1. 1.
    +1
    yıl 1999 aylardan haziran...

    yaşım henüz 18 askerlik planları yapma zamanlarım. mahallede ufak çaplı şiddet olaylarında adımız duyulsa da sevilen insanlar arasındayım. kısacası çok renkli olmasa da makul bir hayata sahibim.

    yan apartmana almanya'dan bir aile tatil için gelmiş. belki de yıllardır farketmediğim bu ailenin yakın zamanda bende farklı bir anlam taşıyacağını tahmin bile edemezdim.

    hiç unutmam bir pazar günü mevcut binanın kapısının önünde arkadaşlarla halı saha maçına gitmek için servis bekliyoruz. apartman kapısının sesine arkamı döndüm belki de o dakika gerçeklerle yüz yüze gelmiş ve aradığım aşk bu demiştim.

    kısa bir özet geçeyim; bahsettiğim kişi orta boylarda, kapalı ve masmavi gözlere sahip bir kızdı.

    o an kalbim belki de saniyede 300 bin atıyordu. ona baktığımı ister istemez farketti bir süre o da bana baktı. markete gidiyordu. (bulunduğumuz yerden market arası 200 metre var yok) öncesinde peşinden gitmeye karar vermiş olsam da anlık cesaret edemedim. yalnız kararımı vermiştim bu kıza aşık olmam lazımdı.

    bir gün sonra yine akşam saatleri yine aynı yer aynı senaryo. apartmanın kapısı açıldı yine deniz gözlü kız o kapıdan çıktı. bu sefer karar verdim konuşacaktım. peşinden yürümeye başladım bir ara arkasını dönüp baktı korkmuş gibiydi. ama vazgeçmeyecektim. marketin köşesinde beklemeye başladım 3-4 dakika sonra deniz gözlü kız marketten çıktı yanına doğru yanaştım ve aramızda kısa da olsa şu diyalog yaşandı.

    +merhaba
    -merhaba.
    +ben ***.
    -(güldü) memnun oldum bende derya.
    +kusura bakma seni takip etmiş gibi oldum.
    -gibisi biraz fazla (yine güldü). annem bekler kusura bakma gitmem lazım.
    +seni yine görebilecek miyim?
    - (sustu)

    ve hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. o dakika akıl, fikir adına hiç bir şey kalmamıştı bende. öylece yolun ortasında sadece gidişini izledim. kalbim yine kafasına göre atmaya başlamıştı.

    apartmanlarının önünde gece gündüz adeta yatmaya başladım. sadece balkona çıkmasını bekliyordum. çıkıyordu lakin aşağıya bakmıyordu. sanırım kabalık ettim diye düşünmeye başlamıştım.

    aradan bir hafta geçmiş ben deniz gözlü kızı sadece ilk gördüğümle hatırlamaya başlamıştım. ne cama ne balkona çıkmaz olmuştu. gece sabahlara kadar kapılarının önünde yüzünü bir kez daha görebilmek için neler çektim bir ben bir de allah bilir.

    yine bir akşamüstü nöbet mahallinde etrafı kolaçan ediyorum. nihayet beklenen oldu benim için meşhur apartmanın kapısından deniz gözlü kız çıktı. ne olursa olsun derdimi anlatmam lazımdı. apartman kapısı kadar meşhur olan market yolundan yürümeye başladık.

    bir yandan da neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordum.

    +her gece senin için bu balkonun altında ölür vaziyetteyim görmüyor musun?
    -benim için beklediğini tahmin etmemiştim.
    +bunu bir hafta da anlamamış olman normal değil
    -her kapının önünde oturan benim için mi oturuyor nerden bilebilirim?
    (kendi kaleme golu atmıştım, 1-0 mağlup durumdayım)
    +o zaman bil ilk gördüğüm günden bu aşığım sana ne olur aşkıma karşılık ver.
    (oha ben bunu o zaman nasıl demişim lan, şimdi mümkün değil)

    10 saniye kadar gözlerimin içine baktı veee;

    -geceyi bekle.

    dedi ve ekledi. sana bir mektup atacağım gece senin için neler düşündüğümü yazacağım dedi. içime şöyle dinazor büyüklüğünde bir kurt düştü. ya beni istemezse ya benim için olumsuz şeyler yazarsa diye endişelenmeye başlamıştım.

    gece saat:02:30 suları olay mahallinde tek başıma fakat farklı bir heyecan yaşıyorum. yukarıdan piişşşt sesini anında duydum kafamı kaldırdım. deniz gözlü kızın elinde bir zarf balkonun arka tarafına doğru gelmemi istiyordu.

    dediği yere doğru ilerledim. mektup yukarıdan süzülerek bulunduğum yerin bir metre kadar ilerisine düştü. yine kalbimin ritmi bozulmuş 300 bin atmaya başlamıştı. yeşil bir zarftı. bu sefer her zamanki yerin dışında bir sokak lambasının dibine oturdum.

    ve okumaya başladım;

    devamı gelecek...
    ···
   tümünü göster