O gün geldi, evde 1 saat hazırlandım, duş aldım, deodarantımı sürdüm, en güzel kıyafetlerimi giydim, saçlarımı yaptım parfümümü sıkıp dişlerimi fırçalayıp çıktım yola. Heycandan ölcektim aq. Sevgiline alışman bir dert, arkadaşlarına kendini sevdirip senin yanında olmalarını sağlamak ayrı bir dert.
Gitceğimiz yeri kafamda belirlemiştim. Güzel bi nargile cafeydi, birlikte nargile içip muhabbet ediceltik. Merveden arkadaşının nargile içtiğini öğrenmiştim tabi. Durağa yaklaştıkça terler alnımda boncuk boncuk belirmeye başladı, ayaklarım beynime itaat etmeyi bırakıp titremeye başlamıştı. Ne zor şeymiş aq. Derken indim otobüsten ve beklemeye koyuldum. Karşıdan gördüm, topuklu ayakkabı giymişti ama acemiydi belliydi, sallana sallana geliyordu. Düşmemek için çok çaba sarfettiği belliydi. O kadar şapşal ve tatlı bi görüntüsü vardı ki kendimi gülümsemekten alamadım. Sarıldık merveyle' arkadaşıyla tokalaştık, adı elif'ti.
-topuklu ayakkabı giye konusunda beceriksizliğim çok mu belliydi ?
+yani azıcık
-elif zorladı..
+arkadaşın zevkliymiş gerçekten ve sana çok yakışmış. Yürümeye çalışırken ki tatlılığın cabası. Dediğimde utangaçlığını saklayamıyordu.
• sana demiştim yakışıyo diye
+gerçekten zevk sahibi biriymişsin.
• teşekkür ederim sende çok şıksın
Klagib muhabbetten donra yavaş yavaş cafeye geldik. Nargilelerimizi söyledik başladık muhabbete. Hiç korktuğum gibi değildi çok sıcak ve cana yakın biriydi. Aldığım duyumlara göre oda beni sevmiş. Hatta baya güvenini kazanmışım bile. Seni mutlu edebiliyo her halinden belli, iyi çocuk aferin demiş sevdiceğime. Ayrı bi mutlu oldum, mutlu olduğu her halinden belli olduğu için.