1. 226.
    0
    bu hikayeyi okumuştum ben hatta kopyalamıştım. boşa beklemeyin binler işte hikayenin hepsi

    part-1

    biz, okul arkadaşı 5 kankaydık. karşılıklı 2 dairede, öğrenci evlerimizde yaşardık.

    benimle aynı dairede yaşayan arkadaşım fizik bölümündendi, karşı dairedeki 3 arkadaşım ve ben kimya müh. okuyorduk.

    öğrencilik yılları çok güzeldi, dostluğumuz, kardeşliğimiz imrenilecek türdendi.

    bir arada o kadar iyi vakit geçiriyorduk, o kadar rahattık ki amk zaten okulu da 2 şer 3 er sene uzatmıştık.

    ne olduysa bir gecede oldu beyler. kalpler o gece kırıldı, dostluklar o gece yıkıldı...

    ve o geceden sonra, sadece birbirimizin yüzüne değil, aynalara bakamaz olduk.

    bundan yaklaşık 4 sene önceydi. bütünlemeler yeni bitmişti. iyice gibi taşağı serdiğimiz bir dönemdi.

    aramızdan 2 kişi mezun oluyordu. diğerlerinin ise birkaç dersi kalmıştı sadece.

    ama birbirimize söz vermiştik. mezun olanlar hemen iş bakmaya başlayacaklardı, bir yandan da dandik bir bölümde yüksek lisansa kasacaklardı.

    daha en az 4-5 sene askere gitmeyi düşünmüyorduk. keyfimiz gıcırdı amk, düzenimizi bozmaya niyetimiz yoktu.

    apartmanımız teşvikiye'de, nezih bir sokaktaydı. ev sahiplerimiz, komuşlarımız anlayışlı insanlardı. gürültücülüğümüzden veya evlerin yol geçen hanına dönmesinden bir kez olsun şikayet etmemişlerdi. aksine, bazı teyzeler bize yemek getirirler, bazı abiler de ara sıra çene çalmaya, bira içmeye uğrarlardı.

    ayrıca, karşılıklı 2 dairede yaşamamızın türlü türlü nimetleri vardı. içimizden birileri hatun olayına girecek olsa, hangi ev daha derli topluysa oraya davet edilir, sap kalan binlerse diğer evde gibi taşağı yayıp karşı dairede neler döndüğüne dair fanteziler kurardı, geyik döndürürdü.

    orada yaşadığımız 6 sene boyunca, belki 2 eve 100 kadar hatun gelmiştir, ama bir gün olsun aramızda ne bir tartışma ne de bir darılmaca durumu olmuştur binler.

    ta ki o dıbına kodumun gecesine kadar...

    çok uzatmayacağım beyler.

    özetle, 5 canciğer kankaydık, misler gibi bir hayatımız vardı ve biz sıçtık batırdık amk aklıma geldikçe hala hayattan soğuyorum :(

    neyse, o lanet günün sabahından başlayayım anlatmaya.

    güzel güneşli pırıl pırıl bir günün sabahına biraz geç de olsa, saat 11 gibi uyanmıştık. iki evin de penerelerini ardına kadar açıp tertemiz yaz havasını içimize çekerken, akşamdan kalmanın getirdiği mahmurlukla sağa sola yayılmış, kah göbeğimizi kaşıyor kah sabah geyiği çeviriyorduk.

    sonra aramızdan 2 kişi çıktı kahvaltılıkları almaya gitti, biz de hem etrafı biraz toparladık, bulaşıklar yıkandı, çay demlendi, masa kuruldu vesaire...

    dedim ya, çok güzel bir gündü. sucuğuyla, yumurtasıyla, kaymağıyla balıyla dört dörtlük kahvaltımızı neşe içinde yapıp bitirdikten sonra gazetelere dergiler dalmış, iyice miskinleşmiştik...

    kahvaltımızı etmiş keyif yaparken, engin bir zengin kalkışı yaptı "ben yavaştan hazırlanayım beyler" diyerekten çantasını hazırlamaya koyuldu.

    engin yeni mezun olan 2 kankamızdan biriydi. ailesi tekirdağ'da yaşıyordu ve henüz mezuniyetten haberleri yoktu. hemen saat 2 deki arabayla tekirdağ'a gidip müjdeli haberi verecek, ailesiyle biraz vakit geçirdikten sonra akşama dönecekti.

    akşama engin döndükten sonra engin'in çocukluk arkadaşı olan bir hatunun evine davetliydik. bu hatun engin'in kankasıydı ve kısa bir süre öncesine kadar yurtta kaldığı için sürüyle hatun arkadaşı vardı. o yüzden akşamki partiyi hepimiz iple çekiyorduk, düşüreceğimiz manitaların hayalini kuruyorduk. engin'in bu yaptığı büyük bir kıyaktı, çünkü engin kısa süre önce okuldan bir kızla nişanlanmıştı. aramızda tek ciddi ilişki sahibi olan oydu ama partinin ekmeğini biz yiyecektik.

    işte kankalık böyle bir şeydi binler, eğer içinizde hala böyle kankaları olan varsa kıymetini bilsin amk.

    neyse, engin ailesinin yanına giderken biz daha öğle saatlerinde zütü iyice yaymış, hatta ufaktan biralamaya başlamıştık bile.

    akşama ortamda nasıl hatunların olabileceğini konuşuyor, ev sahibi kızın daha önce kaldığı yurttaki kızlardan tanıdıklarımız olabilir mi diye hafızalarımızı zorluyorduk.

    uzatmayayım binler. bira çerez derken, geyik meyik derken akşam oldu.

    engin henüz ortada yoktu. yolda olacağını tahmin ettiğimiz için telefonu kapalıdır dedik, bir süre daha bekledik.

    sonra saat 8 gibi merak etmeye başladık ve engin'i aramaya karar verdik.

    kankamızı aradığımızda öğrendik ki engin'in küçük kardeşi mahallede oynarken kuyuya düşmüş ve kolunu kırmış. çocuğu hastaneye zütürmüşler... engin bize partiye onsuz gitmemizi önerdi tabii ama kızı tanımayız etmeyiz, pek yakışık almaz diye düşündük ve neticede parti heyecanı zütümüzde patladı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster