1. 251.
    +4
    gün aydınlıklara doğmadı sanki. tam karanlık hakimdi o sabah benim üstüme çöken. odamdaki basit duvar saatinin tiktakları çıldırttı bir an aldım ayağımın altında ezdim iyice bozulana kadar.

    yine sevecen bir "günaydın"la irkildim buruk kalbimle ben. evet ayrılık saati oldukça yaklaşmaktaydı. son bir kahvaltı daha. hahah son bir kahvaltı. elimi yüzümü yıkadıktan sonra oturdum masaya. gözlerim dolacak gibi dökmeye hazır. ama tutuyordum kendimi. o ne lanet günlerden biriydi öyle be?

    şirinlikler yaparak beni güldürmeye çalışıyordu ama mümkün değildi başarılı olması. kaynar sular dökülmeye devam ediyordu birileri tarafından "elleriniz dert görmesin" diyip duruyordum içimden.

    lokmalar boğazıma düğümleniyor, sıcak çay imdadıma yetişiyordu. pek konuşamadım o sabah kahvaltıda. beynim susmamı emrediyor, kalbim de onu destekliyordu.

    sevcan anlattı, anlattı, anlattı. oysa ki ben onu duymuyordum bile. sesi çok derinlerden boğuk geliyordu ve o sesleri beynimde bir türlü anlamlandıramıyordum.

    kapının önüne yığılı çantalar, bavullar, bir sürü eşya, birazdan gerçekleşecek felaketin abidesi gibi duruyorlardı orada yüzüme küfreder gibi.

    2 kez çalan bir korna sesiyle sanki tüm dünya sessizliğe büründü. tamamen ses gitmişti bu sefer.
    ···
   tümünü göster