/i/Ben

Discord Sunucumuz Açıldı!
discord.gg/incisozluk
  1. 626.
    +1
    Hemen şöyle araya sıvışayım. Ben de birkaç fikrimi yazayım.

    Ateistler der ki: Bir yaratıcı yok, her şey kendiliğinden oluştu.
    Deistler der ki: Bir yaratıcı var; evreni, dünyayı, canlıları ve kanunları yarattı ama sonra çekip gitti.
    Hemen ardından agnostikler der ki: Bir yaratıcı var; evreni, dünyayı, canlıları ve kanunları yarattı. Ve hala bizi izliyor, hala bir şeylere müdahele ediyor, çekip gitmedi. Ama biz beynimizle ve elimizdeki imkanlarla asla ona ulaşamayız. Onun varlığını kanıtlayamayız, o bilgiye ve yetkiye sahip değiliz der.
    islam ise şöyle der: Yaratıcı var, onun adı Allah. Her şeyi o yarattı, hala sizinle birlikte. Onu bulmak mı istiyorsun? Etrafına bak, kendine bak. Mükemmelliği gör, o mükemmelliği yaratanı keşfet.

    Şimdi düşününce işler biraz karışıyor. Mesela "etrafına bak, mükemmelliği gör" dediğinde aklına hemen şöyle bir soru gelebilir "ulan bazı insanlar sakat doğuyor, duymuyor, bazıları görmüyor bile. Mükemmellik bunun neresinde" diyebilirsin.

    Mükemmellik nedir öncelikle sana onu açıklayayım. Diyelim bi kadın gördün, afet, bomba, ateş ediyor. Yüzü mükemmel bir güzelliğe sahip. Ama dudağının üst tarafında ufak siyah bir ben var. Sana soruyorum; bu durum onu çirkin mi yoksa daha mı ciksi gösterir? Mükemmellik demek, kusura rağmen hala güzel olmak demektir. Güzellikten kastım yüz güzelliği falan değil, aklın orada kalmasın. Tekrar örneğe dönelim, mesela ayakları sakat olan birinden bahsedelim. Kişinin aklı maruz kaldığı duruma kitlenmiştir, tek gördüğü o kusuru olan ayaklarıdır. Bu nedenle sahip olduğu diğer imkanları, daha doğrusu mükemmelliği keşfedememektedir. Tabi keşfedememektedir derken "ayakları tutmuyorsa elleri tutuyor, gözleri görüyor" gibi klişe bir şeyden bahsetmiyorum ki yorum da yapamam. Çünkü o mükemmelliği ancak o durumda olan kişi keşfedebilir.

    Sana tanıdık gelecek bir örnek vereyim: yalnızlık. Dışarıdan çok kötü bir şey olarak görünür. insanlardan uzaklaşırsın, içine kapanırsın. Ama bir yandan da şunu fark edersin: gerçekleri. içine düştüğüm için biliyorum. Bir şeylerden ne kadar uzaklaşırsan netliği ve gerçekliği o kadar kolay fark edebilirsin. Bu tıpkı bir fotoğrafa zoom yapmak gibidir. Fotoğrafa ne kadar zoom yaparsanız sadece tek bir yeri görebilirsiniz. Ama fotoğrafın zoomluğunu düşürüp giderek uzaklaştırırsanız, fotoğrafın her köşesini görebilir, tamdıbına erişebilirsiniz. Yalnızlık da böyle bir şeydir. içinize kapandıkça dışarıyı daha net görebiliyor ve insanları daha iyi tanıyabiliyorsunuz. Şimdi ık mık yapmayın bana, hepiniz biliyorsunuz aslında bunları.

    Dolayısıyla bu işe "bu bir imtihandır bakalım şükür mü edicek yoksa isyan mı edicek" gibi bir yorum getirmek saçma olur. Ben söyledim, yine söyleyeyim: Bu iş "Mükemmelliği keşfedebilecek mi edemeyecek mi?" sorusuyla çözülebilir.

    Aynı zamanda aklına takılan bir soruya daha netlik getireyim. insan aklı bazı yerlerde kısıtlı kalır. Mesela yaratıcıyı tasvir edemezsin yahut "Evren kendiliğinden oluşmadı onu tanrı yarattı e ulan tanrıyı kim yarattı o zaman" sorusunu sorarsın. insan aklı bunlara cevap veremez. Çünkü bilgisinin ve yeteneğinin olmadığı çok uç noktalardır. Bu duruma islam şöyle bir teklif getiriyor: iman et. iman etmek, inanmak demektir. inanmak akılla değil kalp ile yapılan bir eylemdir. Ha ama devdıbını da getiriyor: Düşün, sorgula, araştır. Yani körü körüne iman etme.

    Bu mesele uzar gider. Bu arada Müslüman değilim. Sadece düşüncelerimi yazdım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster