yer bir kütüphane, bi arkadaş ve ben oturmuş kitaplara bakınıyoruz, o mitoloji ve din üzerine bir araştırma yapıyor önünde koca yığın bir kitap, ben ise sosyalizm ve insan ruhu'na bakınıyorum. kütüphane görevlizi yaşlı, gözlüklü huysuz bir kadın, hep aynı renk giyinir, aynı dakikada yemek yer hatta aynı tempoda yürürdü. kitabı okurken okuyanlar bilir bencillikle ilgili bir laf var bencillik kişinin istediğin gibi yaşaması değil, başkalarının senin istediğin gibi yaşamasını istemendir gibi bişey dikkatimi çekti. görevli kadın da aynı burda anlatılan gibi biriydi, "bencil". ben bizimkine döndüm, var mısın bi bencillik yapalım. tabi ne bencilliği dedi dıbına koyim dedi şaşkın ve tedirgin bir ses tonuyla. gözlerinin içine baktım ve sinsi bir gülümsemeyle karışık, sen beni takip et gerisini bana bırak. planım kadını bayıltıp sabah kadar çeşitli fetiş objeleri yardım ve farklı pozisyonlarda gibecektim. arkadaşı eve gönderdim ve ben arayınca kapıyı açmasını söyledim. daha sonra gittim köşe başındaki eczaneden bir şişe eter ve bir paket pamuk aldım, bizim kütüphaneci kadını bununla bayıltacaktım, hem zorluk çıkaramıcak hem de istediğimizi daha kolay yapacaktık. neyse ben gittim kütüphaneye, kadının olduğu yerin önüne gittim. aaaaa o arkandaki kitap yeni mi? dedim, arkasını döndü tam o anda pamuğu ağzına doğru zütürecektim ki karnıma bir dirsek darbesi indirdi, sonra döndü rafta bulunan 780 sayfalık deri ciltli kitabı suratıma indirdi. bayılmıştım... uyandığımda çırılçıplaktım, ağzımda bir fetiş topu vardı ellerim arkamdan bağlı idi. ayaklarım hissettiğim kadarı ile kalın bir iple bağlı idi. sağa sola bakınmak için çabaladığımda o huysuz yaşlı kadının kedi kadın gibi giyinmiş olduğunu gördüm... koltuğa gerilerek oturmuş, elinde bir sigara vardı, burnunu yukarı kaldıra kaldıra içiyodu sigarayı... bir an ürktüm, ne yaptın bana diye bağrındım.. sandalyeden kalktı, yanıma yavaş yavaş geldi, kulağıma eğildi ve "yumurta sürmedim" dedi. :(