1. 776.
    +11 -2
    Biraz silkelenip reel hayata dönüşümü sağladım. Kadehleri tazeledim bir daha bitirip, tekrar tazelemek üzere. Birer sigara ateşledim, ona ve kendime. Kadehimi kaldırdım;

    “tüm hayat gibenlerin şerefsizliğine!”
    “şerefe!”

    “hadi devam et de bitsin her şey”
    “elbette… kızla artık arkadaşlık olayından bit boyut yukarıya taşınıp sevgili gibi flörte başlıyorlar. Kız buna samimi mesajlar atıyor, sürekli görüşmek istiyor vs. ama bi süre sonra kendini geri çekiyor; ‘yok olmaz, olamaz, olamayız’ diyor. Bizimki iyice çıldırıyor tabi.”

    “yani ne amk bi kızı gibemedi diye mi hayatı böyle oldu?”
    “sus da dinle.”
    “pardon.”
    “malak kızı zorluyor neden olmaz? Neden olamaz tarzında. Kız buna erkek kardeşinden ve 2 kuzeninden bahsediyor. Kız ne zaman bir erkekle konuşsa, bu sevgili olarak değil arkadaşça bile olsa problem çıkarıyorlarmış. Malak aktif bi insan olduğundan dolayı esnafları tanıyor ve güvendiği birkaç kişiye kızı ve ailesini, kardeşini, kuzenlerini soruyor. Herkes malak’a boş ver vazgeç, canın yanar tarzı konuşuyor. “

    “özet geç hadi”
    “velhasıl bizimki geri durmuyor. Normalde bela sevmez ama kıza bildiğin aşık. Her memleketi izmir gibi, her insanı insan gibi sanıyor. Neyse bir süre sonra birileri kızın kardeşine durumu yetiştiriyor. Malak bir gün okula giderken bunu arabaya alıyorlar. Tehdit ediyorlar uzak dur gibisinden. Uzak durmuyor tabi. Okulda yine kızın yanında sürekli. Okuldan bi şerefsiz takip ediyor bunları. O çocuk da bölgenin yerlilerinden. Arıyor kızın kardeşine durumu aktarıyor. Akşamüzeri bunlar kızla okuldan çıkıp giderlerken iki araba yanaşıyor yanlarına birine kızı birine malak’ı bindiriyorlar.”

    “bir dk belki alakasız olacak ama bu yaşadığımız olayla ben buradayken bizim eve giden postanın bir alakası var mı?”

    “evet var anlatcam her şeyi”
    “pekala devam…”

    “dağ gibi uzak, tenha bi yere zütürüyolar malak’ı kızın kardeşi ve kuzenleri içkici, esrarkeş tipler. Aralarında ne konuşma geçti ne oldu bize tam anlatmadı ama ilk güzelce dövüyorlar. Tekrar olmasın bi daha görmeyelim yanında falan diye. Bizim ki atarlı ya, size mi sorcam tarzı kışkırtıyor sanırım. Malak’ı orda ağaca bağlıyorlar tam 3 gün! Yeri geliyor tekme tokat yeri geliyor başka şeyler. Sadece su veriyorlar.

    “başka şeyler?”
    “biraz sıkıntılı kısım o aslında.”
    “anlat!”
    “söz verdik artık anlatıcaz. Bira şişelerini çıkartıp bunun penisine, vücüduna küçük çizikler atıyorlar, hatta ileri gidip makatına şişe sokuyorlar.”

    Kız ağlamaya başladı beyler elim ayağıma dolaştı napcağımı bilemedim. Kafam da inceden gidip geliyor çok içtim. Kıza mı sarılsami rakı mı içsem, sigara mı yaksam bilemiyorum. Daha önce böylesine iğrenç bir durumda kalmamıştım. Ciddi bir olay neticesinde yanımda bir kız ağlıyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

    Gittim sarıldım, sarıldı… bi 15 dk ağlamıştır öylece. Omzuma ıslaklığın geldiğini hissediyordum. Arada tam anlamıyordum ağalamasından ama “neden bu dünya böyle? Neden harika değil? Neden bu kadar şerefsiz var” tarzı cümleler söylüyordu.

    Her hıçkırdığında içimden bir parça sökülüyordu. Ve o an içimdeki hümanizmin her zerresine sövdüm. Keşke umursamaz insan olsaydım. Kız omzumda ağlıyor. Sarıldım teselli etmeye çalışıyorum ama içimde mahkeme kuruldu amk.
    içimden “kızı giberken hümanizm yok muydu amk? Malakla böylesine oyun oynarken nereye gitti lam hümanizm? Yaz kızım, sanığın ebesinin dıbının gibilmesine, zütüne bira şişesi sokulmasına…” gibi şeyler geçiyor.

