Gider savcı öldürtürler; suçu birilerine atarlar, mağdur olurlar.
Gider köpeklerini özgürlükleri için direnen halkın arasına salarlar; sağa sola zarar verirler, bu bahaneyle ülkemin vatandaşlarını katlederler, yine mağdur olurlar.
Gider hırsızlık yaparlar; delilleri ortaya çıkaran, olayı araştıranları yok ederler, gene mağdur olurlar.
Gider savaş desteklerler; ülkenin savaş suçu işlemesine engel olmaya çalışan savcıyı, jandarmayı harcarlar, ilgili olayı haber yapan gazeteci hakkında ağırlaştırılmış müebbet isterler, çünkü mağdur yine onlar.
Gider seçime 2 gün kala parti mitingine bomba koyarlar (ilgili partiyi desteklemiyorum); insanları katlederler, mağdur yine belli.
Gider senin benim ödediğim vergiyle saray yaparlar, saray üzerinden kendilerine yüklenen muhalefet liderine tazminat davası açarlar, zira mağdur olmuşlardır.
Gider seçim meydanlarında Kuran'ı adeta bir paçavra gibi sallar, sömürü malzemesi yaparlar. Zira zamanında darbelerden en büyük zararı gören ülkücü ve solcu kardeşlerimiz değil, kendileridir, aşırı mağdurdurlar onlar.
Gider "Bu ülkede türbanlılar okuyamadı, bizim çocuklarımız okuyamadı." diye yaygara koparırlar. Zira kızları türbanlı olduğu için (!) üniversite sınavı barajını geçememiştir, Amerika'da parayı bastırıp (artık kimin parasıysa) okumuştur, aynı şekilde oğulları da türbanlı olduğu için (!) Amerika'da okumuştur. Bir kez daha mağdur olmuşlardır.
Aynı şekilde "Benim türbanlı bacımın üzerine işediler." diyerek bir kitleyi hedef gösterirler. Yalanlarını ortaya çıkaranlar "vatan haini"dir, "çapulcu"dur, "terörist"tir; çünkü ülkenin idarecilerinin yalanlarını ortaya çıkarmak ancak bir "Ermeni ajanı, Yahudi tohumu"nun işidir, mağduriyet tavan yapmıştır.
Gider "Diyanet işleri başkanımız bizim dini önderimizdir." deyip kendisine Mercedes ve uçak tahsis ederler, zira her ne kadar Vatikan yalanlasa da Hristiyanlar'ın dini önderi olan Papa'nın dahi özel uçağı vardır (yersen). Çünkü "arka koltuk eğlence sistemi" dahi bulunan araca yapılan israfın boyutları ortaya çıkmıştır, onlar yine mağdur olmuşlardır. Mağduriyetin sebebi ise olayın abartılmasıdır bu sefer, araç alt tarafı çerez parasıdır. Yanlış da değil aslında, kendi verdikleri rakama bakarsak (300.000 tl diyorlardı) perakende fiyatına yaklaşık 6 ton antep fıstığı parası. Ha bu arada, islamda din Allah ile kul arasındadır, araya aracı koymak büyük günahtır, Diyanet işleri Başkanlığı insanların şeyhleri, şıhları takip etmesini önlemek, dinde teklik sağlamak için oluşturulmuştur.
Onlar kim mi?
Onlar "her devrin adamı" olarak adlandırılan yavşak it sürüsü tarafından yalaklanılan birer hiç. Onlar katil. Onlar hırsız. Onlar tüm benliklerini üç kuruşa satabilecek kadar şeref yoksunu birer parazit. Onların eli kanlı, cebi haramlı.
Gün gelip de bu haramiler iktidarı kaybettiğinde, etraftaki yavşakların birer birer dansöz gibi kıvırmalarını; gidene ağam, gelene paşam demelerini keyifle izleyeceğim. Sonra da gidip her birinin suratına tüküreceğim. Onlar yağmur sanacak, yarabbi şükür diyecek. Çünkü umumi tuvaletlerdeki her gün üzerine işenen naftalin bile bu omurgasızlardan daha karakterli.