+93
-2
***
bakakaldım uzun süre arkalarından.
o sokağın köşesini döndüler.
ben orda bakakaldım sevdiğim adama ve hiç tanımadığı yeni ailesine uzaktan.
oracığa yığıldım kaldım.
hiç bi şey hissedemiyordum.
acı mı?
acı değildi bu,
koskoca bi boşluktu içimdeki.
içimi kavuran bir boşluk, bir hiçlik hissi.
artık o yoktu.
ömerim yoktu,
o her baktığında onun karısı olacağımı hatırlatan boncuk yoktu,
nişanlanacağımız gün kaybettim ben sevdiğim adamı.
daha önce yalanlarımla kaybettim,
ama sonra buldum onu tekrar,
ama yıllar sonra tekrar kaybettim onu bu sefer sebebini bile bilmeden.
"ama umudun vardı senin ömer" diyerek içimden koştum umut'un evine.
çaldım kapıyı.
yumruklayarak çaldım,
ağlayarak çaldım,
açmadı sevim abla kapıyı.
onlar, çoktan gitmişler.
komşulardan duydum çok sonra, geceden çıkıp gitmişlerdi.
hayatım boyunca kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum.
ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim.
ağlamak mı?
ağlamak kolay olandı.
içimde yangın vardı.
o çok sevdiğim adam,
gitmişti beyler.
23 Eylül 2012. hayatımın en kara günü olarak geçti hayat sayfama.
ne yapacağımı bilemeden koştum aysel'e.
kapıyı çaldım.
pazar günü olduğu için uyuyordu aysel.
kapıyı açtı uykulu uykulu.
önce beni sonra da benim farketmediğim o zarfı gördü aysel.
beni içeri aldı anne gibi sarılarak.
-ne oldu eylül. dedi
-ömer.. ömer gitti aysel.. dedim hıçkırıklarım arasında.
-ne demek gitti, nereye gitti. dedi aysel.
-bilmiyorum aysel, gitti işte.. dedim
aysel biraz sonra üzerinde ömer'in el yazısıyla "aysel'e" yazan elindeki zarfı açtı.
okumaya başladı.
gözleri dolu dolu oldu aysel'in,
sayfanın sonuna geldiğinde ağlıyordu.
apar topar içeri zütürdü zarfı aysel.
-ne yazıyor. dedim
-veda etmiş bana, ama neden gittiği yazmıyor. dedi
doğru söylediğine güvenerek zarfı okumak istemedim,
belli ki aysel'e özel şeyler yazılıydı o zarfta, o kağıtta yazılanları hiç bir zaman bilmedim.
ben merak ettiğim cevabı almıştım zaten.
nişana gelen her kes geri gönderildi.
herkes şok olmuştu ömer'in bu şekilde gidişine.