+10
pokemon giberdi
digimon hoplatırdı dev tasolar zıplatırdı
çevirince üstündeki şekil oynayan tasolar vardı amk elimizi süreter zırt zırt ses yapardık
bilyeler vardı bazen rakı şişelerindeki şeffaf küçük bilyeyi alırdım milleti kandırırdım bu yüzlük derdim 100 tane koyarlardı ahahaha
hey gidi günler lan
tombi cips vardı 100 bin liraydı ne yerdim amk her allahn günü
sakız sigara çıkmıştı o zamanlar o kadar yasak falan yoktu
ufacıktık elimize alırdık ağzımızda gezdirirkik sakızı millet gerçek sigara sanardı
ama yumiyum değil amk bilfiğin sakız sigara
salça vardı ekmek vardı ara öğünlerde iyi giderdi
taso turnuvaları yapardık sıkılınca mahalle çocuklarını karsımıza alır tasoları dağıtırdık herkes kapışırdı havada yakalamaya çalışırdı
babylade çıktı sonra alırdık cipsleri elleye elleye içinde taso ya da babylade olanı seçerdik.
sonra birleştirir döndürürdük babylade i
tabi onu beğenmeyince zımbırtısını çıkarıp delikli taso yapardık öyle taso oynardık amk
ash yenilmezdi süperdi amk bini hepimizin favorisiydi
topumuzu alırdık elimize en yakın parka koşardık
3 korner bir penaltıydı maç yapardık
topun sahibi takımdaki adamları seçme üstünlüğüne sahipti
aldım verdim yapmak ona işlemezdi
topu bırakırdık dondurma almaya koşardık o zamanlar çizgi film karakter şekillerinde dondurmaları ok severdik
ben nedense ya tweety ya da bugs bunnye benzeyeni alıp yerdim bazende karavana sam denk gelirdi tabi
arkadasımızın evine giderdik akşam ezanında eve dönmek şartıyla. evde bile topu alırdık elimize ondan sıkılınca ateri oyunlarına geçerdik
başlardık atariye. mario vardı ilk önce 99999 in 1. o kadar rakam vardı ama içindeki oyun sayısı toplasan 20 ydi vay beee
marioyu alırdık elimize 8 in 5 ine geçer prensesi kurtarırdık
sonra çakmaktaşlar çıkmıştı pahalıydı tabi. şimdiki playstation 3 ün orjinal oyunları gibi güç yetmiyodu ama elinde olan birisinden ödünç alabilmek vardı o zamanlar
istediğimizde başka bi oyun karsılığı takas edebilirdik sonra sıkılınca geri alırıdk. ardından felix çıktı hoplattık zıplattık ondan da sıkıldık sonunda
televizyonu açardık teletabiler bize selam yollardı. Hugo ve tolga abi ekranlrı keyiflendirirdi
çocuklar bölümü geçemeyince sinirlenirdik topu topu 2 tuşa bascak yaaa derdik ama ne bilelim o zamanlar yayın akışının telefondan 2 saniye önce geldiğini
charlie vardı maymun charlie çok severdik ne izlerdik be
evet beyler hayatımız böyleydi
top oynamaktan sıkılınca dışarı çıkardık bu sefer yerden yüksek yüksek oynardık. kaldırımlar bizim için kurtarıcıydı. adeta üzerine çıkmamız için can atarlardı
yerden yükseği fazla uzattığımızda akşam ezanı okunmaya başlardı bütün çocuklar evlerine doğru koşardı ama eve hızlı yetişmek için değil
akşam ebesinden kurtulup eve ebe olmayan bi vaziyette gitmenin onurunu yaşayabilmek içindi bu durulmaz koşuşmalar.
akşam ezanı okunur okunmaz binin biri akşam ebesiiieeeyyy diye bağırır bizi yakalamaya çalışırdı ebelenen ertesi günün akşam ezanında aynı bu çocuk gibi bağırıp yine kovalamaya başlardı
ertesi gün olurdu oynayacak arkadas bulamazdık. mahallede sadece kızların olduğu vakitler bunlar
bizde giderdik onlarla sek sek oynardık ip atlardık napalım amk can sıkıntısı
çeşit çeşit oyunlarımız vardı telefonumuz ya da bilgisayarımız yoktu
evden çıktığımızda bizim için endişelenen ailemiz vardı ama şimdi olsa gibtir git bişey olursa bei ara diyolar dimi. o zamanlar eve biraz gecikince mahalleli seferber olurdu çocuğu bulmak için
yağmur yağardı toprak kayganlaşırdı elimize karton alır kaygan topraktan kayardık üstümüz başımız her yerimiz çamur olurdu
nerde kum görsek hep kumla oynayasımız gelirdi ama annemiz ya da babamız gördüğünde elleme onları köpekler pisliyo o kunlara diyerek en büyük eğlencemizi pislik yuvası olarak tanıtırlardı bize
günler geçerdi
sabahın köründe kalkar kanal d deki çizgi film kuşağını seyrederdik saat 5 bucuk 6 gibi
yoktu o zaman cartoon network disney channel sadece sabahın köründe çizgifilm kuşakları vardı
tsubasa vardı pokemon vardı
ronaldinho vardı beckham vardı
ne zaman maç izlesek gol atınca sevinçten dizlerinin üzerinde kayanlara özenirdik. okul koridorlarında önlükleri yukarı kaldırıp hızlıca koşardık ve dizimizin üstünde kayardık
her gün azar işitirdik çünkü ne zaman eve gitsek pantolonun dizleri yıpranmıs ya da yırtılmıs olurdu
fazla sürmeden bigibletler alındı neşemize diyecek yoktu
ilk önceleri elleri bırakıp sürmeye çalışmak daha mantıklıydı sonra şişeyi bigibletin tekerine sıkıştırıp motor sesi çıkarmak geliyodu tabi
eve gittiğimizde babamız kızardı bigibletinin tekerinin hali ne böyle diye. ama anlamazdık meğer yıpranıyomus iç lastiğe kadar aşınıyomuş amk lastikleri
bigiblette fren yoksa ayağımızla durdururduk arka tekere ayağımızı sürterdik
çok geçmeden anladık ki bu seferde ayakkabımız yıpranıyodu ve fazla paramızda yoktu her bigiblete fren şarttı
okuldan eve her gelişimizde illa ki önlükte ya da yakada kocaman bi leke olurdu
kızların yakası desenli yumrulu bizimkiler düz olurdu
okula ne zaman gitsek tenefüslerde alırdık elimize kalem kutularını silah gibi oynar çatışırdık
kazanan takım bi sonraki tenefüste alacağı adamları seçerdi baştan
ertesi tenefüs silahçılıktan sıkılınca 11 el oynardık
bi sürü kişi toplanır bi ebe seçerdik o piti piti yaparaktan
ebe olan bizi yakalayınca 11 e kadar saymak zorundaydı 11 e gelmeden elinden kurtulan ebe sayılmıyodu
ebe ne kadar çok adam yakalayıp ebeleyebilirse o kadar ebe oluyodu ve tüm ebeler diğerlerinin peşinden koşuyodu sona kalan şampiyon oluyodu
bizim çocukluğumuz güzeldi beyler yaşardık yaşatırdık
eğlenirdik coşardık
herşeyden önemlisi değerlerimiz çok önemliydi ve herşeyi eğlenceli hale getirmeye çalışırdık
buraya çocukluğumda yaptıklarımı anlatmaya devam etsem okumaktan sıkılırsınız amk. yazdıkça aklıma geliyo yenileri
benden bu kadar şimdiki nesil asla böyle olamayacak onların bilgisayarları telefonları ve teknolojileri var ve çoktan değerlerini kaybetmiş durumdalar onlar için yapılabilecek hiçbişey yok
saygılar herkese