1. 26.
    -1
    Normal bir yangın gibiydi, alevler fazla büyümeden kontrol altına alınmıştı ve insanlar sakinleşmişti. Derken yangının çıktığı evin üst katından bir kadın çığlığı sesi yükseldi ve o kadın pencereden dışarı atladı ama böyle camı kırarak atladı yani ve dördüncü kattan hepimizin ortasında yere çakıldı. Yetmedi ayağa kalktı ve koşmaya başladı, elindeki bıçağı da karnına saplıyordu, bilmem inanıyor musunuz ama ben bunları gözümle gördüm, diyorum ya tüm mahalleli gördü. Kadın 20-30 metre filan koştuktan sonra bir arabaya yaslandı ve eliyle karnını yarmaya başladı. Ben, “oha bağırsaklarını çıkarıyor” diye düşünüyordum ama o sırada bir bebek ağlaması duyduk ve karnından bir bebek çıkardı kadın, yere bıraktı ve kendi de düştü, kıpırdamadan kaldı öyle. inanın bana oradaki o kadar polis, itfaiyeci, sağlık görevlisi, mahalleli, artık ne kadar insan varsa birinin bile zütü yemedi gidip bakmaya, herkes donakalmıştı. Öyle izledik, bebek ağlamaya devam etti. Sonra bir teyzenin sesini duyduğumu hatırlıyorum, o ölen kadının bir çocuğu daha olduğunu söyledi. itfaiyeciler filan koşa koşa eve girdiler, bir hareketlenme oldu, birileri ölen kadınla bebeğine doğru koştu, artık görmek istemiyordum olanları. Neyse…

    Ben işte o gün derin devleti gözlerimle gördüm. Ama öyle MiT filan değil abi… Harbi değişik adamlar. Gün aydınlanmaya başlamıştı, polis barikat kurmuştu kimseyi salmıyordu, kimseyi içeriye sokmuyordu. Bildiğin karantinaymış aslında o, şimdi düşününce anlıyorum. Sabaha doğru uzaktaki bir camiden sabah ezanının okunmaya başladığı sırada 8-10 kadar araba geldi. Değişik değişik adamlar… Abi bunlar koşa koşa bir girdiler o sokağa, hemen ölen kadının cesedi ortadan kaldırıldı, bebek bir yere taşındı, diğer çocuk kurtarılmıştı, onu da aldılar zütürdüler. Sonra o apartmanda oturanlar, bizim Dinçer’in babası filan da arabalara doldurulup zütürüldü. Yerel basından birkaç muhabir vardı, kameralarına, fotoğraf makinelerine el konuldu, gözlerimizle gördük, hiçbiri de itiraz etmedi, tıpış tıpış verdiler ve o olaydan hiçbir yayın kuruluşu bahsetmedi. Sadece Kocaeli’nin yerel gazetelerinde, sıradan bir yangın haberi olarak yer buldu bu olay kendine. Sabah olunca kadınları çocukları evlerine yolladılar, birkaç kişiyi daha alıp gittiler. Çoğunun ifadesini almışlar emniyette ama bizim arkadaşın babası da dahil olmak üzere belli başlı insanlara özel sorular sormuşlar. Adamlar sanki bu tip olaylar çok normalmiş gibi yaşananların çoğunu da tahmin ederek sorular yöneltmişler ve verilen cevaplara hiç şaşırmamışlar.

    Daha sonra o apartman ve çevresindeki iki apartman yıkıldı. O adamlar bir süre daha gelip gitmişler sokağa ve herkese bir kağıtlar imzalatmışlar. O üç apartmanda oturanlara da izmit’in iyi sayılabilecek yerlerinde evler verdi devlet ve bu olaydan kimseye bahsetmemeleri için taahhüt aldı. En sonunda da o yıkılan apartmanların boşluğuna cami yapıldı… Sanırım artık oralar daha huzurlu ya da biz duymuyoruz artık olanları.

    Not: Bu yazıyı sözlüğe yazıp gönderdikten sonra aklıma gelen birkaç bilgiyi daha paylaşmıştım. Burada da vereyim onları;

    O apartmandan atlayan kadının hamile olduğunu kimse bilmiyormuş. Yani kimseye bahsetmemiş bu durumdan ve karnı filan düzmüş. Ayrıca bebeğe ne olduğunu bilen yok, büyük çocuğu bir yurda mı ne yerleştirmişler, o biliniyor sadece.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster