1. 401.
    0
    Bir kaç saat daha dedikodu yapıp eğlendikten sonra kalkma vakti gelmişti. Halam sen gitme daha biz konuşuruz dedi. yarın işe gitcem dedim. burdan gidersin nolcak dedi. yoğun ısrar ve sıkmalarına dayanamayarak pes ettim. Bizimkileri uğurladıktan sonra halamla uzun uzun konuşup gülük eğlendik. Nasa dan athırsızından bahsettim halama, halam at hırsızını beğendi. boşver nasayı dedi. uzaya gidip napcaksın zaten. Eniştem çoktan yatmış biz hala konuşuyorduk. artık yatmazsam sabaha kalamam dedim. ve yatmaya karar verdik. Sabah telefonun iğrenç alarmıyla uyandım. halamlar uyuyolardı o yüzden mümkün olabildigince sessiz bir şekilde hazırlanmaya çalıştım. Sonra ayılmak için kahve yaptım kendime balkona çıkıp içmeye başladım. Yan dairenin balkonuna bir adam çıktı. çok şık bir takım elbise giymişti. italyanlara benziyordu. onunda elinde bir fincan vardı ama kahvemi yoksa çay mı oldugu belli olmuyordu. çay içer tipte biriydi. bir eli cebinde dimdik durup adalara doğru bakıyodu. duruşu falan çok hoştu ayrıca çokta yakışıklı gelmişti gözüme. adama artık ne kadar baktıysam rahatsız olmuş olmalıki yalandan fincanını hafifçe kaldırarak selam verdi. günaydın dedi. sanki deminden beri adama bakan degilmişim gibi terslercesine günaydın dedim. niye öyle sert konuştugum hakkında en ufak bir fikrim yoktu. utanmıştım belkide yada suçluluk duygumu agresiflikle bastırmaya çalışıyordum. Adam gene öküz gibi konuşmama aldırmadan. gülümsedi bana. aklım başıma gelmiş, bu sefer ayıp olmasın diye bişey söylemek istemiştim ama aklıma hiç bişey gelmiyordu. Rezil gibi bir cümle kurdum ve çatlak bir sesle "halama geldim ben" dedim. Allahım ne saçmalıyordum ben. niye böyle abuk sabuk seyler soyluyordum. çok utandım kendimden. Adam ne saçmaladığımı düşünüp duruyordu heralde kafasından. "halama geldim ben" böyle bir cümleye ne demesini bekliyordum ki. "tek mi geldin? aferin sana akıllı kız" falan mı diyecekti sanki. adamda bişey bulamadı demek ki sadece gulumsedi bana. kesin gerizekalı oldugumu falan düşünüyordu. bişeyler demeliydim. akıllıca bişey soylemek zorunda hissediyordum kendimi. ama aklıma hiç bişey gelmiyordu. gelen şeylerse birbirinden alakasızdı. Susmak en doğru tercih olacaktı ama susamıyordum daha da alakasız bir şey söyledim "yaz da geldi" Allahım ne diyordum ben. neler saçmalıyordum. haziran ayında yaz da geldi diyordum. aferin sanem mevsimleri ögrenmişsin hadi bir daha birlikte sayalım ilkbahar yaz sonbahar kış. günaydın. halama geldim ben. yaz da geldi. evet kesinlikle zihinsel bir engelimin oldugunu düşünüyordu adam. niye susamıyordum. bunun gibi binlerce düşünce zihnimden 1 saniyede geçince okadar bunaldım ki. dayanamayıp dahada saçmalayıp özür dilerim dedim. Allahım her geçen saniye daha da saçmalıyordum. adam pardon anlamadım dedi. Anlamıştı ama hiç bir mana verememişti niye adamdan özür diliyordum. "şapşal diilim ben. offf çok utanıyorum" dedim. en son bu kadar utandığımda fatih terimin ingilizce konuşmasını dinlemiştim dedim. Adam artık daha fazla dayanamayıp çayını püskürtüp güldü. karşı evin çatısında ki martılar bile gülüyordu bana. adamın bembayaz gomlegi benim yüzümden battı. bi taraftan guluyor bir taraftan bardagı kendinde uzaklastırmaya calısıyor bir taraftanda kendini daha fazla pislenmekten korumaya çalışıyordu. muhtemelen gülmekten dolayı içtiği çay yudumunu ne yutabiliyordu nede çıkarta biliyordu. adam içeriye girdi ve görüntümden kayboldu. balkon aşağıya atlayıp kaçmak geldi içimden. daha kalkalı 30 dk olmuştu ve ben rezil olmayı başarmıştım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster