1. 1.
    0
    eğer sizin bir sorununuz varsa; kendinizden, insan olarak varoluşunuzdan veya çevrenizden, yani içine geldiğiniz dünyadan ve zamandan bir memnuniyetsizlik söz konusuysa; oksijenle bir sıkıntınız varsa; iletişimle, sosyallikle bir sıkıntınız varsa o zaman siz çareler aramaya başlarsınız. gerçek olanla yetinmemeye başlarsınız ve beş duyunun ötesinde bir duyu geliştirmeye çalışarak, buna da hayal gücü diyelim, o hayal gücü duyusuyla yeni bir gerçeklik yaratmaya çalışırsınız. o noktada insanın zihninde tek kişilik gösteri başlar. o gösteri de son derece gösterişlidir çünkü sınırsızdır. hiçbir baskıya maruz değildir. sosyallikten kaynaklanan, güzellikten çirkinlikten kaynaklanan, zekâdan veya herhangi bir yargılamadan kaynaklanan hiçbir baskıya maruz değildir. dolayısıyla o gösteride her soru sorulabilir ve hiç akla gelmeyen yanıtlar verilebilir. ancak, o gösteri öyle bir gösteridir ki sahnedeki de şahsın kendisidir, izleyen de şahsın kendisidir. bu da uzaktan baktığımızda yan masadaki adamın tek başına konuşması şeklinde yerini alır. siz de dersiniz ki bir sorunu var, normal değil herhalde. ama aslında orada bambaşka bir gösteri vardır. o tek kişilik gösterinin yapıldığı odadan ya da tiyatro sahnesinin bulunduğu binadan bir daha çıkamama tehlikesi vardır. işte bu bir korku. bu, aynaya çok uzun süre bakıp hangisinin gerçek olduğunu unutmaya benziyor. aynaya bakanın mı aynadaki suretin mi? bunu unutmaktan korkabiliyor birileri. o zaman delirmekten korku başlıyor. dışarıdan baktığımız zaman bizim delilik diyebileceğimiz işler de ancak o yan masadaki adamla aramızdaki mesafe kadardır. aslında hiçbir fikrimiz yoktur onun zihninde nelerin dönüp dolaştığına dair. delilik belki anlatması kolay olduğu için, birçok şey barındırdığı için kullanılan bir kelime. belki romanlarda onları tanıtmaya çalışırken söylenebilecek kolay bir kelime. ama hiçbir insan hiçbir başlığın altına girebilecek bir varlık değildir.
    ···
   tümünü göster