1. 1.
    +1 -1
    Doksanlı yılların ortaları, orta halli bir iç Anadolu kasabasında yaşıyorum o sıralar. Ergen bir bünyeyim ve o yılların modası olan kocaman James Bond çantalarla okula gidip geliyorum. Vücut yeni yeni yerli yerine oturma çabasında olduğu için çekicilikten zerre nasiplenememişim. Sivilcelerim suratımda adeta bağımsızlıklarını ilan etmişler. Sınıfın sessiz ve sakin çocuğuyum. Yalnız gezmeyi, teneffüslerde ise tek başıma bir köşeye çömelip tost yemeyi tercih ediyorum. Yani bir gün ölsem kimse okula gelmediğimi anlayamayacak uzunca bir süre. Öldüğüm en az üç ay sonra anlaşılacak. Kendimi bulduğum birkaç aktivite müzik dinlemek, kaset arşivi yapmak, yazı yazmak ve futbol oynamak. Arkadaşlarımın aklına geldiğim tek zaman futbol oynanacak zamanlar. Çünkü babam gümrükte çalıştığı için rengârenk ve bir sürü topu olan tek çocuğum o sıralar. Kafam da yaşıtlarımdan biraz büyükçe olduğu için lâkabım "koca kafa". Yalnız, sağ olsunlar bunu sadece erkek erkeğe muhabbetler esnasında dile getiriyor arkadaşlarım. Kız tayfasının bu lâkaptan haberi yok. iyi de futbol oynuyorum. Maç başına üç golden aşağı atmıyorum. Sonra da eve gelip annemin yaptığı tarhana çorbasından içiyorum. Günlerim böyle geçip gidiyor. Hayatımda ne aşk, ne bir karşı cins, ne başka bir şey var. Zaten okulun en güzel kızlarını da kasabanın doktorunun oğlu ve eczacısının oğlu kapıyor. Küçücük kasabada boşuna çaba harcamanın alemi yok.
    ···
   tümünü göster