Özgecan Aslan.
20 Yaşında.
“Tecavüz ve Cinayet” dendi.
Tarsus civarında olmuş olay.
Ülkede kıyamet koptu.
Kadınlar “gayrı yeter” dediler.

Özgecan’ın ölümü ülke içerisinde büyük ses getirdi. Bir yanda kadınlar zaten yıllardır verdikleri özgürlük savaşını sürdürürken. itin söylemesi ile suyu bulandıran erkekler, mini etek giyiyorlar.
Bir diğer yanda bu cinayetin ve tecavüzün cezası olarak idam isteyenler var. Diğer yanda “hadım” edilmesi gerektiğini savunanlar var. Bir de bunların da dışında halkın arasına bırakılmasını isteyenler de var.

Katil zanlısının ailesi kendisini teker teker reddedip, terk ettiler. Babası suç ortağı, kardeşinin eşi, karısını boşama noktasında, aynı zamanda Tarsus’u terk etmiş, annesi perişan halde, Özgecan’ın ailesine “ellerini ayaklarını öperim” dedi. Arkadaşları yok artık.

Bu ailede de olan yine kadına oldu.

Bir de geçtiğimiz günlerden hatırladığım “Diyarbakır’da cinsel istismara uğramış 872 çocuğun listesini” yayınlamaları. Kimlik bilgileri ile beraber.

Cumhurbaşkanı feministlerle söz düellosunda,

Neden?

“Kendi inancına göre” doğru bir laf etti diye. Kadınlar, “Allah’ın bir emanetidir. O emanete saygı duyun, sahip çıkın” demiş diye. Onun inancına göre bu haklı bir cümledir. Kendi tabanının kadına olan saygısını ve sevgisini arttırmak için söylediği bir cümledir. Umarım. En azından bunu başarabilseler keşke…
Diğer yandan “Fuat Avni” yakalanmış dediler. Baktık “Emre Uslu” çıktı. Doğru mu, yanlış mı bilinmez.
Şimdi de kimler cinsel saldırı yapabilir diye bir araştırma yapmışlar onu yayınlıyorlar. Profile uygun kim varsa dışlayacaklar herhalde.

Bu arada Özgecan'a tecavüzün olmadığı söylendi. Günahları boyunlarına...

Bilinmez gerçekliliği...

Tabii ki,

Nihat Doğan… Ağzından çıkanı kulağı duymayan, akli melekesini kaybetmiş, hala bakara suresi paylaşan ve hükümet lehine ya da onların hoşuna gidecek tweetler atan, internetin vahim, televizyonun zavallı zayiatlarından biri.

Eğitim sisteminin dayatmacı, zayıf, başına buyruk olması…

insanlığın temelinde var olan üreme bilgisini elinden alınan ve bunu bir tabu gibi gösteren toplumlarda cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bu tür olaylar her zaman karşımıza çıkacaktır.

Evet, ben de “hadım” yanlılarındandım. Erkek üstünlüğü sağlanmış (maalesef) bir toplumda erkeğin elinden özelliğini alırsan ve haricinde hiçbir ceza vermeden ortalıkta dolaşmasına müsaade edersen cezanın şiddetini o zaman gözle görünür biçimde anlatmış olursun.

Özel alan sınırlarını aşan suçlarda türlü cezalar uygulanmalı.

Bence ataerkil ve baskıcı toplumlarda -ki yeterince ataerkiliz- er kişinin erkekliğini yitirmesinin çok daha caydırıcı bir çözüm olacağına inanıyorum. Bunu da fobik bir tarafım olduğu için ya da bir öteleme güdüsü olmadan söylüyorum.

Gel gelelim idam gibi bir kozu şimdiki hükümetin eline verdiğin anda, bu kozun nasıl kullanılacağını hepimiz biliyoruz. Hele ki, şimdi ki adalet anlayışı ve onu uygulayanların elinde olması bizi kırk yıl gerisine zütürüp yeni fidanlarımızın olmasına neden olacaktır. Bu yüzden katilcilik oynamak yerine daha kökten bir çözüm aramak gerekir.

Bu öfke patlamalarının haricinde ülke içinde birçok yerde değişiklik oldu. Kaostan yarar sağlamak isteyen siyasetçiler, bu olayın rantını kendi alanlarında kullanmaya başladılar. Yine siyasi tartışmalara gebe kaldık.

Oldu, oluyor, olacak.

Ancak şunu anlayamıyoruz. Hiçbir siyasi bir olayın yanından geçmemiş, partiler ile alakası olmayan bu cinayeti ne cüretle, hangi hakla bir tarafa çekmeye çalışırsınız?

Ölünün üstünden siyaset yapmak, ölünün üstünden rant sağlamak, ölünün üstünden din tartışması yürütmek nasıl bir ahlaksızlıktır?

Her şeyden önce bizim şunu anlamamız gerekiyor. Bizler başımıza büyük bir olay gelmeden kendimizi düzeltemiyoruz. Evet, bu bir gerçek. Böyle de gidecek.

Bu cinayetin işlenmesine yardım ve yataklık konusunda bir yer daha var. Şikayetleri hiçbir şekilde kale almayan, ilgilenmeyen kurum ve kuruluşlar… Yapan kadar ilgilenmeyen, dinlemeyen ve susan da suçludur.