Bunun üstüne anti-tez üretecekler varsa aynı şekilde belgelerle gelmekte yükümlüdür.Ben olaya son noktanın belirgin bir şekilde bir kez daha konulduğunu düşünüyorum.

Saygılarımla

O kadar kanıt paylaşmamıza rağmen maalesef millet Atatürk için "O ırkçı değildi, onun Türklüğü herkesi kapsar" gibi salak salak ifadeler kullanıyor. Biz gerizekalıya laf anlatır gibi pek çok kere açıklama yaptık, lakin yinede pek anlayan yok. Bu yüzden karşı tarafta beyin yokmuş gibi geniş çaplı bir paylaşım yapmaya karar verdik, eğer buna rağmen bazı şeyleri anlamayan varsa elindeki fareyi ya da telefonu zütüne soksun ve bizi uğraştırmasın. Şunu da söyleyelim, Atatürk ırkçı olmsaydı bile biz yine ırkçı olacaktı. Ama başbuğumuz katıksız bir ırkçıdır. Irkçı olmayan bir adama ırkçı değildir demek hakarettir. Atatürk ırkçı değildir diyenler, "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü çarpıtanların soyu bozuktur. Genelde bu sözü çarpıtan kişiler; kürt, çerkez, boşnaK, arnavut, laz, lezgi, pomak kanı taşıyan kişilerdir. Türkçülerin arasında Türk olmayanların sayısı hayli fazla olduğu gibi birinci sırayı şüphesiz ki kafkas artığı çerkezler çekmektedir. Zaten sayfadan atttığımız Türkçü görünümlü Çerkezlerin haddi hesabı yoktur. Neyse direk konuya girelim artık.
Kanıtlarıyla Irkçı Atatürk
"Düşmana merhamet acizlik ve zaaftır. Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık özelliğinin yokoluşunu ilân etmektir. 1923" (Atatürk'ün S.D. II. S. 117)
1934-1935 öğretim yılından itibaren Üniversitelerde okutulan ve Atatürk tarafından Devrin CHP. Genel Sekreteri Recep Peker’e yazdırılmış bulunan “inkılâp Dersleri” adındaki eserin “KAN” başlıklı yazısı şöyledir :”
"Tek bir şey, Türk kanı, bütün bu gürültüler içinde temiz kalmıştır. Batı Türkleri bu çöküntü içinde kanının arılığını korudu, sakladı. Dünyaya batırlık örneği gösteren Osmanlı ordusunun yüksekliği, devlet idaresinin kötülüğüne rağmen, bu orduları yaratan TÜRK Ulusunun kanındaki yücelikten ileriye geliyordu."
Gördüğünüz gibi burada çerkez, kürt, boşnak kanı diye bir ifade geçiyor mu?
Bakın dönemin Adalet Bakanı, bizzat kendisine Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verilen, Göl Bilge Mahmut Esat Bozkurt ne diyor; "Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!"
Burada açıkça Türk olmayanların, Türk kanı taşımayanların bizim kölemiz olduğunu vurgulamıştır.
Şimdi Atatürk ırkçı değilse, Atatürk'ün bizzat görevlendirdiği ve bozkurt soyadını verdiği bir adam nasıl olurda Atatürk'ün sağlığındayken böyle bir sözü söyleyebilir?
Bizzat Atatürk'ün "Ermenilerin bu verimli ülkede hiçbir hakkı yoktur.
Bu ülke Türklerindir" (Hâkimiyeti Milliye, 21 Mart 1923) demesi başlı başına bir ırkçılık değil midir?
iskan Kanunua göre "Sadece Türk ırkından olanlar istediği yere iskan edilebilir" diye bir ibare yok mudur? Vardır.. Peki siz daha neyi tartışıyorsunuz? Yine aynı şekilde Atatürk zamanında bizzat Fevzi Paşa'nında isteğiyle Askeri okullara girmek için "Türk ırkından olma şartı" diye ibare konmamış mıdır? Daha sonra bu ibareyi Başbuğumuz Atatürk öldükten sonra ismet muallaksi kaldırtmamış mıdır ve bu vesile ile Çerkezler iyice TSK'ye yuvalanmamış mıdır? Atatürk işte geleceği gördüğü için Türk ırkından olan subayları askere alırdı.
Başbuğumuzun en meşhur sözlerinden biri Ne Mutlu Türküm diyene sözüdür. Bu sözleri senelerdir herkes kendi ideolojisine göre yorumluyor. Türküm diyen herkes Türktür, Atatürk Türkçü olsaydı ne mutlu Türk doğana derdi gibi salak salak iletiler bir hayli çoktur. Solcu yobaz kafalar nasıl istiyorlarsa öyle yorumlamışlardır. Atatürk bu sözü neden söyledi ? Ne zaman söyledi ? Nerede söyledi kimse araştırmaz.
29 Ekim 1933/ Ankara/ Türkiye Cumhuriyeti'nin 10. yılı kutlamaları.
Atatürk sözlerine Türk Milleti! diye başlar...
''Kurtuluş Savaşı' na başladığımızın 15'inci yılındayız... Kutlu olsun!
Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve coşkunluğu içindeyim.
Giriş sözlerinde savaştan galip geldiğine ve Türk Irkından oluğu için gurur duyduğunu açıklar. Daha sonra ise 10 yıl içerisinde neler başardıklarını anlatır ve sonra bunları sadece Türk oldukları için başarabildiklerini söyler.
Çünkü Türk ulusunun karakteri yüksektir. Türk Ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir... Çünkü Türk Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir
Biz zütümüzden uydurmuyoruz, kafasını çalıştıran, salak olmayan herkes bu sözlerden Türkün üstünlüğünü vurgulayan, 10 sene içerisindeki başarıları sadece Türk oldukları için yapabildiklerini söyleyen bir Başbuğ var. Ve son cümleleri ise şunlardır,
Türk ulusu! Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayrdıbını daha büyük onurlarla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. NE MUTLU TÜRKÜM DiYENE!!!
Şimdi, sözlerinin hiç bir yerinde kürt-laz-çerkez- ermeni gibi salak salak etnikler geçmiyor, sadece Türk geçiyor!Ne Mutlu Türküm diyenesözünün arkasında etnikçilik arayan,Türküm diyen herkes Türktür'' anldıbını çıkaran varsa, elinde tuttuğu telefonu veya fareyi bir tarafına soksun, bu kadar salaklık cezalandırılmalıdır.
Ne Mutlu Türküm diyene sözü Türklüğün üstünlüğünü vurguluyan, tüm Acuna Türk olmanın gururunu açıklayan bir cümledir.
Şimdi gelelim Yurtta Sulh, Cihan'da Sulh sözüne
Şimdi Yurtta Sulh, cihanda sulh sözüne gelelim. Yurtta sulh, cihanda sulh sözünün arkasına saklanıp, Başbuğumuz Atatürk'ü barışsever göstererek, bu sözü edebi bir düstur gibi önümüze sunan zat-ı embesillerin sayıları azımsanmayacak kadar fazladır. Zaten bunlara göre Başbuğ Atatürk'ün bir Sparta Soylusundan farkı yoktur. Bu embesillere göre Başbuğ Atatürk Yunan Kent devletlerinde demokrasi taraftarları yapan bir şehirlidir...
Neyse, direk konuya giriyoruz, Atatürk barışsever olduğu için mi bu sözü söyledi, amacı neydi?
Başbuğumuz gerçekten mükemmel bir askeri deha olduğu kadar aynı zamanda çok zeki bir siyasi akla sahiptir. Bu sözü söylemesenin altında da bu siyasi zekanın verdiği bilgelik yatmaktadır. Başbuğumuzun ömrü savaş meydanlarında geçmiş, cepheden cepheye koşmuş bir kişiliktir. Vatanını, ülkesini çok iyi analiz etmiştir. Cumhuriyet kurulduğunda artık Türkiye'nin savaşacak gücü kalmamıştır. Toparlanması gerekmektedir. Düşmanın son kırıntılarına kadar onları vatan toprağında kovduk. Acunun kafasında ise her daim bir Türk korkusu vardır, Türkler Moğolistan steplerine sürülmelidir. Başbuğumuzda Türk milleti yorgun ve çok büyük savaşlardan çıktığı için, aynı zamanda batıya karşı "Saldırıcı bir politika izlemeyeceğiz" havası yaratmak için bu sözü söylemiştir. Zamanına göre bu söz çok yerindedir. Başbuğumuz tam anlamıyla fevkaddehadır...
Lakin Başbuğumuz bu sözü edebi bir düstur gibi benimseyerek hareket etmemiştir. Sadece o zaman söylenmesi gereken bir sözdü. Nedenini açıkladık zaten. Eğer laikçi gavatların, yeni yetme 3.sınıf Türkçülerin dediği gibi Atatürk'ün amacı hep barış içinde yaşamak olsaydı Türkiye'ye gelen Fransız elçisini silahla tehdit etmezdi. Çünkü Başbuğumuz Hatay'ı almak istiyordu. Başbuğumuz bu embesillerin dediği gibi biri olsaydı, Türk birliğinden söz etmezdi, Batı Trakya'yı Türk topraklarına katmak gibi bir düşüncesi olmazdı.
Bu düşünceyi edebi bir düstur gibi benimseyen hain siyasetçilerde, Barış uğruna kimseyi gücendirmemek zihniyeti hakim olmuş ve bu zihniyet, siyasi sınırlar dışındaki Türkler’in ihmalini doğurmuştur. Herhangi bir devlette yaşayan Türkler’le ilgilenmek o devleti gücendirir, tedirgin eder, kızdırır diye cihan Türklüğü inkar olunmuştur. Günümüzde de herkes tak varmış gibi sürekli bu sözü söylemektedir.
Atatürk sizin düşünüdüğünüz gibi biri değildir. O, Osmanlı Türk imparatorluğu'nun yetiştirdiği en büyük savaşçı, mareşaldir. Bir savaş makinesidir. Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı'nın kendisine verdiği emekleri boşa çıkarmamış ve Osmanlı'nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak ulus Başbuğumuz olup Atatürk adını almıştır.

(Alıntıdır)