Cafeye girdik. Hoşgeldiniz hoşbulduk faslından sonra 2 kişilik güzel bi yer rica ettim. Sağolsun bize güzel bi yer ayarladı. Soğuk bişeyler söyledik onları içerken.
+Bugün doğum günün, biliyorum, daha güzel bi süpriz hazırlamak isterdim ama şimdilik elimden bu geldi. Doğum günün kutlu olsun. deyip kolyeyi çıkardım.
Görünce şaşkınlığını gizleyemedi, çok mutlu olmuştu, çok beğenmişti, eline aldı ve incelerken
-bu.bu.bu çok güzel. Çok teşekkür ederim. Bundan sonra her doğum günümüzün birlikte olması dileğiyle dedi.
Benim için en güzel dilekti o. Dünyadaki en güzel dilek. Herşeye değişirdim sadece bu sözü duymayı bile.
-takar mısın benim için ?
+ta.ta.tabi.
Elime aldım ama takmak ne mümkün. Ellerim boynuna yakın olucaktı, saçlarının kokusunj ilk defa bu kadar yakından doldurucaktım ciğerlerime. Ya akciğerlerim oksijene küsüp yaşam için onun kokusuna ihtiyaç duysaydı. O zaman napardım ?
Beceremedim. Ellerimin titremesinden dolayı takamamıştım. Güldü.
-tamam tamam ben takarım. Beni bu kadar sevdiğini bilmiyodum. Ön yargım vardı biraz ama şuan hepsi uçup gitti diyip tekrar gülümsedi.
Öyle bi kızardım ki zütümden alevler çıkarıp uzaya kadar gitmekten korktum. Ateş gibi olmuştum. Beni öyle gördükçe gülümsüyodu oda. Gülme be kadın, gülme. Bu kadar güzel yapma bu eylemi, bu kadar güzel anlamlar yüklettirme bana.