1. 1.
    +1
    buyrun gençler part3:
    yol fazla sürmedi. 15 dakika sonra demir bir kapıdan girip, güzel bir villanın önünde durduk. şöför hemen inip arka kapıyı açtı. önce nusret bey indi, elini uzattı ve pelin’in inmesine yardım etti. ben de indim arabadan. ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. bekçi olduğunu tahmin ettiğim bir adam evin yan tarafından koşarak geldi, “hoş geldiniz nusret bey!” dedi, villanın gösterişli ön kapısını açtı. nusret bey pelin’in beline sarılıp içeri girdiler. ben de arkalarından girmeye yeltenirken, nusret bey, “seni ben sonra çağıracağım. şimdilik burada bekle!” dedi.

    bir şey söylemeden aptal aptal durdum, arkalarından baktım. kapı kapandı. şimdi geriye dönmem gerekiyordu, ama şöförle yüz yüze gelecegimi düşünerek utandım. onun da bekleyeceği belliydi. şöförün, “gel koçum arabada otur!” diyen sesiyle kendime geldim. artık bana beyefendi demiyordu. patronu yoktu ortalıkta. bu duruma aşina olduğu besbelliydi. pek fazla göz göze gelmemeye çalışarak arabaya girdim. onunla muhattap olmak istemiyordum. süklüm püklüm, konuşmadan oturdum.

    sessizliği o bozdu, “yenge de pek hoşmuş. karın mı?” dedi. isteksizce, “evet... ” dedim. şöför, “nusret bey böyle ufak tefek genç kızlara bayılır. çoğu zaman böylesi çıkmıyor. onun için keyifli görünüyor bu akşam... ” dedi. karımın güzelliği, ciksiliği onun da hoşuna gitmişti sanki. hoş, pelin’in, aynı anda hem masum bakire, hem ciksi fahişe olabilen görüntüsünü görüp de iç geçirmeyen, gibi kalkmayan erkeğe rastlamamıştım ya...

    şöför, “zor geliyor mu sana?” diye sordu. sesinde samimiyet ve sıcaklık vardı. biraz daha yakın hissettim kendimi ona. birinin yakınlığına ihtiyacım vardı açıkcası. “eh, tabii ağır geliyor... ” dedim. şöför babacan bir gülüşle, “alışırsın oğlum, zevk de alırsın. sen öyle birine benziyorsun. buraya gelinceye kadar ağzını açıp bir şey diyemediğine göre... ” dedi. sonra aynı gülümsemeyle, “nusret bey senin hatundan hoşlanırsa seni de ihya eder!” dedi.

    zevk alacağımı söylemesine gerek olmadığını, zaten o utanç verici zevki aldığımı ona itiraf edemedim. ama anlamış olacak ki, “sessiz olursan seni onları duyabileceğimiz yere zütürürüm.” dedi. “peki... ” dedim uysalca. eliyle gel işareti yaparak yürümeye başladı. arkasına takıldım. evin arkasına doğru yürüdük. etrafta başka bir ev olmadığı için sessizliğin içinde karımın haykırmaları duyulmaya başladı. hafif bir ışığın geldiği ikinci kattaki pencerenin altındaydık. ne çabuk başlamışlardı. nasıl hemen karım böyle bas bas bağırır hale gelmişti?

    karım normalde gibilirken inlerdi, ama böyle bağırdığı pek nadirdi. zevk haykırışları yükseldikçe gibimin kalktığını, sertleştiğini hissettim. şöförün de eli de apış arasına gitmişti. pantolonunun üzerinden gibini düzeltti. sonra da sessizce, “üff... ulan senin huur iyi bağırıyor!” dedi ve pantolonunun üstünden yarağını avuçlayıp oynamaya başladı. gayri ihtiyari ben de aynı şeyi yaptığımı fark ettim. o daha fazla beklemedi, pantolonunun kemerini çözdü, donuyla birlikte aşağı indirdi. elini tükrükleyip, dışarı çıkan yarağına asılmaya başladı.

    artık kendimi engelleyemiyordum, ben de aynısını yaptım. asılmaya başladım. öyle garip, anlatılmaz bir durumdu ki! kendimi tanıyamıyordum. bugüne kadar hiç tanımadığım bu adamla yan yana, pencerenin altında karımın gibilirken çıkardığı seslere 31 çekiyordum. şoför kulağıma yaklaşıp, “acele etme... nusret bey boşalmadan uzun uzun giber senin karıyı! tadını çıkar!” dedi. bir şey söylemeden başımı salladım. kulaklarımda karımın çığlığı ve vücutlarının birbirine çarpmasının sesiyle kendimden geçiyordum...

    birazdan karımın haykırmaları arttı. “aahhh! nusret’im! erkeğimmm! gib beni!” diye bağırdı. artık sadece çığlık atıyordu. karım geliyordu. bir kaç dakika sürdü gelmesi. onun böyle kendini kaybetmiş bir halde boşaldığını hiç duymamıştım. nusret bey, “offff... dıbına koduğumun küçük huursu!” diye soluya soluya basıyordu karıma. “daracıksınamcık! şimdi beni de getireceksin... ” dedi, hemen ardından da böğürürcesine sesler çıkartarak boşaldı. sonra sesleri duruldu.

    şöför hızla pantolonunu toparlamaya başladı. “hasgibtir! senin huur karın patronu çabuk getirdi! toparlan, gitmemiz lazım hemen!” dedi. şöförün paniğini anlamadım, ama ben de telaşlandım. pantolunumu çektim aceleyle. sessizce kaçtık ordan. evin önüne geldiğimizde, “nusret bey asla bu kadar çabuk gelmezdi, senin karının muamelesi çok iyi olmalı! nusret bey bir şey istemek için telefon eder bazen, onun için korktum. pencerenin altındayken benim telefon çalsaydı taku yemiştim!” dedi.

    nusret beyden telefon gelecek diye bekleyerek bir daha arkaya gitmedik. iki saate yakın konuştuk. şöförün adı kemal imiş. nusret bey çok güvenirmiş kendisine. ben de kendimden bahsettim. karımın erkeklerden ne kadar hoşlandığını ve benim bunu bilerek evlendiğimi anlattım. aklı almadı, ama dinlerken eğlendiğini hissettim. benden 5-6 daha büyüktü. bekardı. şimdi gönlünü eğlendiriyordu. ama, temiz bakire bir kız bulup evlenmeye niyetliydi. “ben namusuma düşkünüm! karı dediğin evinin, erkeğinin kadını olur. bir erkeğe yan gözle baksın öldürürüm valla. nusret bey de öyledir. bakma, önüne gelene kayar, ama karısının yeri başkadır. sen de biraz karına sahip çık diyeceğim, ama geç kaldın galiba!” deyip gülmeye başladı. “senin karı mal canım... sen ona sahip çıkamazsın zaten! o yolun yolcusu o!” derken, ben sadece dinliyordum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster