/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +19
    Liseye yeni başlayacaktım kayıt işlemleri için falan erkenden okula gitmiştik. Okul boştu müdür yardımcısının odasının önünde bir tane kumral saçlı ela gözlü bir kız ayakta bekliyordu. Elinde kot montu ayaklarını yere vura vura bekliyordu, belli ki sıkılmıştı.O kızı gördüğüm an bir şey hissettim.O zamanlar ne olduğunu bilmiyordum tabi.O gün bitti ben bütün gün o kızı düşündüm, gece gündüz bütün hafta.Bir evrak ekgib diye okuldan aradılar babamda işteydi dedi sen tek git. Okula gittim okulun kapısında o kızı gördüm kısa bir şort giymişti üzerinde de askılı vardı, yanında 2 tane barzo kıza laf atıyorlardı kız gidin başımdan falan diye yırtınıyordu.O an bir cesaret geldi koşarak yanına gittim “Hop noluyo lan rahat bırakın kızı yoksa polisi ararım sittin sene içerden çıkamazsınız üzerinizde ottan bol bişey yoktur dimi?” yaptım, homurdanarak gittiler. Kızla başbaşa kaldık. Kıza döndüm “Teşekkür ederim” dedi,”Çok güzelsin” dedim ve kıpkırmızı olduk.O an ağzımdan öyle çıktı “Teşekkür ederim ama ne alakası var konumuzla?” dedi,”Bence dünyadaki bütün konuların güzelliğinle alakası olmalı” demiştim.O zamanlarda bayağı yavşakmışım. Güldü “Sen öyle diyorsan.” dedi. Okula girdik o gün m.yard. ikimizinde evrağını unutmuş sanırım,oda evrak getirmeye gelmiş. işimiz bitti dışarı çıktık yürüyoruz otobüs durağına doğru. Sena:”Eve gidesim yok hiç” Ben:”Al benden de o kadar” S:”Yanında para var mı?” B:”Var ne oldu ki?” S:”Knight oynamayı biliyor musun?” B:”Ben biliyorum da sen biliyor musun?” S:”Görücez” dedi ve beni internet kafeye zütürdü. Lise başlamadan bir kızla tanışıyorum ve o kız beni internet kafeye knight oynamaya zütürüyor. Yazın sonlarına doğru sürekli birlikte knight oynadık hiç buluşmadan birbirimize sadece adımızı falan sorduk, gerisi full makaraydı. Okullar açıldı okulun ikinci günü derse 10 dakika kadar geç kalmışım tam kapıda o kızla karşılaştım. ikimizde geç kalmıştık, kapıyı tıklattım içeri girdik “Geç kaldığımız için özür dileriz” diyip içeri girdik,en arka sıra boştu. Malum Anadolu lisesiydik ve herkes önler için çarpışıyordu.En arka sıraya geçtik oturduk “Bakıyorumda hemen biz olmuşuz” dedi hoca bize bakarak, yerin dibine girmiştim.O ise yüzsüzlük yapıp “Çok ani oldu hocam henüz bir teklifte alamadık ama…” dedi,o an sinirlenmiştim işte hayatımda ilk sinirlenişim oydu.Sen misin beni yerin dibine sokan dedim ve “Teklif edicektik ama hanımefendi aceleci çıktı” dedim.Öyle bir sıkmıştı ki kolumu 1 hafta morluğu geçmedi yemin ederim. Bizim hikayemiz böyle başladı işte. Lise hayatımız boyunca hep birlikte geç kaldık. Birlikte oturduk, birlikte kalktık, gezdik tozduk birlikte uyuduk. Ailelerimiz tanışmıştı sevmişlerdi birbirlerini. Bide hemşeri çıkmıştık ooh! ikimizinde annesi hemşeri duyunca ayakları yerden kesilen tiplerdendi. Sevgili gibiydik ama teklif yoktu henüz dedim farklı birşey yapmalıyım.Bir beyaz tişört aldım, annemin rujuyla “Seni Seviyorum Sena sevgilim olur musun?” yazdım.O tişörtü okul tişörtümün içine giydim.O gün okulda öğle tenefüsünde bütün okulun ortasında üzerimdeki tişörtü çıkarttım ve evde hazırladığım tişörtle önünde diz çöktüm. Gözlerinin içine baktım. Böyle de ilk teklifimi yapmıştım işte.10. sınıf 11.sınıf iyice güzel geçiyordu.Ta ki o illet başımıza sarana kadar. Ailelerimiz birbirini tanıyor sürekli birbirimize misafir olarak gidip geliyorduk. Birlikte oyun oynuyor tumblr kullanıyorduk, müzik zevklerimiz aynıydı. Benim için mükemmel