    “biraz ara ver” dedim kaşar’ı doğrulttum. Gözyaşlarını sildim.

    Biraz öyle durduk.

    “hazırım” dedi.
    “tamam zorlama yok nerden başlamak istersen başla, ben soru sormayacağım”
    “anlaştık. Neyse bu olaydan sonra bunu bırakıyorlar hastaneye gidiyor. Biz tabi oraya gittik hemen duyunca. Polis vs işlerini hallettik. Ama malak’ın ağzından 1 cümle çıkmadı. izmir’e getirdik. Pgibiyatrik tedavilere başladı. Artık eskisi gibi değildi”

    “peki bu olayın bizle alakası?”
    “ben sen ilk geldiğin zaman söylemiştim senden biraz da olsun hoşlandığımı. Çıtlatır gibi oldum ama birden hiddetlendi. Resmen çıldırdı evin içinde. Krizlere girer gibi oldu. Doktorunu aradık. Bu olayın geçmişte yaşadığı travmayla alakalı olduğunu söyledi. Yani şöyle düşün: sen benimle birliktesin sevgiliyiz. O da benim erkek kardeşim. Pgibolojik olarak senden intikam almak istiyordu ama elde avuçtaki tek arkadaşı sendin. Bu olay onu biraz dizginlemeye çalıştı.”

    “soru yok dedim ama peki posta olayı?”
    “o da kendi yapmak istediklerinden ya kötü bir şey yapar mıyım diye düşünerek evine böyle bi mektup yolladı. Haberim yoktu olsa izin vermezdim. Sen bizi yalnız bırakıp gittiğin zaman anlattı bana.”

    “peki nasıl cesaret edip yalnız tekrar gönderdiniz il dışına?”
    “aslında istemedik ama doktor rutine dönmesi gerektiğini söyledi. Babam zaten ondan habersiz hocalarıyla ve yurdunun sahibiyle konuştu. Gözlüyorlardı sürekli. Babamın annemin seninle bu kadar samimi olması bu yüzden. Malak’ın uzun zaman sonra vakit geçirdiği belki de tek insansın. Annem de biliyordu sana karşı biraz birşeyler hissettiğimi ama işte… yanlış hamleler yanlış sonuçlar doğurdu.”

    Beyler hava aydınlanmaya başlamıştı. Artık açıklanacak bir şey yok. Sorulacak soru yok. Her şey kabak gibi ortada.

    “bitti mi?” dedim
    “bitti bu kadar” dedi.
    “hayır anlatacakların değil, genel olarak her şey bitti mi?”
    “bitmedi ama bitmeli.”
    “bittiyse ben gidiyorum.”

    Kızın gözleri doldu. Hayır bundan birkaç hafta öncesine kadar huur gözüyle baktığım kız aslında öyle değildi. Enayi ve nerd dediğim çocuk aslında öyle değildi. Hayatta birçok dersi bu anımdan çıkardım beyler. Hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Fevri hareket etmemeyi insnalarla oyun oynamak yerine onları anlamaya çalışmayı öğrendim.

    Olayın devamında malak okulu bıraktı. En son askerde diye duydum ne oldu bilmiyorum. Kaşar yüksek lisansını tamamladı öğretim görevlisi oldu.
    Ben de ondan bir sene sonra okulu bıraktım. Malak’ın sevdiği kızın kardeşi ve kuzenleri hapse girmiş. Kızdan haberimiz yok.

    Kaşar’ın gözlerine baktım. Yüzünü avcumun içine aldım. Dudağına anason esanslı nemli bir öpücük bıraktım.

    “hoşça kal” demek istedim ama boğazıma inanın bir öküz oturmuş gibiydi. Hatta öküzden ziyade mandıra, çiftlik falan var gibiydi.

    Hıçkırdım amk. Alkolden kusmadım ama duygularımı kustum amk. Kız ağlıyor ben ağlıyorum. Kıza aşık değilim ama yaptığım binliğe ağlıyordum belki. Belki malak’a üzüldüğüm için ağlıyordum. Gerçi önemi kalmamıştı neye ağladığımın. Ağladıkça rahatlıyordum.

    Kaşarı evde bıraktım dışarı çıkıp bi taksiye bindim.
    “abi en yakın otele çek”
    Beyler ölüyordum alkolden amk. 1 gün yattım uyudum. Memlekete döndüm.

    son.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster