+1
MiYASTENi (MYASTHENIA GRAVIS)
Latince tam adı myasthenia gravis olan miyasteni, istemli hareket eden bazı kaslarda, özellikle kafa sinirlerinin denetlediği gözü hareket ettiren, çiğnemeyi ve yutkunmayı sağlayan kaslar ile yüz ve dil kaslarında harekete bağlı olarak çabuk yorulma ve güçsüzlük gibi belirtilerle ortaya çıkar. Sürekli hareketlere bağlı olan bu belirtiler dinlenmeyle birlikte ya da antikolinesterazla-nn (kolinesteraz enziminin etkinliğini ketleyen maddeler), örneğin neostigmin verilmesiyle kaybolur.
NEDENLERi
Miyasteninin nedeni bilinmemektedir. Hastalık kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. En çok 20-40 yaş arasında rastlanır. Hastalığı ağırlaştıran nedenler arasında, enfeksiyon hastalıkları, aşın fiziksel zorlanma ve gebelik sayılabilir.
Miyastenili hastaların merkez sinir sisteminde yapılan yapısal incelemelerde belirgin bir bozukluk bulunamamıştır. Buna karşılık hemen her zaman kaslarda bozukluk görülmekte kas liflerinin yerini yağdoku almaktadır.
Hastaların bir bölümünün umusunda (göğüs kemiğinin arkasında, kalbe yakın bir yerde bulunan piramit biçimli lenf organı) tümör (timomj görülür. Bazı olgularda ise tümör özelliği göstermeyen, büyük doku kalıntılarına rastlanır. Böbreküstü bezleri, hipofiz ve tiroitte bozuklukların belirlendiği miyasteni olguları da vardır.
Miyastenili hastalarda bağışıklık sistemine bağlı bozuklukların sık görülmesi, bu hastalığın bağışıklık sistemiyle ilgili olabileceğini düşündürmüştür. Bazı araştırmacılar lenfositler tarafından salınarak çizgili kaslara karşı tepki veren ve vücutta bulunan bütün yabancı oluşumlara bağlanabilen immünoglobüün yapısındaki bir tür antikorların varlığını saptamışlardır. Vücudun kendi yapılarına karşı, oluşan bu antikorlara özantikor (otoantikor) denir. Bağışıklık sisteminin bu anormal yanıtı nedeniyle Özantikorlar vücudun kendi dokularına zarar vererek hastalıklara neden olur.
BELiRTiLERi
Miyasteni kas gücünde azalmayla kendini belli eden ağır gidişli bir hastalıktır. Kasların çalışması sonucunda kasılma gücünde bir azalma ortaya çıkar ve bu güç azalması, giderek ağırlaşan bir hareket kaybına yol açar. Dinlendirilen kaslar kısmen de olsa kasılma güçlerini yeniden kazanır.
Hastalık başlangıçta genellikle yavaş gelişir. Ama hızlı ilerleyen olgular da görülür. Miyasteni daha çok bir ruhsal gerilim ya da solunum yollan enfeksiyonu gibi bir hastalığın ardından gelişir. ilk belirtiler gebelikte, annenin doğumdan sonraki ilk aylarında ya da anestezi sırasında kullanılan ilaçlardan sonra ortaya çıkabilir./Yavaş ilerleyen hastalık daha çok göz kaslarında, biraz daha az olarak yüz, altçene, boğaz, boyun kaslarında belirti verir. Hastalığın ilerlemesiyle belirtiler öbür kaslara da yayılır.
yakalanma eğilimi, klinik tabloyu da belirler. Olguların yüzde 90′ım aşan bölümünde gözkapaklarını kaldıran kaslar ve göz çevresi kasları zayıflar. Gözyuvarı felci ve gözkapaklarının düşmesi (ptoz) genellikle gözün kapanma hareketlerinde yetersizlikle birlikte ortaya çıkar. Hastalık buna yakın bir sıklıkta (yüzde 80) yüz anlatımını belirleyen kaslarda, çiğneme, yutma ve ses oluşumunu sağlayan kaslarda görülür. Boynu öne ve arkaya doğru hareket ettiren kaslar, kürek kemiği kasları, kalçanın bükücü kasları da miyasteni-den etkilenebilir. Gövde kasları arasında en sık etkilenen kaslar, omurganın her iki yanında yer alan doğrultucu kaslardır. Daha ilerlemiş olgularda diyafram, karın kasları, kaburgalar arası kaslar ve bu arada idrar kesesinin ve bağırsağın dış büzücü kasları da aralarında olmak üzere bütüa kaslar güçsüzlesin
Hastalığın kas gruplarına dağılım durumuna göre ortaya çıkan belirtiler açısından en sık rastlanılan bozuklukların geçici çift görme (diplopi) ve gözkapağı düşmesi olduğu söylenebilir. Güneş ışığı, gözkapağı düşüklüğünü ağırlaştırır. Yüz anlatımı bozulmuştur. Gülme yüz buruşturmaya dönüşür. Altçene aşağı doğru sarkar. Hasta altçenesini eliyle desteklemek zorunda kalabilir.
Sert besinlerin çiğnenmesi oldukça güçleşebilir. Çiğneme ve yutmanın iyice güçleşmesi bazen normal beslenmeyi olanaksızlaştırır. Hastanın uzun süreli konuşmalardan sonra yemek yemesi daha zordur. Ayrıca uzamış bir konuşmadan sonra ses giderek kısılır ve hırıltılı bir biçim kazanır.
Güç kaybı akşam saatlerinde daha da artar. Ama hasta çoğu zaman bu gidişin farkında değildir. Hasta gece ilaç almamışsa, sabah uyandığında kendini çpk kötü hissedebilir. Ayrıca aşı yapılması, âdet görme, aşın sıcak ya da soğukta kalma, geçici ağır kas güçsüzlüklerine yol açar.
Miyasteniden etkilenen kasın bir başka özelliği de, bulunduğu konumu uzun süre koruyamaması ya da istemli hereketleri düzensiz titremeler nedeniyle başaramamasıdır. Bu düzensiz titreme yorulan sağlıklı kaslarda da görülen titremeye benzer.
Kadınların yaklaşık yüzde 10′u, erkeklerin yaklaşık yüzde 20’sınde gücünü kaybeden kaslarda doku gerilemesi (atrofı) görülür. Ama bu gerileme ender olarak belirginleşir. Kiriş reflekslerinin bozulmasına seyrek rastlanır. Kas kirişine refleks çekici ile sürekli vurulursa kas yoruluncaya değin tepki alınır. Düz kaslar ve kalp kası hastalıktan etkilenmez. Öbür sinirsel etkinliklerde de bir bozukluk yoktur. Güçsüz kaslar, özellikle de göz ve arka boyun kasları ağrıyabilir. Ama ağrı ender durumlarda şiddetlidir. Bazen yüzde, ellerde ve kalçada uyuşmalar olsa bile sinirsel bir duyu kaybı yoktur.
GiDiŞi
Hastalığın gidişi çok değişkendir. Bazı olgularda bir grup kastan öbürüne hızla yayılırken bazı olgularda aylarca aynı kas grubu ya da gruplarıyla sınırlı kalır. Belirli bir neden olmaksızın kendiliğinden de gerileyebilir. Ama bu gerileme, olguların yarısından azında görülür ve iyileşme dönemi seyrek olarak bir ya da iki aydan uzun sürer. Bir yılı aşan bir süre boyunca düzelme görülmesine kar-şuı hastalık yeniden alevleniyorsa bu durum hastalığın ilerleme eğilimi taşıdığını gösterir. Düzelmeler hastalığın ilk yıllarında, daha ileri evrelere göre daha sık görülebilir.
Miyasteniye bağlı Ölüm olasılığı, hastalığın ilk yılında en yüksektir.
ikinci tehlikeli dönem hastalığın başlangıcından sonraki dördüncü ile yedinci yıllar arasına rastlar. Bu dönemden sonra hastalık genellikle tehlikeli boyutlar kazanmaz ve alevlenme olasılığı azalır.
• Eşlik eden hastalıklar – Hastaların yaklaşık yüzde 10′unda, erkeklerde daha sık ve daha ileri yaşlarda olmak üzere timus tümörü (timom) görülür. Bu durum yaşlı ve erkek hastalardaki mi-yasteniyi genç ve kadın hastalardaki miyasteniden farklı kılmaktadır:
1- Tımomu olan ileri yaşlardaki erkek hastalar antikolinesteraz ilaçlara, ti-momu olmayan genç kadınlara göre daha farklı yanıt verirler.
2-Genç kadınlarda genel bir güç kaybı ortaya çıkarken yaşlı erkek hastalarda güç kaybı göz, yutak ve solunum kaslarıyla sınırlı kalma eğilimi gösterir.
Tümünü Göster