/i/İnanç

İnanç
  1. 51.
    +1 -1
    Dünya Yuvarlak

    Şems Suresi: 6. Ayet

    "Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene andolsun"

    Naziat Suresi: 30. Ayet

    Bundan sonra da yeri yuvarlattı"

    Hz.Muhammet donemınde hatta 900 yıl sonrasında bıle, insanlık, dunyanın duz oldugunu sanıyordu ve güneşin dünya çevresinde döndüğüne inanıyordu. Bilim dünyanın yuvarlaklığını ortaya koyduğu zaman Kur'an'ın bunu doğruladığı açığa çıktı.

    Ayet "Vessemai ve ma benaha kelimesi, kavun ve karpuzun şekline verilen sıfattır. Nitekim; dünyanında kavun ve karpuz gibi tepesınden basık ve yuvarlak olduğu herkesçe bilinmektedir.

    Düşünsenize zamanında "dünya yuvarlak" diyenlere neler yapılmıştı? ne kadar ilginç değil mi?
    ···
    1. 1.
      0
      --spoiler--
      Evet, tarihsel bir metin olan Kur'an'a bilimsel yöntem ve buna dayalı teolojik metodoloji ile bakmayan insanların ürünüdür. Yaşar Nuri, Taslaman dahil bütün dogmatik teologlar buna dahildir.
      http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

      Meallerde geçmişten günümüze doğru gelirsek ne kadar da mucize uydurduklarını görürüz. Sebebi bu insanların Kur'an'ı bir iman ve yorum işi görüp kafalarına göre yorumlamalarıdır. Buysa bilimsel değil, batınidir. Kur'an'ı mutlak gerçek görüp mevcut paradigmalarına göre zihinlerinde tasarladıkları anlamı Kur'an'a atfediyorlar. Halbuki Kur'an 7.yy Kureyş lehçesi üzerine kuruludur. muhafazid'in ve çevresindeki insanların anladığı dil budur. Kur'an'ın 7.yy'da hakiki hali bu dildedir. Buysa bir kabile dilidir. Bu yüzden Kur'an muhafazid'in ölümünden sonra kitaplaştırılmıştır. Çünkü muhafazid'in kullandığı dil yazı dili için yetersizdi ve gelişmemişti. Tüm dogmatik teologların iddiasının aksine Kur'an kendi sosyo-kültürel ortamında muhafazid'in çevresinin etkisine tepki olarak doğan ayetlerdir. Bunu anlamak için Kur'an'ın nüzul sırasına bakabiliriz. Yani muhafazid'e vahyedilme aralığına. Kur'an 7.yy'daki kabile dili olan Kureyş lehçesinin mecazlarını, yan anlamlarını, gerçek anlamlarını, deyimlerini, ata sözlerini, kalıplarını anlamak için o zaman ve bölgedeki kültürü bilmek gerekir. Kabile, bedevi kültürünü.

      Bugünkü Kur'an zannedildiği gibi tahrif edilmemiş değildir. Tahrif edilmiştir. Bunu Kur'an'ı bir metin olarak ele alan hiçbir dilbilimci, teolog reddetmez. Kur'an'ın yazılaştırılması için bir yazı dili yoktu. Var olan yazı kültürü de muhafazid gibi tüccarların satışlarıyla ilgili basit notlar tutmasından ibaretti. Yine çoğu dogmatik teoloğun iddia ettiği gibi muhafazid'den önce Arabistan'da cahiliye kültürü yoktu. Hristiyan habeşi, Süryani Hristiyanı, Yahudi vb. birçok kültür vardı. Kur'an'ın tasnifi Antik Yunan yöntemiyle yapılmıştır. Kur'an'daki ayetlerde olan numaralandırma Hint rakamlarıyla yapılmıştır. Ve bunlar bir süreçtir. Kur'an'ın kitaplaştırılması için yazılı dil gelişmediğinden Habeşçe, Aremice vb. birçok dilden birçok kelime, kalıp alındı. Bunların sonucunda Kur'an kitaplaştırıldı. Ama Kur'an'da hareke(esre, üstün, ötre ), noktalama(be, te, se gibi harflerdeki noktalar ) yoktu. Bunun tamamlanması 8-10.yy'da oldu. Yani günümüzdeki Kur'an 8-10.yy'ın ürünüdür. Ve tarihi bir metne yapılan her müdahale o metnin asıl anlamından daha da çok uzaklaşmasıdır. Olan budur, Kur'an tahrif edilmiştir. Kendi diliyle öğrenmek içinde nüzul sırası, etkileşime geçtiği dilleri, dil yapısının ilk halini bilmek çok önemlidir. Kur'an'da bilinmeyen diye geçen çoğu adın Aremice kökenli olduğu günümüzde ortaya çıkmıştır. Bunu reddetme kültürü de imam Şafi'den daha eskidir. O Kur'an'ın Kureyş lehçesi olduğunu reddedip Allah'ın dili olarak görüp aksini inkar görmüştür.

      --spoiler--

      safsatacısın.
      Tümünü Göster
      ···
   tümünü göster