1. 1.
    -1
    bölüm beş

    Haliv’in isyanının üstünden bir gün geçmişti. Güneş her gün ki gibi parlıyor, ışıklarıyla Altın Saray’ı ve Gökyüzü Krallığını aydınlatıyordu. Halk günün ışımasıyla beraber her şey de bir tuhaflık olduğunu sezmeye başlamıştı ama kimse neler olduğunu anlamıyordu. Her gün halkın girişine açık olan saray kapıları kapanmıştı ve kapıların önünde saray muhafızları bekliyorlardı. insanlar önce Kral Lukos’a bir şey olduğunu sanmışlardı. Ama öyle bir durumda sarayın kapıları neden kapansındı ki? içlerinden bazıları muhafızlara neden kapıların kapandığını sorduklarında muhafızlarında kendileri gibi pek bir şey bilmediklerini anladılar. Bu sırada halkın arasına karışmış bir kişi öne çıktı ve elindeki kâğıtta yazanları yüksek sesle okumaya başladı. Kâğıtta aynen şunlar yazıyordu;
    Kralınız Haliv olarak ben bu mektupla sizlere sesleniyorum.
    Babam artık yaşlandı ve ağabeyimi sırf benden büyük ve kendisi gibi uysal bir koyun olduğu için tahta geçirmek istiyor. Oysa biz Gökyüzü Krallığı olarak bu sahta asalet numaralarını bir kenara bırakıp gücümüzü açığa çıkarırsak evrene hükmedecek kudrete sahibiz. Sizleri bu güce ortak olmaya çağırıyorum. Kralınız çok yakında evrene gücümüzü göstermek için ülkesine Krallığına dönecek…
    Mektubun henüz sonu gelmeden muhafızlar adamın üstüne atılmış ve kollarından tutup, sürükleyerek saray kapısından içeri sokmuşlardı.
    Bir anda saray kapısı önünde toplanan kalabalık, artık nelerin döndüğünü anlıyordu. Demek Haliv isyan etmişti ve tören bu yüzden yapılamamıştı. insanlar telaş içinde etrafa dağıldılar. içlerinden bir din adamı bağırarak Tanrı Krallığımızı ve evreni savaşın yıkımdan korusun dedi. Bir anda toplanan kalabalık yine bir anda dağılmıştı. Gökyüzü Krallığının başkenti sessizliğe gömüldü. Kimileri kaygılı bir şekilde işlerine devam etti. Kimileriyse işlerini bırakıp evlerine çekildi, az önce gerçekleşen keşmekeş ortamından eser kalmamıştı, tabii ki şimdilik.
    ···
   tümünü göster