1. 26.
    0
    Kedi Zuma
    Tarih boyunca bazı hayvanların insanlarla olan iletişimi, öteki hayvanlara oranla daha dikkat çekici olmuştur. Bunları başında gelen kedi, telepati yeteneğiyle tanınmış bir hayvandır. Bu nedenle bazı büyü ritüellerinde kullanılmıştır.
    Bu olayımız da Fransa da meydana gelmiştir.
    Raymond Bernard, eşi ve üç çocuğu bir hafta sonunda piknik yapmaya gidiyorlar. Çocuklar, Zuma adındaki çok sevdikleri kedilerini de yanlarına alıyorlar. Ormana vardıklarında Zuma yanlarından ayrılıyor ve gün boyunca hiç gözükmüyor. Dönüş vakti geldiğinde Zuma’yı arıyorlar ama bulamıyorlar. Çocukların ağlamasına rağmen eve dönüyorlar.
    O gece Raymond Bernard, rüyasında Zuma’yı görüyor. Zuma, gelip kendisini almasını istiyor. Hemen yataktan fırlayan Bay Bernard iki oğlunu uyandırıyor ve adeta bir güç tarafından yönetilircesine ormana geri dönüyor.
    Ormana vardıklarında Bay Bernard biri tarafından yönlendirilircesine ormanın içlerine gidiyor ve rüyasında gördüğü yerde Zuma’yı oturmuş kendini bekler buluyor.
    O günden sonra Raymond Bernard’ın kediye karşı olan tutumu değişiyor, çünkü daha önce hiç inanmadığı bir fenomenin gerçekleşmesine aracılık etmiştir. Hem kendisiyle telepatik bağlantı kurabilmiş, hem de bunu rüyada gerçekleştirmekle parapgibolojinin araştırma alanına giren iki örneği bir arada yaşamıştır.
    Ruh ve Madde Dergisi

    Dahi Bebek Uzaylı mı?

    Akıl hastası olan Helen önce "Ben kimseyle, hiç bir erkekle yatmadım" diyordu. Ancak, karnında bir çocuk vardı ve kısa bir süre sonra da doğum yaptı. Doktorlar, bebeği gördüklerinde gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Doktorların yarı akıllı diye nitelendirdiği Helen Chaldwood, ailesinin zorlaması yolu ile yatırıldığı hastanede ortalığı birbirine katıyordu. " Bırakın beni, ben hamile falan değilim. Bugüne kadar elime erkek eli bile değmedi" diye bağırıyordu. Oysa röntgen filmlerinde karnında bir kız çocuk taşıdığı net bir biçimde görülüyordu.

    Ailesi Helen'in her çılgınlığına alışmıştı artık. Genç ve güzel kızlarının beyninde çocukluğundan beri büyüyen ve de bir türlü engellenemeyen bir ur vardı. Bu ur, genç kızın beynine baskı yapıyordu ve onun ara sıra dengesiz hareketler yapmasına neden oluyordu. Ailesi Helen'in hamileliği konusunda ise "Kim bilir hangi delilik nöbetinde bir erkekle beraber oldu da hamile kaldı" diye düşünüyordu. Ancak Helen'nin hamileliği altıncı ayında ortaya çıkmıştı ve doktorlar "Bu çocuk alınmaz, Helen doğum yapmak zorunda " demişlerdi. En sonunda Helen, babası bilinmeyen bu çocuğunu doğurdu. Bebeği, dünya tatlısı bir kız çocuğuydu, saçları alışılmadık biçimde parlak sarı, cildi güneşte yanmış gibi turuncu renkteydi. Doktorlar, bu kadar gür saçlı doğmuş bir bebeği ilk defa görüyorlardı. Doğumdan itibaren hepsi şaşkın bir ifade ile birbirine bakmışlardı. Ancak gerçekte şaşırtıcı olaylar dizisi, Liza ismi verilen güzel bebeğin büyümeye başlamasıyla gelişti.

    Liza, bilim adamlarını dahi hayrete düşürecek kadar akıllıydı. Çok az konuşuyordu, ancak konuştuğu zaman ise bütün söyledikleriyle ortalığı karıştırıyordu. Bir bilim adamı, Liza beş yaşına geldiğinde şunları söylüyordu. "Bu kızın şu andaki beyninde bulunan bilgi, bizim kafamızda yoktur, korkunç bir matematik, fizik, astronomi, kimya bilgisi var. Onun söylediği pek çok şeyi anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu kızın babası ise büyük olasılıkla bir uzaylı. Evet kesinlikle, bu kız dünyamıza uzaydan gelmiş bir yaratığın kızı olmalı."
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster