1. 1.
    +3
    yaklaşık 63 ülkede yaptığım araştırmalar sonucunda nihai bilgiye ulaştım ve bunu sizlerle paylasiyorum.
    m.ö. 2341 yılında bugün cibuti olarak bilinen topraklarda yaşayan oral kabilesinden çıkıyor bu olay. cibutinin kuzey doğusunda bulunan amkelenon tapınaklarının da bulunduğu siyero kentindeki piramitlerin duvarlarında herşey açıkça betimlenmis. incelediğim duvar yazıları ve fresklerde giriş gelişme ve sonuç ayrıntılı olarak yazılmış, cizilmis.
    avcı bir kabile olan orallar, yine bi gün iki sağlam delikanlı er kişiyi ormana salar. kunduz, tilki, mamut gibi bilimum hayvanları köye yetecek kadar avladiktan sonra dönüş yolunda kamp kurarlar. gece vakti kampa dalan arsız bi yılan, yaşlı olan avciyi malum yerinden ısırır. amacı belki de çiftleşmek olan yılan yüz bulamayinca ısırıp kacmis diyolar. neyse, can havliyle yerinden fırlayan avcı, genç olandan yardım ister. tabi o çağda fesatlik bilinmediğinden eleman zehri cikarmanin tek yolu olan, em-tükür tedavisini uygulamaya koyar. bir süre sonra zehirle beraber başka bir sivi da çıkar yaralı bölgeden. yapılan iyiliğe nankörlük olmasın diye ses etmez yaşlı avcı. ama eve döndüğünde yengeye olayı anlatir ve mütemadiyen tekrarlar olayı.
    kadın her çağda kadın işte. ağzını tutamaz ve mahalledeki tüm kadınlara anlatir bu zevkli eylemi. kabile içerisinde yaygınlaşır haliyle zaman içinde. bir elinde haç diğerinde kılıç ile gelen soluk benizli insanlara kadar kimse bilmez bunu. beyaz adam yerlilerden ogrendigi bu tekniği bütün dünyaya yayar. kabilenin adı verilir bu işe.

    "çalıntıdır."
    ···
   tümünü göster