne cagırıyordu. tamam yazıp arkadasın evıne doğru saptırdım yolumu. boş boş sağa sola bakarak.

gibseler dinlemem

arkadaşın evine vardım 10 15 dakika sonra. içerisi sıcak, soyundum çünkü duramıyordum. terledikçe daha fena oluyordum. bişeyler anlatmaya başladı, sevdiği kızdan bahsediyordu. dinliyor gibi yapıyordum ama umrumda değildi doğrusu. kendimi öylesine adayacak kimsem yoktu. ağzından çıkan cümleler bana birşey anımsatmıyordu, dedim ya bomboştum. anlatması kesildi, bikaç dakika sustuk. bilincim yarı kapalı tavanı seyrediyordum. o ara netten müslüm babadan bi şarkı açtı çocuk, içimde uyanan hisler farkettim. kırgınlık, öfke, üzüntü. konuşacak halim kalmamıştı iyice. tribe girmiştim aq bi anda. ayağa kalkıp pcye geçmek istediğimi söyledim, tamam dedi. twitterına girip bakınmaya başladım. taymlaynda gözüme biri çarptı, profiline girip resmine baktım. bikaç saniye durdum, ben bu yüzü hatırlıyordum. çok beğendiğim birine aitti. arkadaşıma dönüp nerden tanıdığını falan sordum, bikaç dakika anlattı. yazayımmı lan dedim, yaz kanka dedi. bekle dedim, kendi hesabıma girdim. aylarımı alacak o yolculuk başlamak üzereydi, bi haberdim herşeyden. kafam güzel.

@7 seni bi gibersem can kulağıyla dinlersin huur çocuğu, dinlemiceksen gibtir ol git

takip isteği yolladım, 5 dakika geçmeden kabul etti takibe döndü. dmden yürüme taktiğiyle yaklaşacaktım başka şansım yoktu zaten. selam verdim, bikaç dakika sonra döndü. konuşmaya başladık. daha 5 dakika önce konuşmaya başladığım biriyle o kadar iyi anlaşabileceğimi hiç sanmıyordum o güne kadar. muhabbet koyuya bağlıyordu. ama ufaktan kaçmalıydım. peder ana giberdi, vakit geç olmuştu. sonra görüşürüz dedim, arkadaşa veda edip çıktım ordan. düşüne düşüne eve gittim, kapıdan girer girmez zılgıtı yedim pederden. ağzımı açmadan odama geçtim, düşünmeye başladım. acaba aşık olabilirmiydim? beni sevebilirmiydi? özgüvenim yerlerdeydi. ama düşünmeden edemiyordum.

Rezervasyon değelenir

rez alalım devam panpa

kutup ayısı mı lan haha

düşünürken uyuyakaldım. gibik bi sabaha uyanmışımdır sonra, doğrusu net hatırlamıyorum. tek bildiğim şey her sabaha 'hay dıbına koyim ya' diyerek başlamak. ve hiç eksilmeyen sigaram. ilerleyen zamanlarda konuşmaya devam edip numaramı verdim. aslında çocuktan onun numarasını alabilirdim, ama yapmadım. öyle yapmayı sevmiyorum çünkü, kolaya kaçmak tarzım değil. yapı meselesi. sonra bekleyiş başladı, mesaj atsın diye.

Soğuk bi aralık sabahı, annem çağla şikelle alişanın şu gibko sabah şeysini açmış. gürültüye uyandım. dibimde elektrik sobası yanıyor. telefon başucumda, mesaj beklerken uyumuşum. saat 08:54, mesaj geldi. kayıtlı olmayan bi numaradan. bu oydu, istemsizce heyecanlandım. noluyodu bana aq. bilemiyordum

konuşmaya başladık, havadan sudan. geyik yapıyoruz, muhabbetin rengi gittikçe koyulaşıyor. günlerimiz böyle geçiyordu, bayağı kanım ısınmıştı kıza. öyle böyle değil. okul için trabzona döndüm, yılbaşında gelecektim. arada 2 3 hafta bişey vardı zaten. geçerdi, hangi gün geçmedi ki? günlerim farklı bi hal almıştı, neşeli uyuyordum artık. neşeli uyanıyordum her sabah. çok tuhaftı, içimde ölmüştür dediğim şeyler diriliyordu yavaş yavaş.

haftalar böyle güzel geçti, onu yavaş yavaş tanıyordum.

gidiş günü geldi, yılbaşı için samsuna dönmek gerek. yola koyuldum, vardım evime. evdekilerle bile iyi anlaşıyordum lan. hayatıma köklü bir yenilik geliyordu sanki. herşey rengarenkti.

yılbaşı günü benim biladerin evinde kalacaktık, salağa ayık gel beni evden al dedim. zil zurna sarhoştu, güç bela evden çıkıp onun evine gittik. yolda bikaç bira yuvarladım, kafam kırıktı. bi yandan kıza yazıyorum. eve varıp arkadaşım hoşgeldini açtık biladerle. önümüzde halihazırda laptop. bi ona bi tvye bakıyoruz, salak sızıverdı bı anda. bizde kızla 12yi bekliyoruz o ara. saat 12 oldu, biraz daha konuştuk. uyuduk sonra. yine mutlu uyumuştuk.

Bu ne aq buda değerlenmemiiş

Sözlüğe 7 ay sonra ilk girişim aq. Gelen olursa devam edicem.