1. 1.
    -2
    60'lı yılların sonuna doğru amerikan gençliğinde uyuşturucu kullanımının hat safhaya ulaşması sonucu doğan krizdir.

    amerikalılar 1960'ların sonuna doğru gençlerin uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle çektiği acıların gerçek nedeninin, illegal olarak sağlanan yabancı haşhaşından elde edilen eroin, daha doğrusu haşhaşın üretildiği ülkeler olduğuna inanmışlardı. üretici ülkeler arasında adı en fazla geçen, en fazla problemin kaynağı olarak düşünülen ülke ise türkiye idi. Narkotik ve tehlikeli ilaçlar bürosu, amerika'da illegal olarak tüketilen eroinin yüzde 80'inin türk haşhaşından elde edildiğine yönelik bir inanca sahipti. Amerikalılara göre eroin kaynağı olan türkiye'deki üretim sona ermedikçe uyuşturucu ile mücadele başarıya ulaşamayacaktı.

    Richard Nixon bu bağlamda 1969 yılının ortalarında türkiye'ye 1969 yılının tüm haşhaşını satın alması için yetkililer gönderdi, fakat türk makamları bu teklifi kesin şekilde reddettiler. daha sonra abd'nin türkiye büyük elçisi dışişleri bakanı çağlayangil'e tüm haşhaş ürününü satın almayı teklif etti. cavap, çağlayangil aracılığıyla başbakan demirel'den geldi: Afyon yüzyıllardır türkiye'de üretilmekteydi, hatta onun adını taşıyan bir şehir bulunmaktaydı. Türkiye'nin haşhaş üretimini yasaklaması mümkün değildi, fakat sınırlandırabilirdi. büyükelçi tatmin olmamıştı ve demirel ile birebir görüşmek istedi. büyükelçi handley'in demirel'e teklifi şuydu: türkiye haşhaş üretimini durduğunu ilan edecek ve üreticilere tazminat olarak verilecek 5 milyon dolar karşığında 1970 ürününü tarlaya gömecekti. demirel teklifi kesin bir şekilde reddetti ve buldozerleri, afyon tarlalarına sürecek bir türk bulunamayacağını söyledi.

    Amerikalılar 1969 yılından sonra türkiye ile temaslarını devam ettirirken, amerikan adalet bakanı mitchell'in 20 temmuz 1970'de türkiye gibi ülkelerde ortaya çıkan illegal haşhaş trafiğini önlemek için bu ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulanması teklifine onay vermesi, johnson mektubu* derecesinde sarsıcı bir nitelikte olmasa da, o dönemdeki türk-amerikan ilişkilerinin niteliğini ortaya koyması açısından önemli bir gösterge idi.

    aslında adalet partisi hükümeti, haşhaş üretilen alanların genişliğini hektar olarak azaltma ve yasal olarak haşhaş üretilen vilayetlerin sayısında da azaltmaya gitme konusunda oldukça kararlıydı. 1960 yılında haşhaş üretimine izin verilen illerin sayısı 42 iken, bu rakam 1961-1962 hasat yılında 30'a, 1963-1964'te 25'e, 1966-1967'de 21'e, 1967-1968'de 18'e, 1968-1969'da 11'e ve 1969-1970'de de 9'a indirilmişti. 10 haziran 1970'deki hükümet kararnamesi, 1970-1971 hasat yılında haşhaş üretimine 7 vilayette izin verecek ve 1971-1972'de bu rakamın 4'e indirileceğini ilan edecekti. diğer taraftan türk hükümeti, illegal haşhaş üretimine ve satışına mani olmak için önlemler almaktan geri durmuyordu. örneğin legal olarak üretilen afyon için belirlediği fiyatı arttırıyordu ve eroin kullanımı ve kaçakçılığı konusunda avrupa ve amerika'dakilerden çok daha ağır cezalar uygulamaktaydı. illegal haşhaş üretimini engelleyebilmek için türk hükümeti 1967 yılında 1000'den fazla ekstra polis ve jandarmayı bölgede görevlendirmişti. 1969 yılında polis içinde narkotik bölümler oluşturulmuş, örgütlenmiş, bunlara silah ve teçhizat sağlanmış ve personeli özel eğitime tabi tutulmuştu. türkiye, haşhaş ve diğer tehlikeli ilaçlar konusundaki bütün anlaşmaları imzalamış, uyuşturucu madde ile ilgili kurulan bütün örgütlenmelere katılmıştı.

    sonuç olarak amerika'yla haşhaş konusunda işbirliği yapmak yolundaki bütün istekliliğine rağmen demirel hükümeti, amerikalıların en önemli isteği olan ekiminin tamamen yasaklanması önerisine olumlu cevap vermiyordu.

    eğer iki devletin hükümeti samimi olarak çaba gösterselerdi, karşılıklı olarak tatmin edici bir sonuca ulaşabilirlerdi, çünkü sorunun kaynağı haşhaşın üretilmesi değil, fakat illegal kanallara aktarılması idi. başka üretici ülkeler etkili denetim sistemi kurabilmişlerdi, türkiye de kolaylıkla onların yolunu takip edebilirdi. fakat iki ülkenin yönetimleri uyguladıkları politikalarla daha çok kendi halklarına hitap ediyor, konuyu kullanarak iç politika çıkarları elde etmeye çalışıyorlardı. Amerikan yönetimi, türk afyonunun kaynağından kurutulmasıyla amerikan toplumunun uyuşturucu alışkanlığı probleminin büyük oranda azalacağını propaganda etmekle türkiye'yle ilişkilerinin önemini göz ardı etti, türkiye'nin iç siyasetinin doğasını yanlış tahlil etti ve eroinle ilgili arz ve talep gerçeklerini görmezden geldi. amerikan kongresi ve basını ile birlikte türkiye'ye karşı zorlayıcı taktikler uygulayan amerikan otoriteleri, türk hükümetinin, üretimi yasaklamakla türk halkı ve uluslararası toplumun gözünde prestij kaybedebileceği gerçeğini ihmal ettiler. türk makamları da haşhaşın illegal üretimini ve satışını engellemek için etkili tedbirler alma yoluna gitmediler, böylece ülkelerine uluslararası alanda kötü ün kazandırdılar.
    ···
   tümünü göster