17 yaşlarımda elimde 3 tane siil çıkmıştı babam gördü tabi bunları bana dedi git bi söğüt ağacı bul dalından biraz kes ve bana getir dedi. hemen sokağa fırladım mahallenin sonundaki salkım söğütten bir dal kesim koşarak eve geldim merak içindedim sevdiğim türden şeylerdi babama verdim bi ip getir dedi içeriden bi makara ip getirdim sen çık dedi sonra babam bende kalayım dememe rağmen diretemedim sonra yanına çağırdı dalı küçük bir biçimde kesmiş aralarına farkı bir şekilde kesilmiş ince söğüt dalı cubuklarını takmış iple bağlamış tı elimi uzatmamı istedi içim içime sığmıyordu basta sacma gelen şeyler acaba olcakmı diyordum babama bu iyi gelmez sacmalama ya dedim ilaçlar geçirmedi ilk önce inanman herşeyden önce inanman gerekir oğlum dedi okudu içinden dallardan yaptığı tuhaf şeyin her ucunu okuyarak içinden tükürükledi hafifçe iğrenç ya dedim baktı suratıma konuşmadı gülümsedi okuyarak tükürüklediği şekilleri siil olan yerlere sürdü ve tamam dedi bu kadarcık mı ya dedim alaylı bir dille bir hafta bekle oğlum dedi gitti balkona astı bu dallardan yapılmış şekil kuruduğunda onlarda kuruyacak diyordu annemde kapıdan bizi izliyor benim aptal surat ifademe gülüyordu hadi be demiştim ama kafamda tabi sorular vardı , günler günleri kovaladı elimdeki siiller yavaş yavaş küçülmüştü kurumuştu böyle hemen annemin yanına koştum dalları nereye astı dedim babam kurudumu dedim güldü annem kuruyor bugun yarım tam kuru olur dedi 3 gün sonra annem elinde dallarla geldi tamamen kurudu dedi elime verdi o şeyi sillerim kaybolmuştu o gün farkına varmış hiç biri yoktu bir daha da çıkmadı ocaklıkla ilgili ilk deneyimim ve duyduğum haz o gün başladı işte inanmadığım seye inanmıştım artık