Arkadaslık teklif ettiğim bayan nihayet teklifimi kabul etmişti. Taksimde buluşmak üzere randevulaştık. Gelgelelim,yaz günü. Kavunu, inciri fazla kaçırmışım, üzerinize afiyet, malum deniz otobüsüne kendimi zor attım. Yol boyu tuvaletten çıkamadım! Taksime çıktım, baktım daha gelmemiş. Bu arada bağırsaklar kanalizasyon şebekesi gibi. Tam etrafta tuvalete benzer bir yer arıyordum ki hanım çıkageldi. Bu arada biraz kaçırdım! istiklalde gezelim dedi, peki dedim, biraz daha kaçırdım. Geszerken biraz daha, biraz daha derken altım enikonu doldu. Bir mağazanın önünden geçerken "ya buraya kadar gelmişken bi pantolon alayım kendime"diye içeri daldım. Bedenime göre bir pantolon istedim. Tezgahtar denememi önerdi ama denermiyim hiç. "Lütfen paketleyin" diyip aceleyle paketi alıp çıktım. Hatuna "Çok acıktım ben" dedim,ilk cafe2ye girdik. "Sen otur ben şu pantolonu deniyim" diyerek acilen tuvalete koştum. Hemen pantolonla donu çıkarıp havalandırma penceresinden attım. Bağırsakları da iyice boşalttım. Oh be! Rahatlamıştım. Poşeti açtım. Aaa,o da ne? Bu bir kazak! Eyvah taku yedim. Son ümitle pencereye saldırdım. Elimle arandım, attıklarım yok! Eyvah ki eyvah!
Yandık, rezil olucam manitaya. Dakikalar geçiyor, çıkamıyorum dışarı. Bu ara millet kapıda kuyruk tutmuş, homurdanmalar, küfürler,bağrış, çağrış. Ben çıkamıyorum. Kapıyı tekmeliyorlar Cafe sahibi polisi aramış, tuvalette eroin içiyorlar diye! Polis geldi. Kapıyı itfaiyeci baltasıyla kırıp beni zorla dışarı çıkardılar. Son hamle kazakla önümü kapatabildim ama kıçım açıkta kalmıştı.. *