olandı. Ufak tefek belirtiler vardı, doktora gitmesini rica etmiştim. Sigara içiyordu, fazlasıyla tahmin ettiğiniz gibi işte. Akciğer Kanseri teşhisi konmuştu. Beni çağırmıştı bize gelsene diye. Gittim,eve girdim salona oturdum öptük sarıldık falan.Ama yüzlerinden düşen bin parçaydı ikiside kara kara düşünüp halıya bakıyorlardı. Annesinin gözleri mosmor olmuştu ağlamaktan. Birşeyler olduğunu anlamamak için gerizekalı olmak lazımdı,ne oldu dedim.”Birşey söyleyeceğiz ama, sakin olman gerekiyor tamam mı söz ver bana” dedi başımla onayladım.”Geçenlerde doktora git falan demiştin, gitmiştim tahliller röntgenler MRlar falan çekilcek demiştim hatırlıyor musun?” kalbim küt küt atıyordu, sonunun gittiği yeri biliyor gibiydim.”Akciğer Kanseri teşhisi konuldu” dedi. Bunu yazarken bile gözlerim doldu.O an beynimdeki sarsıntı,o kulak çınlamasını tarif edemem. Hayatım başıma yıkılmıştı birlikte geçirdiğimiz bütün anlar bir musluktan akar gibi gözlerimin önünden geçti gitti. Kendimi toparladım,o sıralar ünlü sanatçıla Savaş Ay falan kanseri yenmiş TV’lere çıkmıştı işte “Yenmek için kendinize inanmanız lazım, yakınlarınızın desteği çok önemli” falan diyorlardı,o aklıma geldi.Dik durdum zorla gülümsedim yandan.”Ee dedim bumuydu ? Buna mı ağladınız Hanife teyze?” dedim. Şok oldular,son bir cesaret dalgasıyla bedenimi harekete geçirdim karşı koltuğa yanına oturdum yüzünü ellerimin arasına aldım “Sen burada karşımda olduğun sürece, yenemeyeceğimiz hiçbirşey yok.Ben senin ölmene izin verir miyim? Bunu bir grip gibi atlatacaksın.Sen benim kız arkadaşımsın,Sen Sena Albayrak’sın bir kere ya!Böyle ufak tefek şeyler koyar mı sana?Sen kanseri tek başına bile yenersin, düşün birde yanında ben varım” dedim gülmeye başladı ama gözlerinden yaşlar akıyordu. Sarıldım ona sımsıkı sarıldım. Kemiklerinin çıtırdadığını hissedene kadar sarıldım. Yapabilirdik başarabilirdik. Daha gencecik insanlardık 50 yaşında Savaş Ay’lar bile yeniyorsa, bizim için çok daha kolaydı. Gençtik sonuçta hücre yenilenmesi dorukta falan filan. Aylarca yanından ayrılmadım. Gerektiğinde onlarda kaldım, kemoterapilere birlikte gittik. Uzun saç severdim, malum kemoterapiden sonra insanın saçları dökülüyor. Onun saçlarının dökülmesine razı olmadım, klişe gelebilir ama yaptım saçlarımı kazıttım.Şaşırmıştı “Böyle birşeyi yapmana gerek yoktu” dedi.”La alev gibi sıcak var dışardı bu sıcakta porsuk gibi saçla mı dolaşacağım terliyo insan be” dedim, bahane olduğunu ikimizde biliyorduk.Çok sevmiştim ben onu.Bir gün dışarıda sahilde bir kafedeyiz, Dirseğini masaya yaslayıp çenesini eline koydu bana baktı.O an gözlerimden kalbime kadar inen muhteşem bir his hissettim. Ağladım,neden ağlıyorsun dedi, bilmiyorum dedim. Gerçekten bilmiyordum.O muhteşem his çok yakmıştı canımı. Normalde vedalaşmazdık. Zaten hep birlikteyiz, hiç ayrılmadık diye.O gün nedense vedalaştı benimle sarıldı, kendine dikkat et olur mu ufaklık diyip saçımla oynamıştı (Saçlarım tekrar uzamıştı bu sefer kestirme demişti).”Hayırdır yolculuk nereye” dedim girdim koluna,”Bu gece evine git, yarın sabah erkenden gelirsin terapiye gideceğiz” demişti. Tamam demiştim, vücudum istemsizce hareket ediyordu tamam demek istemiyordum ama o an ağzımdan çıktı.Eve gittim,bir ağırlık çöktü üzerime. Uyuya kalmışım. Telefonun çalmasıyla uyandım abisi arıyordu ağlayarak “Berk çabuk Falanca hastaneye gel çabuk acele et!” dedi, babamı alelacele kaldırdım, apar topar çıktık hastaneye gidiyoruz, telefonuma mesaj gelmiş
    ···
   tümünü göster