1. 226.
    +3 -3
    Yeliz hocam çıktıktan sonra Eylül hocamın masasının karşısındaki sandalyeye oturup nasılsınız hocam dedim. iyiyim Can'cım da seni neden özel olarak bu saatte buraya çağırdığımı merak etmiyor musun dedi direk? Evet hocam merak ediyorum da sormaya gerek duymadım, çağırdıysanız bir nedeni vardır zaten dedim. Bak sen, bana bu kadar güvenme yalnız dedi gülerek. Hah size güvenmeyeceğim de kime güveneceğim, güvenmek zorundayım zaten her şeyim kayıt altında yanlış hatırlamıyorsam? dedim. Hahaha evet ya bak iyi hatırlattın onu, saklıyorum saklıyorum rahat ol sen deyip bugün geç çıkacağım için evde eğlenemeyeceğim seninle, bari burada bir şeyler yapayım da iddiamız ziyan olmasın deyip sırıtmaya devam etti. Tabi hocam nasıl isterseniz de nasıl olacak o, ne yapacağız deyince; hımm ilk olarak masamın altına girebilirsin mesela dedi kahkaha eşliğinde. Hı? dedim. Ne bakıyorsun öyle sen gir, ben dış taraftan gözükmemesini sağlarım merak etme dedi. Hocam bu oldukça riskli değil mi? Hem oraya girip ne yapacağım ben, gözünüzü seveyim saçmalamayın dedim ciddi bir tonda. Riskse risk, burada öğretmen olan benim. Kariyer benim kariyerim, düşünmesi gereken biri varsa o da benim ve güveniyorumki yapıyorum dedi kaşlarını çatıp. Ya hocam tamam haklısınız da bilmiyorum, bu kadar ileri gitmesek mi? Biri görür falan başımız ağrımasın sonra dedim, yeter ama! illa telefonla tehdit etmek zorunda mıyım seni? Hani mızmızlanmak yoktu, iyiki az eğlenelim dedik ha deyip restini çekti tabi. Bende daha fazla diretemeyip tamam hocam ya bağırmayın geçiyorum, umarım dediğiniz gibi olur dedim. Kapıyı açıp etrafa bakındım ilk önce, kimsecikler yoktu. Hemen masanın altına girdim, hoca da görünen 3'te 1'lik kısmı masa, sandalye ve çantamla kapattı. Ciddi anlamda kapattı ama, biraz olsun rahatlattı bu beni tabi. Neyse sonra koltuğuna oturup ayak ayak üstüne attı, zaten alan dardı ayağı direk ağzımın ucuna geldi. Bu arada yere oturmamak için altıma koyabileceğim dergi de vermişti sağolsun. Neyse o şekilde kendisine bakıyordum, o da bana bakıp ayaklarını sallıyor bir yandan da benle dalga geçip duruyordu gülerek. Ahh be Can sen bu durumlara düşecek adam mıydın! falan deyip duruyordu. Bu sefer altına kot giymiş, ayağına da dizine kadar olan bir çizme giyip kotu da içine geçirmişti. Çizme de topuklu farklı ve güzel bir şeydi. Dizlerini kır ayaklarımı üstüne koyacağım, temizleyeceksin dedi. Tabi hocam deyip söylediklerini yaptım, yan taraftaki dolaptan ıslak mendil kutusunu bana uzatıp beni izlemeye koyuldu. ilk tekini bitirip ikinciye geçecekken kapı açıldı birden.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster