1. 1.
    +8 -1
    merhaba arkadaşlar. öncelikle kendimi size kısaca tanıtmak istiyorum. ben ortalama yemek tüketen, aç gözlülük yapmayan ve paylaşmayı seven bir insanımdır. obezite, yüksek kalori gibi yemek yememi engelleyecek bir hastalığım da yoktur ki gayet formunda, düzenli spora giden genç biriyimdir. öğrenciliğin yanında ek işler yapıp kendi masraflarımı karşılarım. maddi anlamda 18 yaşımdan beri aileme yük olmuyorum. çocukluğumda da hiç şımarık biri değildim. arkadaşlarımın arasında en az harçlığı ben alırdım. kısacası, ortalama koşullara göre aileme minimum seviyede yük oldum. bir tane de kardeşim var, ondan da kısaca bahsedeceğim.

    son bir yıldır yaptığım işler bana iyi bir gelir getirmeye başladı; kendi masraflarımı karşılamak bir yana, kenarda para biriktirecek, hatta babama araba alması için borç para bile verecek konuma geldim. tabii öyle yüksek paralar değil ama bir öğrenciye göre gayet iyi denebilir. neyse.

    son zamanlarda annemde bir takım değişiklikler gözlemledim. sanki yemeği bana az, kardeşime fazla koyuyor gibi geldi. normalde böyle şeylere takılmam, dediğim gibi aç gözlü değilimdir. fakat dolapta son kalmış yiyecekler konusunda beni "kardeşin gelecek ona bırak" diye uyarmaya başlayınca kendi kendine sorgulamaya başlıyor insan haliyle. kardeşim benden yalnızca bir yaş küçüktür, hayır aramızda fark olsa tamam diyeceğim, belki bir nedeni vardır. ben yine de üzerine gitmek istemedim ve bunu dikkate alarak aile yaşantıma sessizce devam etmeyi tercih ettim.

    eve gelmeye yakın dışardan yemek yememeyi daha mantıklı bulurum. sonuçta annenin hazırladığı yemek varken niye dışardan yiyip masraf yapayım ki. zaten her gün yemek zorunda kalıyorum. tamam para kazanıyorum ama sonuçta para sıçmıyorum kendi çapımda küçük hesaplarım var. evden gelir gelmez anneme aç olduğumu söylüyorum ki kendisini ona göre hazırlayıp bana bir şeyler hazırlasın diye. fakat onun karşılığı bana "dışardan yemedin mi oğlum" oluyor. "oğlum" diyerek yumuşatmaya çalıştığının farkında olsam da yine hiçbir şey çaktırmayıp. "hayır, yemedim" diyorum. başka örneklerim de var. mesela bir keresinde, yemeği beğenmediğimi söylemiştim "git dışardan al" diye terslemişti beni misafirin yanında. sanki parasını o verecek hay amk aklıma geldikçe sinirleniyorum şimdi. bir öğrenmiş dışarıda yemek satıldığını benim parama güveniyor. zaten senin görevin bana para vermek biraz kıymet bil dimi. ama yok.

    artık ben gittikçe emin olmaya başlamıştım en ufak ayrıntı bile dikkatimden kaçmıyordu. bir keresinde muz almak için mutfağa gittim annem de salonda, mutfağın kapısına bakan koltukta oturuyordu. sanırsınız mutfak bekçisi amk. mutfağa girdiğimi gördü. yalnızca bir muz alıp çıkmıştım. ne aldığımı merak etmiş olacak ki göz ucuyla çaktırmamaya çalışıp kafasını kaldırdığını hissettim. içimden kafasına muzu fırlatıp "huur ÇOCUĞU MUYUM LAN BEN NE BAKIYORSUN?" diye bağırasım geldiyse de sakince içeri gidip muzumu afiyetle yedim.

    bugün de bardağı taşıran son damla mantarlı et sote oldu. mantarlı et sote benim en sevdiğim yemektir. tamam yapmış eline sağlık ama tuzu resmen avuç avuç dökmüş. haliyle çok sinirlendim. "ben tuz sevmiyorum diye mi döktün bu kadar, zaten benden yemek esirgiyorsun farkında değilim sanma" diye çıkıştım. tabii annem durur mu anında bağıra çağıra inkar etti. nankör olduğumu, hiçbir şey hakketmediğimi söylemeye başladı. suçlu pgibolojisi işte. ben daha fazla uzatmadım çünkü bunun bir yararı yoktu. olayı anlamıştım.

    bunlar aile meselesidir, özeldir. ama bugün yaptığı artık sabrımı taşırdı ve sizinle bütün olanları paylaşmak istedim. eminim ki aranızda böyleleri vardır. eğer iki kardeşseniz dikkat edin küçük olanı hep daha çok yer. sonuç olarak bizler anne babamızı fazla şımartmayalım, görevlerini unutmasınlar. zaten yakında ayrılmış olacağız. keyfini çıkartın.
    ···
   tümünü göster